hoşbulduk aşk adamı bak yine oldukça seviniyorum böyle bir paylaşım portalına sahip olduğum için bundan itibaren buraya yazacağım yorumlarımı günlük olarak kullanacağım
tedavi gördüğüm gülhane askeri tıp akademisinde tanıştığım vasfiye teyze ve mehmet amcamın kızları burcu ile konuşuyoruz emesen den oda iyimiş oldukça.
ve şuan aklımda olupta yazmadığım birçok şeyi yazmamış olmanın verdiği pişmanlıkla hıncımı klavyenin tuşlarından alıyorum saat 00:12 gene bitti bir gün bu saatlerde uyanık yalnız kalmayı hiç sevmiyorum ama sevmediğimiz o kadar çok şeyle maruz kalıyoruzki ne ben söleyeyim nede siz dinleyin...
yahu yakınmak değil ama gerçekten hiçbir arkadaşımla irtibat kuramadım canım sıkılıyor fazla doktorum ve husderim yanımdalar onların yanımda olduğundan keyfim yerinde olmasa tabi bide iyi dilekleriniz olmasa ne anlam ifade eder yaşamak
annemin yanındayım yine yeniden keyfim yerinde birtek şeye canım sıkılıyor oda siteme benden başka kimsenin yorum yapmayarak beni yalnız bırakmasındandır
YALNIZLIK PAYLASILMAZ ?? ADAMIM HERKESIN ISI GUCU VAR KIM SENIN SITENE GIRIP TE YORUM YAPACAK ONLAR SENI GERCEK HAYATTA HIC YALNIZ! BIRAKMIOLAR SEN CANINI MI SIKIYOSUN BUNA HIC DEGMEZ AAA.. SITEN ICIN REKLAM SART!!!!!! ))))))
teşekkürler esmacım dediğin gibi ister istemez mücadele devam ediyor hayata devam etmek için ben yine söyleyeceğim çok sevdiklerim var doktorum var husderim var varda var........
internette uğraşırken fizyoterapistim fatih seven hocama denk geldim izin istedim isminizi kullanarak günlük yazabilirmiyim dedim oda tabiki cemal işim hakkım sana ait dedi ve izin verdi sağolun hocam
Cesaretinden dolayı senı tebrık ederım sanırım burası bole gıderse olu ozanlar dernegı gıbı olacak sen ben ben sen eskısı gıbı yıne sevındırıcı bısı aslında ! Ama ben sanalı bıraktım be dostum gercek te sen ben olalım yetıs bana beklıyorummm
çiğdem ablacım senin varlığından şüphe duymaya başladım hadi ben kurtuldum kazadan dostlarımın iyi dilekleri sayesinde şöyle güzelce leylada çay içelim nolursun
serkan taş isimli arkadaşımın hediye ettiği kitabı okumaya başlamadığım için üzgünüm ama neden okumadın derseniz hiç çekici gelmiyorki kitap okumak doğrusu aynı görevi görürmü bilmem ama günlük yazmak daha çok hoşuma gidiyor
iyad jaber isimli srkadaşıma denk geldim emesen de konuştuk biraz kendisiyle. gene okula olan özlemim katlandı umarım en tez zamanda gideceğim okuluma çünkü görmek istediğim başka arkadaşlarımda var
annem ve melo bacı oturuyorlar mutfakta. yeren yanımda oynuyor oyuncaklarıyla çocukluğunu özlüyor kişi ama büyüdüğünede sevindiği zamanlar oluyor mesela şu an olduğum gibi seviniyorum
bir beyin tramvalının günlüğü isminde bir kitap yazmak istedi canım ve bu konuda siz gedeğerli site ziyaretçilerinden yardım alabileğim geldi aklıma ltfen eliniz vicdanınızda olmasın ama bana yardım için klavyenin tuşlarında olsun
yardım açıklamaları: beyin tramvsını çok sevdiğim yeğenim barışın doğum gününde teyzemin olu halit zibidisiyle avclar sahil yolunda bir tırın altına girmişiz kaza sırasında araçta biz dört kişiymişiz anlatılana göre yoksa ben kaza anıyla ilgili bişey hatırlamıyorum adı üstünde beyin tramvası
sabah kalktığımda gazete almaya gittim gazeteyle eve döndüğümde yegenimle kahvaltı yaptık çaylarımızı yudumlarken gazete okuduk dışarı çıktık yegenimle çay içtik pidecide eve döndük babam evdeydi öğle yemeğimizi yedik. yegenlerim nintendo oynarken bende günlük yazmaya koyuldum
hülya kardeşim , yeğenim baris ve abimle, ben kardeşimin mezuniyet kutlamasına gittik ordan çıktık çengelköy sahilinde yemek yemeye gittik sonra eve geldik hepinize selamlar
bu sabah herkesten erken yanmışım üffff ys gene yalnızlık derken bu dediğimin yakınma sayılabileceği geldi aklıma ve ben ne düşündüm biliyormusunuz insan bazen hep yalnız kalıyor yalnızlığını benim yaptığım gibi dile getiriyor ancak daha öncedende dile getirmiştim doktorum ve husderum hiç yalnız bırakmadılar beni sağolsunlar varolsunlar saat 08:40 olmuş gene başladı bir gün
dostum sen bunu gunluk olarak yazıyosun bız sımdı yazarsak senın gunlugune tecavuz etmıs oluruz bence sen gunluk olarak adlandırma bunu ya da yazma. Bunu solememım sebebı benım actıgım yenı konular gozukmuyor bı ılgılen ıstersen .. Sitene yazmamaların sebebı bu olabılır sanırım kımse TC olmak ıstemıyor ıyı pazarlar
ben günlük olarak adlandırdım ama dostlarımın düşüncelerindende faydalanarak yazmak daha kolay olsa gerek umarım yardım aldığım kişiler seninle aynı düşünceye sahip değillerdir bay bilirim pardon by bilmem
kosankarga şu an karşımda bana bakıyor ve gülüyor. Benim izlenimim şudur ki hergün daha hızlı yürümeye başlıyor. İnşallah birgün eskisi gibi koşacak hatta uçacak... Buldum!! UCANKARGA
kahvaltıdan sonra yegenimle birlikte çay içmeye pastaneye gittik gene dışarı çıktık gazete almaya gittik sonra geri dödük bu arada yegenim barışım gerçekten çok önemli bir yegen ondanda bahsetmek istedim
doktorumu göresim geldi yine ama doktorumun bi parçası yegenim yanımda hatta iki parçası yanımda yaren hanımdan bahsediyorum ikinci parçası olarak gene keyfim yerinde oldukça sağolun dostlarım varolun
gökhan abimle konuştuk biraz önce buluşacağız bugün. aklımda daha çok kalsın diye günlüğüme yazmak istedim son olarak şunu söylüyorum: beklemedeyim hocam
doktor uma selam koşmaya devam diye bir başlık atacaktım hem doktor umun hoşuna gitmez böyle bir başlık diye vazgeçtim tekrar söylüyorum iyi dilekleriniz için teşekkürler ama doktor kardeşi olmanın mükafatıyla varım şuan
komsumuz murat abiyle tavla oynadık bu akşam gerçekten uzun süredir yaşamadığım bir yenilgi yaşattı bana 5-1 futbol maçı skoru gibi:d gerçekten buraya yenilgimi yazmamdaki amaç murat abi iyi bir oyuncuymuş onun farkına vardım ama rövanşını bekliyorum (yenilen güreşçi güreşe doymazmış tebrikler murat abi. bileğine sağlık
her yeni gün doğduğunda ve beklentilerimden uzak son bulduğunda daha çok acıtıyor canımı.neden sorusunu sormadan gecemiyorum bir diğer satıra tabi soru işaretleri birbirini kovalıyor acımasızca.hayat beklenmedik olaylar zincirinden ibaretti ,fakat basıma gelen gökyüzündeki yıldızlar kadar uzak sanırdım bana.şimdi böyle sıkıntılar çekerken ,ben sorumsuzluklarının keyfini çatan sen, gün gelir devran döner ,karsında sapasağlam dikilirim ben ....(yaptıklarının arkasında duramayacak kadar adam olana yazım,sen böyle yasa parazitlerde bir işe yarar bu dünyada)
hey adamım gercek gibi gorunen yalanların, yalan gibi gorunen gerceklerin birbirine karıştığı, vefayı bozada gulmeyi gulhanede unuttuğumuz dunyada başımıza gelmesi imkansızmış gibi gelen şeyleri tecrübe etmekle geçio zaman.boş ver vefasızları, salla gitsin 5 para etmezleri-hayırsızları.sen sağ ol yeter.
sağolaasın çakmakarga hele bir müsade ette bir gerçeği açıklayayım sitemin ismi olan kosankarga yı senden esinlendiydim sağolsun samimi dostlar ve arkadaşlarım sayesinde kosankarga.com hala var. ve ben ölene dek varolacak.
bir beyin tramvalının günlüğü daha önce yazacaktım ama yazılacak kadar önemli olaylarla karşılaşmadım bugüne kadar. derken neslihan ablamla konuşuyordumki ankarada tedavi söz konusu oldu daha öncede gitmiştim ankaraya gene istiyorum gitmeyi çünkü sonuç olarak iyileşeceğim ve şu ana kadar çektiğim sıkıntılara veda edeceğim
bir beyin tramvalının günlüğü devam : hala tamamen iyileşmiş değilim ama çok güzel olaylarla keyfime keyif katıyorum çok güzel bir kahvaltı yaptık ekmek kızartmış annem kahvaltıdan sonra dün akşamdan içimdeki yazma gereği doğrultusunda koyuldum yazmaya umarım iyisini yapıyorumdur.
bugünde göremedim şimdiye kadar doktorumu ayrıca melo bacı geldi anneme yardım edecek halı yıkayacaklar benimde keyfimi sorarsanız gerçekten keyfim yerinde
hülya kardeşim geldi peralensten gerçekten bende çok istiyorum abilerimi görmeyi yani umarım en tez zamanda gideceğim taksime. peralense http://www.peralens.com/
serkan taş isimli arkadaşımla konuştum emesen de yarın saat 3-4 gibi yanıma geleceğinden bahsetti sağolsun serkanım daha öncede beni hiç yalnız bırakmadı gene yalnız koymuyor beni (sık sık hatırlamak için yazdım)
bugünüm güzel geçiyor. annemin yanındayım birkaç komşumuzu ziyaret ediyorum daha sonra aklımdaki günlüğüme birşeyler yazma gereği doğrultusunda adını bilmediğim bir internet kafeye geldim abdullah isimli arkadaşımın yanına gittim
hatırlarmısın be kanka seninle adı lazım değil yeşilköydeki bir alışveriş merkezinde dolaşıyoruz gez gez gez en son ne yapalım hadi yemek yiyelim demiştik eee kurt gibide açız... ne yiyelim ne yiyelim dedikki pizza hut a gidelim sınırsız var hani öğrenciyiz ya hani açız ya sınırsıza bi başladık yarış yapıyoruz.. ama cemale yetişmenin imkanı varmı mübarek içerdekiler yetiştiremiyor sayabildiğim 17 dilim olmuştu ben yarısına bile yetişememiştim. kenarlarınıda yemiyor hasbam dağ gibi biriktirdi ortaya garson geliyor almaya almasınada izin vermiyor koleksiyon yapacak sanki
o resimleri bulamadım ama aynı sayılabilcek resim koyuyorum anımıza bir selçuk fazla oda ayrı bir pizza hut uzmanıydı
görülen kenarlar şahsıma değil cemale aittir
hey gidi günler hey
ama şundan eminimki hala eski formunu koruyorsundur ve en iyi dostlarını bizim seni aklımızdan çıkartmadığımız gibi sende çıkartmıyorsundur. en kısa zamanda görüşmek üzere kanki.
erkan abim ile tavla maçı yaptık biraz önce 6-1 yendim ya şu tavla turnuvasına katılma kararım iyice kesinleşti ben araştırmalarıma devam edeyim iyi dileklerinizi bekliyorum
serkan taş isimli arkadaşımı aradım biraz önce haftaya buluşacağımızı kararlaştırdık unutmamak için buraya yazmamın gerekliliği geldi aklıma.umarım çabuk geçer zaman çünkü çok göresim geldi serkanı
selam cemal ben anladım senın hafıza buraya baglı burda olan herseyı hatırlıyosun. Bu site paylasım sitesi olmaktan cıktı günlüğe hatta messenger günlüğüne döndü su an msn den bana selam yazıyosun ama cevap vermıcem cunku bılıyosun !!ama aselam yazıyorum yıne de burdan Bende bu olayı avantaj olarak kullanıyom sana ne solesem unutuyorsun not almıyosun her zamn yanında olacak bısıye. ama nettekıler nete gıırnce goruyosun hadı bakalım baslıyorum
Buraya yazıoym gordukçe bana kufur et dıye ama belkı faydası olur senın msn gunlugunden yapıstırdıkların dan alıntıdır Tüm hakları sana ait ttir nette olunca hak mak kalmıoyr baslıyorum umarım ıse yarar tammem saldırıya gectım senın ıcın ıyı saldırı ama
Varan 1 hakan: çalışıyorum cemal sen napıyosun Cemal: bende evdeyim abi nette vakit geçiriyorum hakan: ev de tek başına yapılacak en iyi şey Cemal: evet abi tek başına ya uyuyarak yada internet illetiyle uğraşarak vakit öldürmek gerekli diye düşünürüm hakan:
hakan: hım mantıklı
Ne mantıgı abı senın dınlemme hakkın bıttı tembellık yok net koreltıror saten bızlerı sana hıc lazım degıl net uyku cemal hayat yasınca gusel .Ev de tek olunca yapılacak en güsel sey el sanatı Varan 2 Cemal: kazayı ben yapmadımki hayırsızın birinin hatasını yüklendik yıllardır toparlanmaya çabalıyoruz
Gecmıze mazı dıcen nokta noktalara gazi diyceksin artık kimseyi suçlama olan olmus suclayarak ıyılesmıceksın
Varan 3 Bu bomba!!!! Sevdıgım arkdaslarından bırı yarıldım gulmekten
Eren: haftasonu buluşalım bak unutma
son cumleye dıkkat unutma!! lem zaten adamın tek sorunu o neden o yuku ona verıyon sen hatırla ve bulus zamn olarak bakmadım ama erenım benı de cagırın ama. çilingircide calısıyorum ben vaktim olursa gelrırım . sofra yapıyom sızede yaparım ok .
Cemalım uzun oldu ama affına sıgınarak ve adı gecen arklardan ozur dıleyerek yazdım sılersen de kopyasına al bana gonder
Beynin `yazı yazdıran` bölümün sınırları Beyinde, yazı yazmak için gerekli olan bölümü kesin olarak belirlendi
Beynin sözü yazıya dönüştüren küçük bölümünü belirlemeyi başaran Fransız bilim adamları, bu bölümün bir soyut kodun (söz) somut koda dönüştürülmesinde bazı kasların hareket etmesini sağladığını bildirdi.
19. yüzyılda Avusturyalı bilim adamı Seigmund Exner`in yazının yazılmasına ilişkin beyindeki bölgeyi bulduğunu, ancak bu bölgenin sınırlarının belirlenemediğini ifade eden Jean-François Demonet ve ekibi, beynin bu bölümünü araştırmak üzere kolları sıvadı.
Kötü huylu beyin tümörünü alırken beyindeki konuşmaya ilişkin bölüme dokunmamak için hastalarını uyandıran, bu sırada konuşmadaki rolünü anlamak için bir elektrot yardımıyla beyin korteksindeki kimi belirli bölgeleri ``devre dışı bırakan`` beyin cerrahı Franck-Emmanuel Roux`dan da yardım aldı.
Hastaların onayı alındıktan sonra araştırmacılar bu yöntemi kullanarak yalnızca konuşma değil yazı yazma becerisini de inceledi. Bilim adamları, birkaç milimetrekarelik alanın, ``devre dışı bırakıldığında``, hastaların ellerini oynatabilse de tek bir harf bile yazamadığını gördü.
Bununla birlikte araştırmacılar, 12 sağlak ve 12 solağın beyninin MR`ını çekti. Bu araştırma ve önceki araştırmanın verileri birbirini tuttu. Bilim adamları, sağ eliyle yazı yazanlarda alanın, beyindeki konuşma ve yazı yazılan eli kontrol eden bölgenin de bulunduğu beynin sol bölümünde bulunduğunu bildirdiler.
Bu sonuçlar disleksi (dinleme, konuşma, okuma, yazma, akıl yürütme ile matematik yeteneklerinin kazanılmasında ve kullanılmasında önemli güçlüklerle kendini gösteren öğrenme bozukluğu) uzmanları olan bilim adamlarına yeni bir araştırmanın da yolunu açtı.
2009-ÖSS sonucunda üniversitelerde eğitime hak kazanan adaylar için kayıt telaşı 31 Ağustos pazartesiden itibaren başlıyor.
Öğrenciler, kazandıkları programlar için belirlenen günde kayıt için başvuracak. Belirlenen günler adayların sınav sonuç belgesinde yer alıyor.
Adaylara kayıt sırasında nüfus cüzdanı, ikamet belgesi ile öğrenim katkı bedeli dışında ücret istenmeyecek. Verilere ulaşmak için sadece T.C kimlik numarası bildirimi yeterli olacak.
Bu arada Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu da üniversitelere yeni kayıt yaptıracak öğrenciler için 21 ilde tanıtım turları düzenleyecek, terminallerde danışma masaları kuracak
İlk kez bir molekül fotoğraflandı IBM Zürih Laboratuarı araştırmacıları ilk kez tek bir molekülün fotoğrafını çekmeyi başardı
Bilimadamları bir molekülün ayrıntılı kimyasal yapısını açıkça gösteren fotoğraf çekmeyi başardı. Molekül yapısını bu derece yakından izleyebilmenin elektronik ve ilaç sanayii başta olmak üzere pek çok alanda moleküler tasarıma önemli katkıda bulunması bekleniyor.
Science dergisinin bildirdiğine göre AFM(Atomic Force Microscope) adlı süper mikroskobu kullanan IBM Research Zurich ekibi, çalışmada konu mankeni olarak pentacene (polisilik hidrokarbon) kullandı. Fotoğrafta moleküldeki karbon atomlarının arasındaki bağları bile görülebiliyor.
Aynı ekip daha önce de tekil karbon nanotüpleri görüntülemişti.
Bilim ve teknoloji dünyasında heyecan yaratan gelişme, elektronikten ilaç araştırmalarına kadar pek çok alanda yeni açılımlar getirebilir. Uzmanlar, özellikle tekil moleküllerin transistör olarak kullanılması yönünde çalışmaların sürdüğü moleküler elektronikte önemli gelişmelerin olabileceği kanısında.
Kapalı alanlarda sigara yasağının restoran, kafe, bar ve kahvehaneleri de kapsamasıyla birlikte ülkemizde sigara tüketiminde ciddi bir azalma meydana geldi. Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu`nun açıkladığı rakamlara, geçtiğimiz 1 yıllık süreçte dalgalı bir seyir izleyen sigara satışları, temmuz ayında, hem bir önceki yıla, hem de bir önceki aya oranla ciddi bir şekilde azaldı. 2008 yılının temmuz ayında 509 milyon 12 bin 550 paket olan sigara tüketimi, 2009 yılı temmuz ayında 481 milyon 400 bin 516 pakete geriledi. Böylece bu yılın temmuz ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre 27 milyon 612 bin 34 paket daha az sigara tüketimi gerçekleşti. Söz konusu rakamlar, sigara tüketiminde yüzde 5.42`lik bir azalmayı da ortaya koydu. Sigara yasağının kapsamının 19 Temmuz 2009`da genişlediğine dikkat çeken yetkililer, â??Buna rağmen ülkemizde satılan sigara miktarında Temmuz ayında belirgin bir düşüş ortaya çıktı dediler. Sigara satışlarında, kapsamın genişletildiği temmuz ayında bir önceki aya göre, yüzde 15.7 oranında düşüş yaşandı. kaynak: www.turkiyegazetesi.com
Ağustosun zam şampiyonu yüzde 12.94`lük fiyat artışıyla salatalık olurken, fiyatı en çok düşen ise yüzde 39.97 ile karpuz oldu.
Enflasyon ağustos ayında eksi çıktı. Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK) verilerine göre tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) yüzde 0.30 gerilerken, üretici fiyatları endeksinde (ÜFE) yüzde 0.42`lik artış oldu. Hem TÜFE`nin hem de ÜFE`nin ortalama yüzde 0.21 artması bekleniyordu. TÜİK`in 2003 baz yıllı verilerine göre, ağustos ayı itibarıyla yıllık enflasyon ise TÜFE`de yüzde 5.33 artarken, ÜFE`de yüzde 1.04 geriledi. Yılın sekiz ayında TÜFE yüzde 1.78, ÜFE yüzde 2.97 oranında artış gösterdi. Geçen yılın aynı ayında yıllık enflasyon TÜFE`de yüzde 11.77, ÜFE`de yüzde 14.67 olmuştu.
171 ÜRÜNÜN FİYATI DÜŞTÜ
TÜFE`de ağustos ayında endekste yer alan 449 maddeden 89 maddenin ortalama fiyatında değişim olmadı, 189 maddenin ortalama fiyatında artış, 171 maddenin ortalama fiyatında ise düşüş gerçekleşti. ÜFE`de ise ağustos ayında endekste bulunan toplam 768 maddeden 197 maddenin ortalama fiyatında değişim olmadı, 262 maddenin ortalama fiyatında artış, 309 maddenin ortalama fiyatında ise düşüş oldu. Yıllık bazda TÜFE`de en yüksek artış yüzde 20.80 ile alkollü içecekler ve tütün grubunda oldu. Onu yüzde 14.60`la çeşitli mal ve hizmetler, yüzde 10.27 ile eğlence ve kültür, yüzde 7.52 ile lokanta ve oteller, yüzde 6.83`le gıda ve alkolsüz içecekler izledi.
ZAM ŞAMPİYONU SALATALIK
Ağustos ayının zam şampiyonu yüzde 12.89`luk fiyat artışıyla salatalık oldu. Onu yüzde 11.89`la yumurta ve limon, yüzde 9.02 ile koyun eti, yüzde 6.61`le mazot, yüzde 6.56 ile bir sigara markası, yüzde 6.21`le benzin takip etti. Fiyatı en çok düşen ürün ise yüzde 39.97 ile karpuz oldu. Ağustos ayında endekste yer alan gruplardan ulaştırmada yüzde 1.67, konutta yüzde 0.74, çeşitli mal ve hizmetlerde yüzde 0.61, lokanta ve otellerde yüzde 0.44, eğlence ve kültürde yüzde 0.28, eğitimde yüzde 0.21, haberleşmede yüzde 0.20, ev eşyasında yüzde 0.17, sağlıkta yüzde 0.03 artış yaşandı. Gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 1.57, giyim ve ayakkabıda da yüzde 5.22 düşüş görüldü.
12 Dev Adam muhteşem başladı Türk milli basketbol takımı, Polonya 2009 Avrupa Şampiyonasında Litvanya`yla yaptığı ilk maçı 84 - 76 kazandı.
Türk milli basketbol takımı, Polonya 2009 Avrupa Şampiyonasında Litvanya`yla yaptığı ilk maçı 84 - 76 kazandı.
Avrupa Şampiyonası`nda D Grubu`nda yer alan Türkiye, grubundaki ilk maçta Litvanya`yı 84 - 76 yenerek grup maçlarına galibiyetle başladı. Mücadelede ilk yarı ise 39 - 39 berabere tamamlandı.
Eurobasket 2009`da D Grubu`nda mücadele eden Türkiye, şampiyonadaki ilk maçında iddialı takımlardan Litvanya karşısında çok önemli bir galibiyet aldı.
Büyük çekişmeye sahne olan karşılaşmada 12 Dev Adam, sahadan 84-76`lık skorla galip ayrılarak, şampiyonaya çok iyi bir başlangıç yaptı.
A Milli Takım Wroclaw`daki maça Engin Atsür, Ersan İlyasova, Kerem Tunçeri, Ömer Aşık ve Hidayet Türkoğlu 5`iyle başladı.
Teknik bir arızanın yaşandığı maçın ilk bölümü karşılıklı basketlerle geçilirken, 5. dakika sonunda milliler Engin`in üçlüğüyle 11-6 öne geçti. Periyodun sonlarında hücum etmekte zorlanan Türkiye, Lavrinovic`in sayılarına engel olamazken, Bekir`in son saniye basketiyle ilk çeyreği 22-19 yenik kapattı.
İkinci çeyreğin başında iki takım da skor üretmekte zorlanırken, ilk basket Oğuz Savaş`tan geldi.
Pota altında Petravicius`u doldurmakta zorlanan A Milli Takım`da, devreye Hidayet Türkoğlu ve Oğuz Savaş`ın girmesiyle denge sağlandı ve devre 39-39 eşitlikle sona erdi.
İkinci yarının ilk basketi 2. dakika dolarken Ender Arslan`dan gelirken, Ender ve Sinan`ın üst üste üçlükleri ile son 5 dakikaya 50-44 önde girdik. Pota altında Kleiza`nın etkinliğini önleyemesek de, üçüncü çeyrek millilerin 63-58 üstünlüğüyle geçildi.
Son çeyreğin ilk bölümünde karşılıklı basketler vardı. Ay-yıldızlılar Jasaitis`in üçlüklerine engel olamayınca, son 5 dakikada fark 3 sayıya indi: 69-66.
Son dakikalarda karşılıklı top kayıpları artarken, pota altında Litvanya`ya öldürücü darbeler vuran Ömer Aşık`la son 2 dakikaya 10 sayı farkla önde girdik. Kalan bölümde üstünlüğünü koruyan milliler sahadan da 84-76 galip ayrıldı.
EN SKORER HİDAYET
A Milli Takım`da 4 çift hanelere ulaşırken, Hidayet Türkoğlu 19 sayı 3 asist-2 ribaund, Ersan İlyasova 17 sayı-6 ribaund, Ender Arslan 16 sayı-3 asist, Oğuz Savaş da 10 sayı-5 ribaundla etkili oldular.
Litvanya`da Petravicius`un 21 sayı-2 ribaund, Simas Jasaitis`in 14 sayı ve Linas Kleiza`nın 12 sayı-4 ribaundluk performansları yenilgiyi önleyemedi.
Litvanya`ya karşı Avrupa Şampiyonaları`ndaki ilk galibiyetini alan Türkiye, grubundaki ikinci maçını yarın Bulgaristan`a karşı oynayacak. 22.15`te başlayacak mücadele NTV`den naklen yayınlanacak.
DEVAMIN SAĞLANMASI İÇİN ARADA BİR ET GÖSTERİLEREK REFLEKS PEKİŞTİRİLMELİDİR.
HİÇBİRİMİZ DÜNYAYA TÜRK, MEKSİKALI, SÜNNİ VEYA KATOLİK OLARAK GELMEYİZ.
BUNLAR BİZE ÖĞRETİLEN DEĞERLER, BİR BAŞKA DEYİŞLE, ŞARTLI REFLEKSLERDİR.
EĞER PEKİŞTİRİLMEZLERSE, ZAMANLA SÖNERLER.
BIR GÜN PAVLOV'UN ENSTİTÜSÜNÜ SU BASAR. KÖPEKLERİN BIR KISMI BOĞULUR, BIR KISMI DA GÜNLERCE KORKUYLA TİTREŞİR ÇÜNKÜ ÖLÜMDEN ZOR KURTULMUŞLARDIR.
KURTARILABİLENLER TEKRAR ENSTİTÜYE TOPLANIR. PAVLOV ZİL ÇALAR, KÖPEKLERDE TIK YOKTUR.
ŞU MÜTHİŞ SONUCA VARIR PAVLOV:
AĞIR TRAVMALAR, ŞARTLI REFLEKSLERİ ORTADAN KALDIRMAKTADIR.
HAYVAN EN DOĞAL, EN İLKEL DURUMUNA GERI DÖNMEKTEDİR.
BIR YANDAN HER GÜN GÜNEYDOĞU ŞEHİTLERİ İÇİN "KANLARI YERDE KALMAYACAK" DENMESİNE RAĞMEN KANLARIN SÜREKLİ "YERDE KALMASI", BİR YANDAN "ERGENEKON" DENİLEREK BÜYÜK BİR ÇOĞUNLUĞUNUN TEK SUÇU "ATATÜRK'Ü SEVMEK" OLAN İNSANLARIN SABAHA KARŞI EVLERİNDEN ALINARAK HAPSE ATILMALARI, BİR YANDAN ARABA YAKIP POLİSE TAŞ ATARAK GELİŞEN ETNİK KALKIŞMALARI
HEPSİNİ TOPLARSANIZ, TEMEL GÜVENLİK DUYGUSUNUN ARTIK ZATEN ORTADAN KALKTIĞINI GÖRÜRSÜNÜZ.
PAVLOV'UN KÖPEKLERİNDEKİ GİBİ, AĞIR TRAVMALARLA BİZİM DE ŞARTLI REFLEKSLERİMİZ (MİLLİ DUYGULARIMIZ VE TEPKİLERİMİZ) KIRILIYOR.
DEMEK Kİ ÖNEMLI OLAN İLK ADIM, "İŞGALİ İZLETTİREBİLMEK" MİŞ.
AMA AYNI ZAMANDA BIR DE MASA KONUYOR ORTAYA: "TARTIŞACAKSINIZ".. .. TARTIŞMA MASASINDA BİZİM SADRAZAM EFENDİ EMPERYALİSTLERE YALVARIYOR, "BİRAZ ACIYIN" DİYE. "İZLEYEREK", "TARTIŞARAK" NEREYE VARABİLİRSİNİZ ?
EMPERYALİSTLER ŞU ANDA BEYİNLERİMİZE VE YÜREKLERİMİZE YÜZYILIN ÇIKARTMASINI YAPIYOR.
ÇIKARTMA SÜRERKEN IKI TAVIR VARDIR ALINABİLECEK. BİRİNCİSİ ŞU:
İSTANBUL'DA IŞGALCILERI KARŞILAYAN VE ONLARDAN "TOKAT YİYEN" BIR OSMANLI PAŞASI OLABİLİRSİNİZ VEYA DOLMABAHÇE'DEN ÇIKARTMAYI İZLEYEN BİR PADİŞAH.
BELKİ DE EVİNİN PERDELERİNİ KAPATAN SIRADAN VE SUSKUN BIR TÜRK.
AMA ASLINDA HEPSI AYNI KAPIYA VE AYNI KİŞİLİĞE ÇIKAR:
"İZLERSİNİZ !"
HER ŞEYİ...
YA DA ILK KURŞUNU ATAN HASAN TAHSIN OLURSUNUZ.
HASAN TAHSIN'E KADAR BU ÜLKEDE DÜŞMANA HİÇ KURŞUN ATILMADIĞINI BILMEK NE KADAR UTANÇ VERİCİDİR ASLINDA.
HASAN TAHSIN'I NE KADAR TANIYORUZ ?
ONU "HASAN TAHSIN" YAPAN NEDIR ?
"İLK KURŞUN"DAN ÖNCE DE KURŞUN ATMIŞTIR BU KAHRAMAN ADAM.
HASAN TAHSIN AVRUPA'DADIR VE BIR FILME GIDER. FILMDE TÜRKLER AŞAĞILANMAKTADIR.
HASAN TAHSİN BU FİLMİ İZLEMEZ, "ÖNCE İZLEYEYİM, SONRA ELEŞTİREYIM" DEMEZ.
ÇIKARIR SİLAHINI, ATEŞ EDER BEYAZ PERDEYE.
FİLM DE ORADA BİTER !
HASAN TAHSİN'İN İNSANİ VE SIRADAN YANIDIR BU. HİÇBİR İNSAN KENDİSİNE, ANASINA, BABASINA, MILLETİNE, BAYRAĞINA KÜFRETTİRMEZ.
EN BASİT İNSAN GERÇEĞİDİR BU.
İLKOKULDA BIR ÇOCUĞUN ANASINA KÜFRETMEYE KALKARSANIZ, SİZİNLE "ANASININ DURUMUNU" "TARTIŞMAZ".
BUNUN CEVABI, SURATINIZA YİYECEĞİNİZ BİR YUMRUKTUR.
ÇÜNKÜ ÇOCUĞUN EN İNSANİ VE SIRADAN YANIDIR BU.
ERGENEKON, ERMENİ SORUNU, KÜRT AÇILIMI VE "MUSTAFA" BELGESELİNİN BAM TELİ "BURASIDIR". ..
bugün erkan abim ile birlikte verde peyzaj a gittik samandırada servet ağbiyi hüseyin abiyi gördüm ve bundan sonra emesen konuşmalarımı siteme yapıştırmamaya karar verdim zaten kimse ile konuşma yapmıyorum bir süredir
bugün halamın kızı esma ile mezun olduğumuz okulda(lisede) yapılan pilav partisine gittik. yelda hocamı,kamil hocamı ve bedenci ayten hocamı gördüm okulda ve ismini şuanda hatırlamadığım diğer hocalarımıda gördüm yalnız lise arkadaşlarımı göremediğim için hüzünlüyüm
Perth- Konuyla ilgili bir açıklama yapan New York Sağlık Teşkilatı yetkilileri, New York eyaletine önümüzdeki hafta yaklaşık yüz bin doz aşının ulaşacağını bildirdiler. Yetkililer, aşıların öncelikle bulaşıcı hastalıklar merkezi tarafından yüksek risk taşıyan kişilere yapılacağını açıkladı. Açıklamaya göre, domuz gribine karşı yüksek risk taşıyan kişiler, hamile kadınlar, gençler ve 25 ile 64 yaş arasında H1N1 virüsüne duyarlı sağlık problemleri olarak açıklandı.
Avustralya'da domuz gribi aşısı
Yetkililer, aşıya en riskli gruplar olan sağlık çalışanları, hamile kadınlar ve kronik hastalardan başlanacağını belirtti. 10 yaşın altındaki çocukların ise aşının pediatrik denemelerinin devam etmesi nedeniyle henüz aşılanmayacağı kaydedildi.
Federal hükümet, merkezi Melbourne'deki CSL şirketine 21 milyon doz domuz gribi aşısı üretmesi için talimat vermişti.
Sağlık Bakanı Nicola Roxon, ülke çapında 5,5 milyon doz aşının dağıtıldığını belirterek, bunun da nüfusun yüzde 30'unu aşılamak için yeterli olduğunu, ocak ayına kadar her ay 2 milyon dozun mevcuda ekleneceğini söyledi.
Aşının güvenliğiyle ilgili iddidıarı da reddeden Roxon, ancak mide bulantısı gibi bazı yan etkiler olabileceğini ifade etti.
Domuz gribinden bugüne kadar 180 Avustralyalı hayatını kaybetti. Hastalık nedeniyle 4 bin 700'den fazla kişi hastaneye kaldırıldı.
İzmir'de 11 yaşındaki oğlunu sürekli dövdüğü iddiasıyla hakkında dava açılan baba, 2.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
İzmir - İzmir 21. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, boşandıktan sonra velayetini aldığı oğlunu dövdüğü öne sürülen baba E.B, oğlunu disiplin altında tutmak için çeşitli cezalar verdiğini, ancak bunun işkence olmadığını savundu.
Yargılama sonunda mahkeme, sanığa, ''çocuğa yönelik eziyet'' suçundan 3 yıl hapis cezası verdi. Sanığın yargılama sürecindeki iyi hali nedeniyle hapis cezası 2.5 yıla indirildi. Kararın onanması durumunda babanın cezaevine gireceği belirtildi.
Olay
Manisa'nın Salihli ilçesinde yaşayan E.B. ile G.G, 5 yıl önce boşanmış, çocuğun velayeti baba E.B'ye verilmişti.
Çocuk F.B'nin vücudunda darp izlerini fark eden üvey ablası, anne G.G'ye durumu bildirmiş, İzmir'e gelen G.G, çocuğunu alarak Salihli'ye götürmüştü. Çocuğunun sık sık dövülüp işkence gördüğünü iddia eden anne G.G, İzmir 5. Aile Mahkemesi'nde dava açmıştı.
İzmir Adli Tıp Kurumu'nun yaptığı incelemede F.B'ye 7 günlük rapor verilmiş, mahkeme heyeti çocuğun velayetini tedbiren anne G.G'ye vermişti.
İşkence iddialarıyla ilgili anne G.G, Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmuştu. İzmir 5. Aile Mahkemesi, uzman bilirkişi heyetine rapor hazırlatmış, raporda çocuğuna zaman zaman çeşitli cezalar verdiğini belirten E.B'nin ''Oğluma kulak yalama cezası verirdim. Tuhaf gelecek size ama oğlum bundan hoşlanmazdı, ben de mesela on beş defa kulağını yalardım'' şeklindeki ifadelerine yer verilmişti. Mahkeme de bilirkişi raporu doğrultusunda çocuğun velayetini annesine vermişti
"Karagöz Gölge Oyunu", "Aşıklık Geleneği" ve "Nevruz", UNESCO?nun insanlığın somut olmayan kültür mirası listesine alındı.
UNESCO bünyesindeki "Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Hükümetlerarası Komitesi", Abu Dabi?de yapılan 4. olağan toplantısında, Türkiye tarafından sunulan "Aşıklık Geleneği" ve "Karagöz Gölge Oyunu" ile ilgili başvurular ile "Nevruz Kutlamaları" ile ilgili Türkiye?nin de ortak sunucusu olduğu başvuruyu kabul etti.
Bu karar sonucunda, anılan gelenekler, "UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi"ne kaydedildi. Daha önce de, Türkiye?nin önerisi üzerine "Meddah Hikayeleri" ve "Mevlevi Sema Ayini" listeye alınmıştı. "Somut Olmayan Kültürel Miras" terimi, sözlü gelenek ve anlatımlar; geleneksel müzik, tiyatro ve dans gibi gösteri sanatları; toplumsal tören, adet ve kutlamalar-şenlikler; doğa ve evrenle ilgili bilgi ve uygulamalar ve geleneksel zanaatların oluşturduğu kültürel mirası tanımlıyor.
Sözlü ve somut olmayan kültürel mirasın korunması konusu 1970?li yıllardan bu yana UNESCO?nun gündeminde yer alıyor. Yıllar içinde çeşitli faaliyetler gerçekleştirilmiş, 1990?lı yılların sonlarından itibaren ise bu konuda bir uluslararası hukuki belge hazırlanması amacına odaklanıldı. Yapılan çalışmalar neticesinde 2003 yılında Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kabul edildi.
Türkiye tarafından aday gösterilen "Meddah Hikayeleri" 2003, "Mevlevi Sema Ayini" ise 2005 yılında sözlü ve somut olmayan baş yapıtlar arasına alındı.
15 Bin Kadın Arasında Yapılan Araştırmaya Göre Türk Erkekleri Dünyanın En Kötü 9'uncu Sevgilileri Çıktı. 15 bin kadın arasında yapılan araştırmaya göre Türk erkekleri dünyanın en kötü 9'üncu sevgilileri çıktı. İngiliz The Telegraph gazetesinde yer alan bir araştırmaya göre Türk erkekleri dünyanın en kötü 9'uncu sevgilisi çıktı. "OnePoll.com" adlı sitenin 15 bin kadın arasında yaptığı araştırmada dünyanın en kötü sevgilileri ise Alman erkekleri çıktı. Sitenin araştırmasına göre tabii ki dünyanın en iyi sevgilileri Latin ülkelerinden çıkıyor.
1 MİLYON İŞLETMEDE İNTERNET TTNET Genel Müdürü Tahsin Yılmaz, bugün işletmelerin sadece 1 milyonun da internet var, geri kalan 800 bini internete erişemiyor" dedi. Yılmaz, Gaziantep Sanayi Odası ve Capital ve Ekonomist dergileri işbirliğiyle Anatolia Otelde düzenlenen "Türkiye Global KOBİ'ler" platformu toplantısındaki konuşmasında, Türkiye'deki toplam KOBİ sayısının 1.8 milyon olduğunu söyledi.
"Bu işletmelerin sadece bir milyonun da internet var, geri kalan 800 bini internete erişemiyor" diyen Yılmaz, Türkiye'deki tüm işletmelerin interneti keşfedip, verimli kullanarak kendileri için çok daha fazla müşteri potansiyeli yaratacaklarına inandığını bildirdi.
Yılmaz, dünyadaki internet ortamında yapılan ticaret hacminin 20 trilyon dolar civarında olduğunu, Türk sanayicisinin de yüzde 98'nin KOBİ'lerden oluştuğuna göre KOBİ'lerin interneti kullanarak bu hacimden kolayca daha fazla pay alabileceklerini kaydetti.
IBM Türk Genel Müdürü Eray Yüksek de konuşmasında, daha hızlı gelişen bir Türkiye için akıllı sanayi projesinin başarıyla sürdürülmesinin şart olduğunu belirtti.
Yüksek, şunları anlattı:
"Dünyada teknoloji hızla gelişiyor. 5 ay önce geliştirdiğimiz ve dünyada ilk olarak Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığı tarafından kullanılmaya başlanan, saniyede 15 sıfır yazabilen bilgisayar fiyatı 100 milyon dolardan satışa sunuldu. Teknoloji hızla ilerliyor. Bu bilgisayar 2023 yılında bin dolara çocuklarımızın masasında olacak. Saniyede, 18 sıfır yazabilen bilgisayar için ise çalışmalarımız aralıksız sürüyor."
Eczacıbaşı Topluluğu üst düzey yöneticisi Dr. Erdal Karamercan ise İnovasyon projeleri uygulanan ülkelerin daha hızla geliştiğine dikkati çekti. Karamercan, dünyada internet kullanıcı ortalamasının yüzde 22'ler seviyesinde, Türkiye'de ise bu oranın yüzde 35'lerde olduğunu ifade etti.
Gaziantep Sanayi Odası Başkanı Nejat Koçer, 3 yıl önce başlattıkları "İnovasyon Vadisi" projesi çalışmalarının hızla devam ettiğini, bugünkü teknolojik gelişmeler karşısında projeyi başlatmakta ne kadar isabetli ve doğru bir karar verdiklerini bir kez daha gördüklerini söyledi.
Gaziantep sanayicisinin gelişen dünyada üstün teknoloji kullanımında oldukça iyi bir noktada olduğunu belirten Koçer, üstün teknoloji kullanılarak üretilen ürünlerin dünyanın 156 ülkesine pazarlandığını ve bu yolla geçen yıl 3,5 milyar dolar ihracat gerçekleştirdiklerini belirtti.
Toplantıya, Gaziantep Valisi Süleyman Kamçı, Gaziantep Ticaret Odası Başkanı Mehmet Aslan, çok sayıda sanayici ve iletişim uzmanları katıldı.
Tüm kapalı alanları kapsayan sigara yasağının yürürlüğe girmesinden sonra vatandaşın bu konuyla ilgili şikâyetleri de başladı. Yasağa uymayan kişi ve kurumlar emniyet, zabıta veya sağlık müdürlüğüne bildiriliyor. Artık 155 Polis İmdat Hattı'na sigara yasağı ihlali ile ilgili gelen ihbarlara, telsiz anonsuyla ekipler yönlendiriliyor.
Polisin daha çok kapkaç, hırsızlık, cinayet, yangın, kaza gibi olaylara anında müdahale aracı olarak kullandığı telsiz anonslarında "Kapalı mekânlarda sigara içme" suçu da yer almaya başladı. Adana Emniyet Müdürlüğü 155 Polis İmdat Hattı'na günlük ortalama 5 ihbar geliyor. Komuta merkezindeki görevliler teliz anonsuyla ihbar yapılan adrese ekip yönlendiriyor.
Adana'da aralarında zabıta, öğretmen, polis ve sağlık memurlarından oluşan 80'i asil 80'ni yedek 160 sigara denetim timi görev yapıyor. Kendilerini "Duman avcıları"' olarak tanımlayan ekipler, kentte düzenli şekilde kontrollerde bulunuyor. "Adana'ya kebabın dumanı yeter, başka dumana gerek yok." sloganıyla hareket eden görevliler, uyarıları dikkate almayan kişilere 69 TL ceza kesiyor. İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Nureddin Özdener, sigarayla mücadelenin bir süreç olduğunu söylüyor. Bu dönemin sabır gerektirdiğine işaret eden Özdener, belli bir oranın altına inene kadar yılmadan çalışmak gerektiğini ifade ediyor. Sigara firmalarının yasak aleyhinde bir takım kampanyalar yaptığını anlatan Özdener, bazı güçlükleri olan bu yolun geri dönüşünün mümkün olmadığını ve sağlığın pazarlığının olamayacağını dile getiriyor.
Denetim elamanlarından Adana Büyükşehir Belediyesi Zabıta Müdürlüğü'nde görevli komiser Gültekin Aşkın, Sağlık Müdürlüğü'nün yönlendirmesiyle 3 kişilik ekip olarak, haftanın iki günü farklı mahallelerde işyerlerinde kontrollerde bulunduklarını ifade etti. Aşkın, şikâyet merkezlerine gelen ihbarların yanı sıra esnafı düzenli bir şekilde denetlediklerini ve bulunması zorunlu uyarı levhalarının olup olmadığına baktıklarını bildirdi. Aşkın, aynı zamanda dağıttıkları formlarla vatandaşı bilgilendirdiklerini açıkladı. Halkın yasaya yüzde 80 oranında uyduğuna işaret eden Aşkın, uymayanlara gerekli cezaları uyguladıklarını kaydetti. Büyükşehir Belediyesi Zabıta Müdürü Zafer Arslan ise valiliğin belirlediği yetkili kişilerin dışında zabıtanın ceza kesme yetkisinin olmadığını fakat şikâyetler doğrultusunda ilgili yerlere uyarılarda bulunduklarını söyledi
"Para politikası sıkıştırılabilir" Amerikan Merkez Bankası Başkanı (Fed) Ben Bernanke, ekonomi düzeldiğinde, enflasyon sorununun ortaya çıkmasını önlemek için para politikasını sıkılaştırmaya ihtiyaç duyacaklarını söyledi.
Washington- Amerikan Merkez Bankası Başkanı (Fed) Ben Bernanke, bir konferansta yaptığı konuşmada, izlenen yolu tersine çevirmek ve faiz oranlarını artırmak için aceleye gerek olmadığını ifade etti.
ABD ekonomisinin büyük ihtimalle durgunluktan çıkacağını belirten Bernanke, ancak toparlanmanın, şu an yüzde 9,8 ile 26 yılın en yüksek seviyesinde olan işsizlik oranlarının artmasını önlemeye yetecek kadar sağlam olmayabileceği uyarısında bulundu.
Bernanke, ekonomi düzeldiğinde, enflasyon sorununun ortaya çıkmasını önlemek için para politikasını sıkılaştırmaya ihtiyaç duyacaklarını belirtti.
Ekonomik görünüm daha sıkı para politikası gerektirirse, Fed'in elinde geniş ekonomik araçlar olduğunu belirten Bernanke, zamanlamayı ve gelecekteki sıkılaştırmanın adımlarını ayarlayacaklarını söyledi.
Bernanke, kısa dönem borçlanma miktarının düştüğünü, ekonomi toparlandıkça düşüş eğiliminin sürmesini beklediklerini ifade etti.
Fed'in gösterge niteliğindeki faiz oranlarının rekor seviyede düşük olduğunu ve bir dönem daha muhtemelen bu seviyede kalacağını belirten Bernanke, bununla kişileri daha fazla harcamaya yönlendirmeyi ve toparlanmayı beslemeyi amaçladıklarını söyledi.
Bernanke'nin faiz oranları konusundaki açıklamasına karşın, geçen hafta Avustralya Merkez Bankasının, G20 ülkelerinin içinde ilk kez sürpriz biçimde faiz oranlarını artırması, bir sonraki ülkenin hangisi olacağı spekülasyonlarını artırdı.
Domuz gribinden 4 bin 525 kişi öldü Domuz gribinin 191 ülke ve bölgede en az 4 bin 525 kişinin ölümüne neden olduğu bildirildi.
Dünya Sağlık Örgütü'nden (DSÖ) yapılan açıklamada, 2 Ekim'den bu yana 417 kişinin daha öldüğü ve domuz gribinden ölenlerin sayısının 4 bin 525'i bulduğu kaydedildi.
DSÖ sözcülerinden Gregory Hartl, hastalığın kuzey yarımkürede, özellikle ABD, Meksika, Kanada'nın kimi bölgeleri, İrlanda, Belçika, Hollanda, İsrail ve Japonya'da yayılmasını sürdürdüğü, güney yarımkürede ise gerilediğini söyledi.
3 bin 292 kişinin öldüğü, 146 bin 16 kişinin hastalandığı Kuzey Amerika'nın, domuz gribinden en çok etkilenen bölge olmaya devam ettiği, Avrupa'da da 59 binden fazla vakanın belirlendiği, en az 193 kişinin hastalıktan öldüğü de açıklandı.
Sağlık Bakanlığı, Bilkent ilköğretim Okulu'nda 3 kişide daha domuz gribi virüsüne rastlandığını bildirdi. Böylece okul öğrencileri arasında tespit edilen domuz gribi vaka sayısı 7 oldu. Bakanlık, okulun 1 hafta tatil edildiğini açıkladı.
Bakanlık'tan yapılan yazılı açıklamada, vakaların genel durumlarının iyi olduğu, evlerinde izole edilerek tedavilerine devam edildiği bildirildi. Açıklamada şu görüşlere yer verildi: "Bu vakalara ilişkin bütün temaslılara ulaşılmakta ve sağlık kontrolleri yapılmakta. Konu hassasiyet ile takip edilmekte ve gereken bütün tedbirler alınmaktadır. Bilim Kurulumuzun aldığı kararlar doğrultusunda bu okulda eğitim ve öğretime bir hafta süre ile ara verilmesi, tedbiren uygun görülmüş ve karar ilgili mercilere iletilmiştir."
Ankara Valisi Kemal Önal, domuz gribi vakası nedeniyle bir hafta süreyle tatil edilen Bilkent'teki BUPS İlköğretim Okulu dışındaki herhangi bir okulda tatilin söz konusu olmadığını bildirdi.
Vali Önal yaptığı açıklamada, Ankara İl Sağlık Müdürlüğü ve okul yönetiminden oluşan bir ekibin, okulda öğrenim gören 500 öğrencinin evlerine giderek, sağlık kontrollerinde bulunacağını söyledi.
Kontrole yönelik çalışmaların bu sabahtan itibaren başlatıldığını belirten Önal, okulda çocukları eğitim gören velilerin paniğe kapılmaması gerektiğini ifade etti.
Öte yandan, Ankara Büyükşehir Belediyesine bağlı ilaçlama ekibi, dezenfeksiyon işlemi için domuz gribi vakası görülen okula geldi.
İlaçlama ekibi yetkilisi Mehmet Dane, sınıflar ve tuvaletlerde dezenfekte işlemi yapacaklarını açıkladı.Ankara Valiliği İl Tarım Müdürlüğü Gıda Kontrol ve Denetim ekibine ait bir aracın da okula geldiği görüldü.
Bu arada, Ankara'daki bazı ilköğretim okullarının yönetimleri, velilerin cep telefonlarına mesaj göndererek, domuz gribi belirtilerine ilişkin bilgilendirme yaptı.
Herkes gibi taksici esnafı da geçim sıkıntısından şikayetçi
İstanbul'da çalışan ticari taksi şoförleri, ''Korsan Taksiye Hayır'' mitingi düzenledi. Çağlayan Meydanı'nda düzenlenen mitinge aileleriyle gelen taksiciler, ellerinde ''Korsan taksiye hayır'', ''Taksi esnafının hakları korunsun'', ''Korsana karşı omuz omuza'', ''Hırsız elini ekmeğimden çek'', ''Emeğimizi böldürmeyiz'' yazan pankart ve dövizler taşıdı. Taksiciler miting süresince, ''Hükümet korsanı bize teslim et'', ''Korsana yasak istiyoruz'', ''Korsana binmeyin, çocuklarımız aç kalıyor'' şeklinde sloganlar attı.
Rent a Car'a savaş açtık! Mitingde konuşan, Atatürk Havalimanı Taksiciler Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Fahrettin Can, taksicilerin sırtından geçinen korsan taksicilere karşı hep beraber karşı durduklarını dile getirdi. Can, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a seslenerek, ''Sayın Başbakanım, Çağlayan'a geliş sebebimiz 'Rent a Car' adı altında taksicilik yapan hırsızlar, arsızlar, haydutlardır. Evimize ekmek parası götüremiyoruz. Nasıl kapkacı durdurdunuz, bu arsızlığı bu hırsızlığı da durdurabilirsiniz'' dedi.
25 bin korsan taksici var İstanbul'da 25 bin korsan taksici olduğunun söylendiğini ve bunların devlete bir kuruş vergi ödemediğini kaydeden Can, kendilerinin araç alırken de yüksek vergiler ödediğini söyledi.
HAVAŞ'ın alınan karara rağmen, Anadolu yakasından Atatürk Havalimanı'na yolcu taşımasını eleştiren Can, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından, taksi fazlalığı yönünde görüş bildirildiğini ileri sürerek bunun doğru olmadığını iddia etti
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, Ekim'in üçüncü haftasında biri yeni, altı oyunla seyircisiyle buluşacak.
Bu haftanın oyunları; Meraklısı İçin Öyle Bir Hikâye, Onlar Ermiş Muradına, Bekleme Salonu, Balıkesir Muhasebecisi, İnek, Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz.
Savaş Dinçel'in, İstanbul atmosferinden yansıyan Sait Faik'in dünyasını, yazarın öykü ve anılarından yola çıkarak anlattığı Meraklısı İçin Öyle Bir Hikâye'yi Ergün Işıldar yönetti. Naşit Özcan'ın rol aldığı, Meraklısı İçin Öyle Bir Hikâye, 14-18 Ekim tarihleri arasında İ.B.B. Şehir Tiyatroları Fatih Reşat Nuri Sahnesi'nde.
Onlar Ermiş Muradına, 1931-32 tarihinde Vasfi Rıza Zobu'nun çevirisiyle Şehir Tiyatrosu'nda oynandı. 78 yıl sonra Haldun Dormen'in rejisiyle tekrar İ.B.B. Şehir Tiyatroları Kâğıthane Sadabad Sahnesi'nde, 14-18 Ekim tarihleri arasında seyredilebilir. Fars ve vodvil ekolünün öncüsü sayılan Georges Feydeau'nun baştan sona doludizgin ilerleyen farsı Onlar Ermiş Muradına'da burjuva ahlâkının eleştirisi yapılıyor. Gencay Gürün tarafından dilimize çevrilen oyunda Ali Gökmen Altuğ, Ali Berge, A. Engin Coşkun, Ceylan Çete, Müge Çiçek, Özgür Dağ, Rahmi Elhan, Çağrı Özgür Hün, Ayşegül İşsever, Ali Karagöz, Cem Karakaya, Betül Kızılok, İlhan Kilimci, Yeşim Koçak, Alev Oraloğlu, Erkan Sever, Vildan Türkbaş oynuyor.
Bu hafta ilk kez sahnelenecek olan Bekleme Salonu'nda, üç kişi aynı amaçla geldikleri bekleme salonunda, küçük bir 'engel'le karşılaşırlar. Yapmaları gereken beklemek mi yahut beklemekten vazgeçip, içine sürüklendikleri şifreleri çözmek mi? Yiğit Sertdemir'in yazdığı, Tolga Yeter'in yönettiği oyunda Cengiz Tangör, Ertuğrul Postoğlu, Zeynep Özyağcılar rol alıyor. Oyun 15-16-17-18 Ekim'de İ.B.B. Şehir Tiyatroları Kadıköy Haldun Taner Sahnesi'nde.
Reşat Nuri Güntekin'in yazdığı Balıkesir Muhasebecisi, toplumda yok olmaya yüz tutmuş değer yargılarını, para karşılığında yiten ahlâki değerleri "aile" kavramı ekseninde sorguluyor. Mazlum Kiper, Berrin Koper, Naci Taşdöğen, Tarık Şerbetçioğlu, Demet Bozkaya, Turgut Arseven, Rıdvan Çelebi, Yılmaz Meydaneri, Bora Ayanoğlu, Erhan Özçelik, İbrahim Şirin, Nagehan Erbaşı, Aslı Narcı'nın rol aldığı Balıkesir Muhasebecisi'nin yönetmeni Nedret Denizhan... Balıkesir Muhasebecisi 14-18 Ekim tarihleri arasında Üsküdar Musahipzade Celâl Sahnesi'nde seyircisini bekliyor.
Nâzım Hikmet'in yazdığı İnek, hayallerinin peşinde koşan bir ailenin, içinde bulundukları maddi sıkıntılardan, satın aldıkları bir inekle kurtulma çabalarını anlatıyor. Mehmet Avdan'ın yönettiği İnek'te, Berna Oğuzutku Demirer, Işıl Zeynep Tangör, Can Ertuğrul, Cem Uras, Zafer Kırşan, Ozan Gözel rol alıyor. Oyun, 15-16-17-18 Ekim'de Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi'nde seyredilebilir. Birey-devlet ilişkisini sorgulayan Kenan Işık'ın yönettiği Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz, 15-16-17-18 Ekim'de Ümraniye Sahnesi'nde seyircisiyle buluşuyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarının yeni oyunu "Gizli Oturum"un galası 26 Ekimde Kadıköy Haldun Taner Sahnesi'nde yapılacak.
Şehir Tiyatrolarından yapılan açıklamaya göre, Jean Paul Sartre'nin "Gizli Oturum" adlı eserini, Oktay Akbal Türkçeye çevirdi.
Ergün Işıldar'ın yönettiği oyunun sahne tasarımı Ergün Işıldar, kostüm tasarımı Gamze Kuş, ışık tasarımı Özcan Çelik'in imzasını taşıyor.
Ece Okay (Ines), Özge Özder (Etselle), Emre Narcı (Garcin), Osman Gidişoğlu'nun (Garson) rol aldığı oyun, insanın özgür iradesiyle seçtiği varoluşun başkası karşısında değiştirilemeyeceğini konu alıyor.
Oyunda, Garcin, Etselle ve Ines ölümün döngüsü içinde, hayatlarında olan biten her şeyi önce eksik bir biçimde, sonrasında ise içtenlikle birbirleriyle paylaşırken; aslında geçmişteki hatalarını ve gerçek kişiliklerini ortaya koyuyor. "Gizli Oturum" 1 Kasıma kadar Kadıköy Haldun Taner Sahnesinde sunulacak.
Domuz gribi İstanbul?a da sıçradı. 6 ilköğretim okulu öğrencisinde H1N1 virüsü tespit edildiği açıklandı.
Ankara ve Diyarbakır?dan sonra İstanbul?da da 6 öğrencide H1N1 virüsü tespit edildi. Domuz gribi açıklaması İstanbul Valisi Muammer Güler?den geldi. Güler yaptığı açıklamada şunları söyledi: ?İstanbul?da 2 ayrı ilköğretim okulunda grip rahatsızlığı nedeniyle evlerinde tedavileri devam eden 6 öğrenciye, bugün (dün) saat 18.00 itibariyle referans laboratuvarından alınan tetkiklerin sonucunda H1N1 virüsünün bulaştığı tespit edilmiştir.
Çocukların kendileri ve temas ettiği kişilerle ilgili gerekli koruyucu tedbirler aldırılmıştır. Genel durumları iyidir. Söz konusu çocukların devam ettikleri okulların şu anda tatilini gerektiren bir durum söz konusu değildir.?
Batman?da bir köyde 7 öğretmenle 102 öğrenci grip oldu. Okul 4 gün tatil edildi. Salgının domuz gribi olup olmadığı Ankara?da yapılacak testle belirlenecek.
Sakarya Sağlık İl Müdürlüğü, Domuz Gribi Virüsü Konusunda Halkı Uyardı. Sakarya Sağlık İl Müdürlüğü, domuz gribi virüsünün kişiye ağız, burun ve göz yoluyla bulaştığını bildirdi. Sağlık müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamada, domuz gribine yakalanmamak için su ve sabun ile ellerin sık sık yıkanması, ortamın sık sık havalandırılması, kapalı ve hasta kişilerin bulunduğu ortamdan uzak durulması, bol sıvı alıp beslenmeye dikkat edilmesi gerektiği belirtildi. Açıklamada, domuz gribinin ağız yoluyla birlikte burun ve göz yoluyla da bulaştığı vurgulandı.
Uyarıların dikkate alınmasını isteyen müdürlük, Sakarya'da şu an itibariyle domuz gribi virüsüne rastlanmadığını açıkladı.
DOMUZ GRIBI'nden korunmak için basit fakat etkili önlemler
Mikrobun vücuda giriş noktaları yalnızca burun delikleri, ağız ve boğaz yoluyla olmaktadır. Çok bulaşıcı bir yapıya sahip olmasından dolayı her türlü önleme karşı H1N1 virüsüyle temas etmekten kaçınmak veya korunmak imkânsızdır. H1N1 virüsüyle temas etmek virüsün vücutta çoğalması kadar önemli değildir.
Sağlığınız yerinde ve H1N1 hastalık belirtileri göstermiyorken virüsün vücutta üremesini, belirtilerin daha da şiddetlenmesini
ve ikincil enfeksiyonları n gelişmesini önlemek için dikkatimizi N95 veya tamiflu gibi ilaçları stoklamaya vermek yerine çoğu bildirgelerde bahsedilmeyen bazı çok basit önlemleri uygulayabiliriz.
1. Ellerin sıklıkla yıkanması ( Bütün bildirgelerde bahsedilmiştir)
2. ?Hands-off-the- face? ?Ellerinizle yüzünüze dokunmayın? yaklaşımı. Yemek, banyo ve yara bakımı gibi zorunluluklar dışında yüzünüzün herhangi bir yerine dokunmaktan kaçınınız.
3. Ilık tuzlu suyla günde iki kere gargara yapınız( tuza güvenmiyorsanı z listerin kullanınız). H1N1 ?in boğaz ve burun boşluklarında çoğalıp enfeksiyona sebep olarak karakteristik belirtileri göstermesi için 2 -3 güne ihtiyacı vardır. Sağlıklı bir kişinin ılık, tuzlu suyla gargara yapmasının etkisi hastalığa yakalanmış olan bir kişinin tamiflu kullanması ile aynıdır. Bu basit ucuz fakat güçlü önleyici yöntemi küçümsemeyiniz.
4. Yukarıdaki 3. Önleme benzer olarak; Burnunuzun içini en az günde bir kere ılık tuzlu suyla temizleyiniz. *Günde bir kere burnunuzu sümkürün ve sonra ılık tuzlu suya batırılmış pamuk tamponlarla
silerek temizleyiniz. Bu yolla burnunuzda bulunak virüs sayısını etkili bir şekilde azaltmış olursunuz.
5. Narenciye suları gibi C vitamin bakımından zengin olan yiyecekler kullanarak doğal bağışıklığınızı güçlendiriniz. Eğer ilave olarak C vitamin kullanmak zorunda iseniz emilimi artırmak için
mutlaka Çinko ile birlikte alınız. 6. Bitkisel çaylar, çay, kahve gibi sıcak veya ılık içeceklerden içebildiğiniz kadar çok içiniz. * Sıcak içecekler içmek gargara yapmakla aynı etkiye sahiptir fakat ters yöne doğru. Sıcak
içecekler virüsleri yaşamaları mümkün olmayan ortama sahip olan mideye doğru yıkayarak götürürler. H1 N1 virüsü mide?de çoğalamaz, herhangi bir zarar veremez ve hayatiyetını devam ettiremez.
13 ülkede 12 bin 800 denek üzerinde yapılan araştırma sonuçları endişe verici... 10 yıldan fazla cep telefonu kullanıyorsanız dikkat...
Uzun süre cep telefonu kullanmak zararlı olabilir.
Dünya Sağlık Örgütü`nün 13 ülkede, 12 bin 800 denek üzerinde yaptığı cep telefonu araştırmasının sonuçları bu konudaki bilimsel verilerin `oldukça endişe verici` olduğunu gösteriyor.
İngiliz Daily Telegraph yıl sonunda açıklanması beklenen çalışmanın sonuçlarını yayımladı.
Buna göre 10 yıldan fazla cep telefonu kullanan kişilerin, hayatının kalan bölümünde kansere yakalanma ihtimalinde büyük artış oluyor.
Cep telefonu müptelâlarında bazı beyin tümörlerinin oluşma riski de önemli ölçüde artıyor.
Uzun süre cep telefonu kullanmanın bazı kanser türleriyle bağlantısı olabilir.
Araştırma, cep telefonu kullanımının üç tür beyin tümörü ve bir tür tükürük bezi tümörüyle ilişkili olduğunu ortaya koyuyor.
Beyin tümörü riskini ciddi biçimde artıran cep telefonu kullanımının çocuklarda kısıtlanması, yetişkinlerin de kısa konuşması tavsiye ediliyor.
Diyarbakırlı bir grup çocuk, 8 sayfalık Türkçe ve Kürtçe gazete çıkardı. Denge Zarokan(Çocuk Sesi) ismiyle çıkarılan gazeteye haberleri çocuklar yapıyor.
Gazete aynı zamanda Türkçe ve Kürtçe olma özelliğiyle bir ilk olma özelliği taşıyor.
Diyarbakır Bağlar Belediyesi Çocuk Eğitim Merkezi'nde eğitim gören bir grup çocuk, 8 sayfalık Kürtçe ve Türkçe Denge Zarokan (Çocuk Sesi) adlı gazete çıkardı. Bağlar Belediyesi Çocuk Eğitim Merkezi Sosyal Çalışmacı Senar Ataman, amaçlarının sokakta çalışan çocukların yeteneklerini açığa çıkarmak olduğunu söyledi. Ataman, gazete fikrinin 3 ay önce ortaya çıktığını, gazeteyi çıkartmadan önce gazetenin nasıl olacağına dair çocuklarla fikir alışverişinde bulunduklarını söyledi. Gazetenin hem çocuk gazetesi hem de Kürtçe - Türkçe olmasının bir ilk olduğunu anlatan Ataman, "Ancak gazeteyi incelediğinizde gazetenin içeriğinde Kürtçe'nin Türkçe kadar ağırlıkta olmadığını göreceksiniz. Bunun sebebi ise çocuklar Kürtçe eğitim almadıkları için Kürtçe yazıyı okuyup yazamıyorlar." diye konuştu. Ataman, gazetenin 8 sayfa, ama gelen yazıların 16 sayfayı dolduracak nitelikte olduğunu dile getirerek, gazeteyle birlikte çocukların ne kadar üretken olduklarını gördüklerini belirtti. Bu çalışmanın Bağlar Belediyesi'nin çocuklara yönelik bakış açısını gösterdiğine işaret eden Ataman, "Çocuklar gazetemizde kendi hayal ve umutlarını yazdılar. Biz gazetecilik ve fotoğrafçılık konusunda çocuklara atölye çalışmalarıyla eğitim vermeyi düşünüyoruz." şeklinde konuştu.
Domuz gribinden korunmanın doğal yolu yine doğadan geçiyor. Doktor İnal'ın bu konuda önerisini es geçmeyin, hergün yeyin!
Erciyes Üniversitesi Hakan Çetinsaya Deneysel ve Klinik Araştırma Merkezi Tıbbi Farmakoloji Uzmanı Dr. Ahmet İnal, gripten korunmak için günde bir diş sarımsağın sabahları aç karnına ve çiğneyerek yenmesini tavsiye etti. Dr. İnal, sarımsağın bağışıklık sistemini güçlü tuttuğunu söyledi.
Dr. Ahmet İnal, hayvanlardan insanlara geçen ve bir salgına dönüşen domuz gribi virüsünün hayvanlara geçip, tekrar insanlara geçebileceğini, bir döngü haline gelen virüsün değişime uğrayarak çok daha öldürücü olabileceğini söyledi. H1N1 virüsünün ölümcül etkisinin şimdilik mevsimsel gribe benzediğini ifade eden Dr. İnal, ?Mesela kuş gribi (H5N1) virüsü ile benzerlik gösteren bir virüse dönerse, o zaman öldürücülüğü daha da artacak? dedi.
Domuz gribinden korunmak için insanların bağışıklık sistemini güçlü tutmaları gerektiğini belirten Dr. İnal, şunları söyledi:
?Bağışıklığı güçlendirici beslenme çok önemli, günde bir diş sarımsağın sabahları aç karnına ve çiğneyerek yenmesi önemli, sarımsak yutulması halinde o kadar etkili değil. Dolayısıyla çiğneyerek yenilmeli, ayrıca ekinezya çayı ya da tabletleri kullanılabilir. Bağışıklığı güçlendirici vitaminleri içeren turunçgiller, yeşil sebze, nar, elma, kuşburnu gibi besinler tüketilmeli. Anne sütünden elde edilerek tabletleri yapılan kolostrum da bağışıklık güçlendirici tabletler olarak şu an kullanılmakta. Ama her şeyden önce hijyen geliyor. El yıkama bulaşıcılık oranını önemli miktarda düşürüyor? diye konuştu kaynak: http://www.guncelhaber.com/haberler/#//haberler/domuz-gribine-karsi-bunu-yeyin!-412723.htm
Cinsiyet Eşitsizliğinde Ülkeleri Farklılığı Kapamaya Çok Yaklaşırken, Türkiye'de Durum Hala Çok Vahim.
Küresel Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi'nde Kuzey Avrupa ülkeleri farklılığı kapamaya çok yaklaşırken, Türkiye listenin alt sıralarında yer aldı. 134 ülkede yapılan araştırmaya göre, Finlandiya, İzlanda, Norveç ve İsveç, endeksin en üst sırasında yer aldı.
Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayımlanan endekse göre, İzlanda yüzde 82,8'lik skorla, yüzde 100 toplumsal cinsiyet eşitliğine en yakın seviyeye ulaştı. Afrika ülkeleri Lesoto ve Güney Afrika ilk kez endeksin ilk 10 ülkesi arasında yer aldı. Listenin ilk 10'u arasına giren diğer ülkeler ise Yeni Zelanda, Danimarka, İrlanda ve Filipinler.
Türkiye ise yüzde 46,1'lik skorla Katar, Mısır, Mali, İran, Suudi Arabistan, Benin, Pakistan, Çad ve Yemen ile birlikte "toplumsal cinsiyet eşitliği bakımından en kötü durumda olan ülkeler" arasında yer aldı.
Birçok ülkenin cinsiyet eşitliği doğrultusunda bazı gelişmeler gösterdiği, ancak hiçbir ülkenin, ekonomik fırsat ve katılımcılık, eğitim, siyasi güç ve sağlık alanlarında aradaki farklılığı tamamen kapatamadığı belirtildi.
Forumun Kadın Liderler ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Programı Başkanı Sadiye Zahidi, araştırmanın açıklandığı basın toplantısında, 115 ülkenin yer aldığı 4 yıl önceki endeksteki ülkelerin 99'unun gelişme gösterdiğini, ancak 16'sında durumun kötüye gittiğini söyledi.
Domuz gribi aşısının son testleri de tamamlandı; bütün sonuçlar olumlu çıktı. Aşılama 2 Kasım Pazartesi günü sağlık personeliyle başlayacak. Sağlık Bakanı ve bakanlıktaki diğer bürokratlar, kamera karşısında aşılanacak. Öğrencilerin ne zaman aşılanacağı ise henüz belli değil. Ama okullar velilere şimdiden kağıt yolladı. Domuz gribi aşısı için izin istedi.
Domuz gribi aşısı Türkiye'deki tüm sınavlarını başarıyla tamamladı. Aşılama 2 Kasım Pazartesi günü sağlık personeliyle başlayacak. Hacı adaylarıyla devam edecek.
Hacı adayları, havaalanı ya da bulundukları illerde belirlenen merkezlerde, sağlık personeli ise çalıştıkları kurumlarda aşılanacak.
Sağlık Bakanı, müsteşarları ve bakanlıktaki diğer bürokratlar ise kamera karşısında aşılanacak. Görüntü ve fotoğraflar daha sonra basına dağıtılacak.
Ve öğrenciler. Onlar için aşı takvimi henüz netleşmedi.
Öğrenciler için aşı takvimi netleşmese de okullar şimdiden harekete geçti, nabız tutmaya başladı. "İsteğinize göre çocuğunuz domuz gribi aşısı olacaktır" yazılı izin kağıtları karar verip imzalaması için velilere ulaştırıldı.
Okul idaresinden izin kağıtlarını alan velilerden biri de, Ankara'daki Yunus Emre İlköğretim Okulu'nda anasınıfına giden Baran Tekin'in annesi Sevim Tekin.
Tekin, yazıyı hala imzalayıp okula teslim etmedi. Daha doğrusu edemedi. Çünkü birçok anne gibi o da oğlu Baran'ı aşılatıp aşılatmamakta kararsız.
Sevim Tekin, Sağlık Bakanı ve bürokratların aşılanmasını bekliyor. "Onları gördükten sonra belki çocuklarımı aşılatırım" diyor.
5 yaşındaki Baran ise canının acımasından korktuğu için şimdiden aşı olmamakta kararlı.. kaynak:http://www.cnnturk.com/2009/turkiye/10/28/velilere.domuz.gribi.asisi.mektubu/549638.0/
Kağıthane Lisesi'ndeki sınıflar, Türkiye'de ilk kez uygulanan nano teknoloji ile domuz gribine karşı dezenfekte edildi. Uygulanan işlem sayesinde 10 güne kadar her türlü virüse karşı etkin koruma sağlanması amaçlanıyor.
Domuz gribi virüsü nedeniyle öğrencilerde oluşan panik havasını ortadan kaldırmayı amaçlayan Kağıthane Lisesi yönetimi, Türkiye'de ilk kez uygulanan bir yöntemle sınıfları dezenfekte etmeye başladı. Özel olarak hazırlanan bir karışımla yapılan işlem sırasında "bacoban" adı verilen süpürge şeklindeki alet kullanılıyor. Koniyum klorit, sodyum prithion, poli kondense koku maddesi ve bir miktar temiz su ile hazırlanan karışım, makineye dökülerek çalıştırılıyor.
Tamamen kapalı alanda uygulanan işlem sırasında, oda da kimse bulundurulmuyor. Püskürtme işlemi ile gözle görülmeyen virüsleri yok ettiği belirtilen karışımın, 10 güne kadar etkili olduğu bildirildi.
Konuyla ilgili olarak İHA muhabirine açıklamada bulunan Kağıthane Lisesi Müdürü Aytekin Çınar, tek tek sınıfları boşaltarak bu işlemi uyguladıklarını kaydetti. Uygulamayı kimyager Gülay Özdemir ve uygulama sorumlusu Bekir Özen eşliğinde yaptıklarını belirten Çınar, son dönemde sıkça ismi geçen domuz gribine karşı teknolojiyi yakından takip ederek, bu dezenfekte işlemini gerçekleştirdiklerini söyledi. Çınar, öğrencilerin sağlığını ön planda tuttuklarını ifade ederek, bu yöntemi ilk kez kendilerinin uyguladığını kaydetti.
ÖSS eylemcisi Sefa Boyar yine sahnede... Son 12 yılın sorularını inceleyen Boyar 'Sallama sanatı' kitabını hazırladı.
ÖSS eylemcisi Sefa Boyar yine sahnede... Son 12 yılın sorularını inceleyen Boyar 'Sallama sanatı' kitabını hazırladı. Boyar, 'Bu kitap ÖSS sisteminin ciddiyetsizliğini ortaya koyuyor. Bilmeden de açık öğretim kazanabilirsin. Yeter ki nasıl sallanacağını öğren' diyor
Türkiye Sefa Boyar ile 2006 yılında tanıştı. O dönem ODTÜ İnşaat Mühendisliği öğrencisi olan Boyar, üniversiteye giriş sistemini eleştirmek için, sınava katılıp tüm soruları yanlış yapmaya çalışmış, ancak bir tek soruyu doğru yanıtlamıştı.
Aradan 3 yıl geçti. Sefa Boyar, evlendi, inşaat mühendisi oldu ama sınava yönelik yeni bir proje başlattı. Bu kez amacı herkesin başarılı olması. Boyar, bu nedenle 'sıfır bilgi ile soru cevaplama metotlarını' içeren 'Ö.S.S -Öğrenci Sallama Sanatı' adlı bir kitap yazdı. Bir de site kuran Boyar, kitabını internet üzerinden satıyor. 1997-2009 yılları arası sınavlarda çıkan tüm soruları istatistiksel olarak inceleyen Sefa Boyar, sadece cevaplar üzerinden bir sistematik geliştirdi. Boyar kitabını ve metotlarını AKŞAM ile paylaştı:
ŞIKLARDAN CEVAP BULUNABİLİR Bir senedir üzerinde çalıştığım ve bu kitapta topladığım yaklaşık 20 metot ile bazılarında yüzde 99'a varan oranlarda, soruya hiç bakmadan sadece şıklar üzerinden cevabı bulabiliyorum. 2009'daki ÖSS'de yakın arkadaşlarım metotlarımı uyguladı. Bilemedikleri sorularda bu yöntemleri kullandı, hepsi de kazandı.
SIFIR ÇEKME İHTİMALİ % SIFIR Metotlar etik mi diye çok düşündüm. Üniversiteyi kazanmak için her yolun mübah olduğu bir sistemde etik olduğu kanaatindeyim. Son sınavlara baktığınızda 30-50 bin civarında öğrenci sıfır çekiyor. Metotlarımı uygulayan bir öğrencinin sıfır çekme ihtimali yüzde sıfır. Sınavın bir de sosyolojik boyutu var. Her sene öğrenci veya velilerden sınava ilişkin intihar edenler oluyor. Bunun da önüne geçmek istiyorum.
SINAV ZEKåYI ÖLÇMÜYOR Amacım başarı ortalamasının artması ve bu nedenle sistemin değişmesi. Üniversite sınavında vize-final sistemi uygulanmalı. Bir değil en az 4 sınav yapılmalı. Bu sınavların ortalaması öğrencinin başarısını belirlemeli. Zekayı ölçen sorular sorulmalı. Ev arkadaşım Yeminli Mali Müşavirlik için sınava girdi. Sorulardan hiç anlamam ama sınavı ÖSYM yaptığı için benim sistemi uyguladım. Arkadaşım kazanamadı ben kazandım. Sefa Boyar'ın kitabında yer alan 'Sallama' tekniklerinden bazıları şöyle:
ULTRASONİK SALLAMA METODU: Kimya sorularında uygulanır. Tutma ihtimali % 80'dir. Soruda 'Seçeneklerden hangisi doğrudur?' deniyor ve cevaplar 'bir, iki ve üç' şeklinde sıralanıyorsa doğru cevap D ya da 'E'dir. ÖSS 2005 Sayısal 72, ÖSS 2004 Sayısal 71, ÖSS 2001 Sayısal 68. sorular metoda örnektir. Soruda 'Hangisi kesinlikle doğrudur?' deniyorsa uygulanmaz.
KÖK ELEME SALLAMA METODU - 2: Tarih sorularında uygulanır. Tutma ihtimali yaklaşık yüzde 70'tir. Örneğin şıklar 'araç, insanlar, topluluklar, uygarlık ve insanoğlu' diyelim. İnsan kökünden iki cevap olduğu için yanıt, B veya 'E'dir. Büyük ihtimalle 'E'dir. İstatistikler bunu gösteriyor. ÖSS 2001 Sözel 46, ÖSS 2002 Sözel 51 bu metoda örnek olarak gösterilebilir.
SAYI DENEME METODU: Matematikte kullanılır. Tutma ihtimali yüzde 99'dur. İçinde denklem olan sorularda uygulanır. Şıklarda verilen a, b, x, y ve z gibi bilinmeyenler yerine sayılar konulur ve deneme yapılır. En uygun sayılar ise 2 ya da eksi 2'dir. Eksi 1, sıfır ve 1 değerleri verilmemelidir. Bilinmeyenler negatifse yerine konulacak sayı da negatif olmalıdır. ÖSS 2001 Sayısal 6, ÖSS 2001 Sayısal 7 bu metotla çözülen sorulardır
Dersane öğretmenleri, özel öğretim kurumlarında ücretli olarak derse girebilecek.
Özel Dersaneler Yönetmeliği?ne göre, dersane öğretmenlerinin resmi veya özel okullarda ders veremeyecekleri hükmü, özel öğretim kurumlarında ücretli olarak derse girmeyi olanaklı kılacak biçimde değiştirildi.
Özel Dersaneler Birliği Derneği, yeni yönetmelikle yapılan değişiklikleri şöyle sıralıyorersanelerde müdür yardımcısı çalıştırmak için 500 öğrenci kontenjanı 400 öğrenciye indirildi, zümre başkanı çalıştırma, aynı branştan üçten fazla öğretmen bulunması koşuluna bağlandı. Ölçme ve değerlendirme servisi elemanı çalıştırmak isteğe bırakıldı. Dershanelerde tutulacak defter ve dosyalar azaltıldı. Dershanenin kurucu veya kurucu temsilcisi, genel müdürü, genel müdür yardımcısı ve müdürünün dersanenin üye olması halinde sivil toplum örgütleri ile özel ve resmi kurum ve kuruluşlarda kurumunu temsil edecekleri hükmü eklendi.Dershane öğretmenlerinin resmi veya özel okullarda ders veremeyecekleri hükmü, özel öğretim kurumlarında ücretli olarak derse girmeyi olanaklı kılacak biçimde değiştirildi.
-ÜNİVERSİTE SINAVINA HAZIRLIK PROGRAMLARI 250 DERS SAATİNDEN AZ OLAMAYACAK-
Yeni yönetmelikle, sınavlara hazırlık programları asgari ders saati sayılarıyla sınırlandırıldı. Buna göre, ilköğretim okullarından sonra bir üst okulun giriş sınavları ile Seviye Belirleme Sınavına hazırlık programları 200 ders saatinden az olamayacak.Yüksek öğretime öğrenci seçme sınavına hazırlık programları 250 ders saatinden az olamayacak.İlköğretim kurumlarının ara sınıflarında öğrencilerin eksikliklerini gidermek amacıyla takviye programları, 6, 7 ve 8. sınıflar için 100, orta öğretim kurumlarının 9, 10, 11 ve 12. sınıflar için 150 ders saatinden az olamayacak.Yeni yasada yer alan uzaktan öğretim dersaneleriyle ilgili olarak da, Bakanlıkça yönerge düzenleneceği hükmüne yer verildi.Ayrıca önceki yönetmelikte, dershanelerde üniversitelerin fen-edebiyat fakültelerinden mezun olan ve pedagojik formasyonu olmayan uzman öğreticilerin görevlendirilmesi ?diğer personel? başlığı altında yer alırken, yeni yönetmelikte ?dersanelerde çalıştırılacak personel? başlığı altında yer aldı.
Abalone iki kişi ile oynanan bir zeka oyunudur. 1989 yılında Michel Lalet ve Laurent Lévi tarafından geliştirilmiştir.
Oyunun Özellikleri Abalone altı köşeli ve altmış bir delikten oluşan bir yüzeyde, küre şeklinde olan on dört adet beyaz ve on dört adet siyah taşla oynanır. Mermer taşlarla yapılan sumo güreşi diye de özetleyebileceğimiz oyunda amaç rakibin altı taşını oyun alanının dışına atmaktır. Sınırsız kombinasyona sahip bir zeka oyunu olmasının yanında öğrenilmesi de çok kolaydır. Ayrıca mermer taşlar oyuncuları fiziksel olarak da rahatlatır. Rakibin taşlarını iterken çıkan tık-tık-tık sesini müziksel bulanlar bile vardır.
Oyunun kuralları [değiştir] Hareket Ettirme [değiştir]Oyunu her zaman siyahlar başlatır. Aşağıda görülen standart açılış dizilimidir. Beş taş arkada altı ortada üç taş ise öndedir. Oyunda taşlar üç şekilde hareket ettirilebilir:
Tek bir taşı en yakınındaki bir deliğe İki veya üç taşı çizgisel bir yöne İki veya üç taşı kendilerinin yan taraflarına (taşlar aynı yönde hareket ettirilmelidir) Hamle yapılırken taşlar bir delikten fazla hareket ettirilimezler. Hamle sırasında her oyuncunun sadece bir adet(rakip oyuncunun taşını oyun alanının dışına itse dahi) hamle hakkı vardır
Rakip Oyuncunun Taşlarını İttirme(Sumito) [değiştir]Eğer aynı çizgi üzerinde bir oyuncunun taşları diğer oyucunun taşları bitişikse ve rakip oyuncunun taşından bir veya iki fazla taşı var ise bu durumda taşı fazla olan oyuncu rakibinin taşlarını bir deliği geçmeyecek şekilde itebilir; bu hamleye Sumito denir. Sumitonun olması için rakip oyuncunun taşlarının arkasında bir adet boş delik bulunması lazımdır. Sumito sadece çizgisel yönde olabilir yatay şekilde olmaz. 3 adet Sumito vardır:
2-1 Sumito: Kendi iki taşınızla rakibin bir taşını itersiniz 3-1 Sumito: Kendi üç taşınızla rakibin bir taşını itersiniz 3-2 Sumito: Kendi üç taşınızla rakibin iki taşını itersiniz Eğer rakip çizgisel yönde üç veya daha fazla taş dizmişse bu taşları rakibin dizdiği yönde itemezsiniz. Abalone'de aynı anda en fazla üç taş hareket ettirilebilir.
AB'ye Göre, Komşu Ülkelerle Ticaretini Artıran Türkiye, Dış Ticarette, AB'ye Gittikçe Daha Az Bağımlı Hale Geliyor.
AB'ye Göre, Komşu Ülkelerle Ticaretini Artıran Türkiye, Dış Ticarette, AB'ye Gittikçe Daha Az Bağımlı Hale Geliyor.
Avrupa Birliği'ne (AB) göre, komşu ülkelerle ticaretini artıran Türkiye, dış ticarette, Avrupa ülkelerine gittikçe daha az bağımlı hale geliyor. Avrupa Birliği Komisyonu Dış Ticaret raporundan derlediği bilgiye göre, Türkiye'nin, geleneksel ihracat pazarı olan Avrupa ülkelerine bağımlılığı son yıllarda aşamalı olarak azaldı.
Avrupa ülkelerine ihracat azalırken, Türkiye'nin komşu ülkeleriyle son yıllarda gerçekleştirdiği dış ticaret ikiye katlandı.
Özellikle Irak ile yapılan dış ticaretin büyük bir artış trendi içinde olduğuna dikkat çekiliyor.
AB, Türkiye'nin, son yıllarda küresel dış ticaret pazarlarını çeşitlendirme yolunda yeni arayışlara girdiğini vurgulayarak, yeni pazar bulma stratejisinin başarıya ulaştığını belirtti.
Avrupa ekonomisindeki daralmanın, yeni pazar arayışlarını zorunlu hale getirdiği belirtilirken, Türkiye'nin komşu ülkeler başta olmak üzere, bölgesel-çevresel Pazarlar ve yeni ürünlerle dış ticaret yapma gayretinin, dış ticaret hacmini de arttırdığına dikkat çekildi.
AB'den Türkiye'ye yönelik yatırımlardaki artış trendinin aynen devam ettiği, daha önce Türkiye'nin yüzde 50'sini oluşturan ihracat kompozisyonunun ise yüzde 50'nin altına inmekte olduğu vurgulanıyor.
AB'ye göre, Türkiye'nin dış ticaret pazarlarını çeşitlendirmesi, küresel krizi atlatmasına da yardımcı olduğu da vurgulandı.
İnternette arama motoru piyasasının 1 numaralı şirketi Google'a yapılan vergi denetiminde şirketin Türkiye'de aldığı ilan ve reklama karşılık yurtdışından fatura kestiği belirlendi. 71 milyon TL ceza kesildi
İstanbul Vergi Denetmenleri bürosuna bağlı vergi denetmenlerince internet arama motoru Google hakkında yapılan soruşturma tamamlandı. Yapılan inceleme sonunda Google şirketine 71 milyon TL tutarında vergi cezası kesildi. Türkiye'de hızla büyüyen internet reklamcılığı pazarında Google'ın en büyük paya sahip olduğu belirtiliyor. Vergi denetmenlerinin Google Ireland şirketinin Türkiye'deki firmaların reklam ve ilan işlerini Türkiye'deki temsilcisi olan Google Reklamcılık ve Pazarlama Ltd Şti. aracılığı ile yaptığını, ancak işi sanki temsilci aracılığıyla değil de doğrudan doğruya kendisi yapmış gibi göstererek bu ilanların faturasını yurtdışından kesildiğini tespit ettiği öğrenildi. Denetmenler bir süredir Google'da reklamlarını yayınlayan şirketlerden bilgi topluyordu. Yapılan incelemede faturanın Türkiye'deki şirket yerine yurtdışındaki şirket tarafından kesilmesinin ödemeyi yapan firmalara fark doğurmayacağını, ancak ödemenin Türkiye'deki firmadan kesilirse verginin Türkiye'de vergi dairesine ödeneceğini, bunun da Türkiye yönünden vergi kaybı anlamına geleceğini ortaya koyuyor.
TÜRKİYE'DE ÖDEMEK ZORUNDA Google'a kesilen vergi cezası, Gelir Vergisi Yasası'nın 7'nci, KDV Yasası'nın 11, 12 ve 16'ncı maddelerine dayanıyor. 7'nci madde'ye göre Türkiye'de temsilciliği bulunan şirket Türkiye'de vergi mükellefi olarak kabul ediliyor. Buna göre ulusalararası şirketlerin Türkiye temsilcileri, Türkiye'de elde ettikleri gelirlerin vergisini burada ödemek zorunda.
İnternet kullanıcılarına önemli uyarı PC'mizi zararlılardan korumak giderek zorlaşıyor: İşte internette ortaya çıkan yeni bir salgın daha...Bugünlerde gezindiğiniz web sitelerine dikkat edin! - Gereği sizin için düşünülmediyse tabi. Zira uzmanların bildirdiği kadarıyla; iki binin üzerinde resmi internet sitesinde, ziyaretçileri kötü sürprizler bekliyor.
ScanSafe güvenlik müfettişi Mary Landesman, internet kullanıcılarını kitlesel bir salgın tehdidine karşı uyardı. Bunu "çirkin bir solucan (worm) tenekesi" olarak nitelendiren Landesmann salgının, tedavi sürecini karmaşıklaştıran bir yapıya sahip olduğunu belirtti.
ScanSafe yetkilisi, 'Gumblar' adıyla tanınan bir önceki salgının, bilgisayar kullanıcılarını, farkettirmeden kötü niyetli yazılımlar barındıran sunuculara yönlendirdiğini; tedavi için bir kaç alan adını kapatmanın yeterli olduğunu açıkladı.
Peki ama yeni salgının farkı ne?
Ancak bu seferki yazılımların ziyaret edilen sitelere 'gömülü' halde oldukları ve sunucudaki dosyalarla yer değiştirerek saklandıkları için, tespit edilmelerinin güç olduğunu; bunun site yöneticilerinin yanısıra, kendilerini de endişlendirdiğini söyledi.
'Black-hat' olarak bilinen arama motoru optimizasyon yönteminden kuşkulandıklarını belirten Landesmann, Gumblar'ın forumları tarayan RSS okuyucular aracılığı ile yayılabildiğini hatırlatarak; PHP tabanlı kötü yazılımların, gündel durumda olmayan Adobe Reader, Flash ve Microsoft dosyalarındaki açıkları kullanarak sisteme sızdıklarını sözlerine ekledi... Öyle görünüyor ki; sonunda virüslerle yaşamayı öğrenmemiz gerekecek.
Zam yağmuru tiryakiyi yakacak Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2010 yılında maktu ÖTV tutarlarını enflasyon oranında güncelleyeceklerini belirterek, zam sinyali verdi.Şimşek?in açıklamalarına göre, geçtiğimiz yaz aylarında vergisi arttırılan tütün, yeni yılda bir artış daha yaşayacak. Sigara fiyatları otomatik olarak zamlanacak. Şimşek ÖTV tutarlarında yapacakları artış sayesinde KDV gelirlerinde 970 milyon liralık ek artış olacağını açıkladı.
Ek tedbir alabiliriz
Bakan Şimşek, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu?nda 2010 yılı bütçesiyle ilgili eleştirilere yanıt verdi. Bazı vergi gelirlerindeki artışın gerçekçi olmadığı eleştirilerine, görünürde bunun doğru olduğunu ancak arkasında yatan nedenler bulunduğunu belirtti. Her vergi kalemindeki artışın nedenini tek tek açıklayan Şimşek, küresel kriz nedeniyle her zamankinden daha fazla değişkenlikler yaşandığını, iç ve dış ekonomik şartlarda öngörülmeyen gelişmelerin yaşanması halinde bütçenin harcama ve gelir kalemlerinde ek tedbir alabileceklerini söyledi.
Memura yorgan kısa
Bakan Şimşek, memur ve emekli maaşlarıyla ilgili eleştirileri yanıtlarken de bu kesimlerin gelirlerinde 2002 yılından bu yana enflasyonun üzerinde artış yaptıklarını söyledi. Milletvekillerinin, ?Memurun durumu iyi mi diyorsunuz?? sözleri üzerine Şimşek, ?Hiçbir zaman yeterli demek mümkün değil. Ancak yorganın da bir büyüklüğü vardır? yanıtını verdi.
Bu arada sigaranın yanı sıra benzin, motorin ve LPG?den de maktu ÖTV alınıyor. Şimşek konuşmasında akaryakıtın ÖTV?sine ilişkin net işaret vermedi. Ancak, tüm ?maktu ÖTV? tutarlarının enflasyon oranında arttırılması halinde akaryakıta da zam görünecek.
Motorola şirketinde mühendis olarak çalışırken 1973'te ilk cep telefonunu geliştiren Cooper (80), Madrid'de düzenlenen kişisel bilgiler ve özel hayatın korunması konulu konferansta, "Her türlü şeyi yapan evrensel bir cihaz geliştirildiğinde, bu cihaz bir şeyi düzgün yapamıyor" dedi.
"Geleceğin hayatımızı iyileştirmek için yapılacak, tek bir işleme adanmış bazı özel araçlarda olduğunu düşünüyorum" diyen Cooper, "İlk telefon bir kilodan ağırdı, bataryası 20 dakikadan fazla dayanmıyordu ama bu, uzun süre telefonun elde tutulmaması açısından iyiydi" diye konuştu.
Bilgisayar kullanıcıları şimdi de yeni bir virüs tehdidiyle karşı karşıya bulunuyor. NOD32'yi geliştiren yazılım kuruluşu ESET, bilgisayarlara yönelik Ekim ayı Dünya Tehdit Raporu'nu açıkladı.
Antivirüs yazılım kuruluşu ESET; son Dünya Tehdit Raporu'nda, bilgisayarların ekim ayında en çok karşılaştığı tehditleri sıraladı. Rapora göre ilk sırayı yüzde 8.85 ile, Windows işletim sistemlerindeki bir açığı kullanarak ağ üzerinde yayılan bir solucan türü olan "Conficker" ve türevleri bulunuyor.
Conficker solucanının en büyük kurbanı yüzde 28,08'lik görülme oranıyla Ukraynalılar oldu.
Ukrayna'yı yüzde 18,69 ile Rusya, yüzde 15,21 ile Güney Afrika ve yüzde 15,2 ile Bulgaristan izledi. Türkiye'de görülme oranı ise yüzde 5,98 düzeyinde.
İKİNCİ TEHDİT USB'DEN
Bilgisayarlara yönelik tüm dünyada karşılaşılan en yüksek ikinci tehdit ise yüzde 7.73 oranı ile çok revaçta olan USB Flash Disk gibi çıkarılabilir aletlerden geliyor. "INF/Autorun" olarak tanımlanan ve kendilerini bu tür ürünlere kopyalayan zararlı yazılımlar, bilgisayarın otomatik olarak devreye girmesi nedeniyle bir anda sisteme yayılabiliyor.
ESET uzmanları, bu mekanizmayı kullanan zararlı yazılım türevlerinin, sezgisel tarama kullanan bir güvenlik yazılımı tarafından tespit edilmesinin kolay olmasına karşın, yine de Windows Autorun özelliğinin kapatılmasını öneriyor
ÜÇÜNCÜ TEHDİT ONLİNE OYUNLARDAN
ESET'in raporuna göre dijital dünyayı tehdit eden tehlikelerin üçüncü sırasında ise yüzde 7.29 ile online oyunlar yoluyla yayılan "Win32/PSW" virüsü yer alıyor.
Bu virüs, Lineage, World of Warcraft ya da Secondlife gibi masif, çok eşli ve çevrim içi oyunlara katılımlar hakkında bilgi toplama amaçlı ve çeşitli yeteneklere sahip bir truva atı ailesine mensup.
Oyun katılımcıları sadece tacizler ve rahatsız etmeler dışında phishing (olta) ve diğer dolandırıcılık yöntemleri gibi gerçek dünyada finansal kayıplarla sonuçlanabilecek tehditlerin karşılaşabiliyor.
SOLUCAN (WORM) NEDİR?
Solucan da virüs gibi kendisini bir bilgisayardan diğerine kopyalamak için tasarlanıyor ancak bunu otomatik olarak yapıyor. İlk olarak, bilgisayarda dosya veya bilgi ileten özelliklerin denetimini ele geçiriyor.
Solucanlar yayılmak için bir "taşıyıcı" programa veya dosyaya gereksinim duymadıklarından, sistemde bir tünel de açabiliyor ve başka birinin uzaktan bilgisayarın denetimini eline geçirmesini sağlayabiliyor.
ESET, Conficker gibi tehditlerden korumak için sistem yamalarını güncel tutmak, Autorun yani "otomatik çalıştır" özelliğini devre dışı bırakmak ve paylaşılan klasörleri sınırlamak gibi bazı basit önlemler ile koruma sağlanabileceğini aktarıyor.
ESET ayrıca NOD32 Antivirus 3.0 ve üstü sürümlerin bu virüsü tespit edip temizleyebildiklerini de bildiriyor.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu 500 Bin Cep Telefonu Abonesine Şok Bir Uyarı Yaptı
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu 500 bin cep telefonu abonesini şok bir uyarı yaptı. 10 Kasım tarihine kadar kimlik ispatlayıcı belgelerle GSM operatörüne bildirim yapmayan SIM kartlar kapatılacak. 7 gün açık kalacak hatlar 17 Kasım 2009'da susacak.
?Aksinden korkuluyor ama bugünkü atmosferde tarikat, cemaat ve dini hareketler yayılırken aynı zamanda seyreliyor ve demokratikleşiyor olabilir? cümleleriyle başlayan bir dosya var Newsweek?in 11 Ekim 2009 tarihli sayısında.
Elbetteki yazının tamamına imkanım olmasına rağmen yer vermeyeceğim. Ancak bazı alıntılar yapmakta fayda var. Yazının tümü için mutlaka derginin bu sayısını edinmek gerek.
Yazının başında, FG cemaatine ait Ebru TV isimli kanalın çeşitli dallarda Emmy ödülü almasına binaen şöyle deniyor: ?(..) Tablo nereden bakılırsa bir cemaat açısından ilginç: Bir dönem ?günah? diye Türkiye?de kapısından içeri televizyon sokulmayan Işık Evleri?nden, ABD?de Emmy ödülüne varan bir dönüşüm.?
Yazarların benim de katıldığım görüşüne göre; refah, eğitim ve toplumsal alanda özgürleşme ve küreselleşmeyle birlikte kadın-erkek ilişkilerinden, giyim kuşama ve daha önemlisi ?Tanrı? kavramının kendisine ve gönderdiğine inanılan ?dine? bakış açısına kadar her şey topyekün değişiyor.
Bu görüşe ?Tanrının Evrimi? isimli kitabın yazarı Robert Wright da katılıyor: ?Bazı Amerikalı ve Avrupalılar Erdoğan hükümetinin yükselişinden telaşa kapıldı fakat ben dindar gelenekselcilerin siyasi sistemde seslerini duyurabilmelerini iyi buluyorum. Türkiye?de uzun vadede ılımlı Tanrı anlayışı güçlenecek.?
Modernleşen Müslümanlar isimli kitabın yazarı Hakan Yavuz da Wright?ın fikirlerinin özünü oluşturabilecek sözler söylüyor. Yavuz?a göre refah seviyesi artan ve hızla kapitalistleşen dindar kesimler dinden tümüyle kopmasalar bile hem Tanrı?ya inanış biçimlerini hem de ona karşı yaklaşım ve algılarını değiştiriyorlar.
?İslam ve Modern Çağ? kitabının yazarı Ebubekir Sifil de genel tespite katılmakla birlikte; diğer yazarların aksine bu durumu olumlu bulmuyor. Ona göre; modernleşen cemaat ve tarikatların kanaat önderleri fetva ve taktiklerinde Kur?an ve Allah rızasından ziyade günümüz dünyasına hakim olan seküler anlayışı referans alıyor.
Bu duruma örnek olarak Hakan Yavuz?un bir tespiti var. Başörtülü öğrencilerin özgürlük mücadelelerinde başörtü takmalarıyla ilgili olarak ?dinimin gereği olarak örtünüyorum? gibi ?dinsel? bir referans yerine ?bu bedenin kullanım hakkı bana ait, nasıl giyineceğime ben karar veririm.? gibi liberal ve seküler bir kaynağa dayanıyorlar.
Elbetteki bu durumun ?stratejik? olduğunu düşünmek mümkün. Ancak, bir kaç yıldır üniversiteler ve kamusal alanda başörtü kullanımının özgürlüğü için bir çok aktivite içinde yer almış biri olarak Yavuz?un tespitine katılıyorum. Mutlaka, hala dinsel referansa dayanan kişiler vardır. Ancak, ?eşcinsellere özgürlük yürüyüşünde pankart taşıyan türbanlı?yı? gözünüzün önüne getirirseniz bu durum hakkında daha farklı düşünebilirsiniz.
Newsweek?teki yazıyı yazan Murat Yalnız ve Adem Demir yazılarını şu cümlelerle bitiriyor: ? (..) gidişat, Tanrının daha az gündem olacağı bir Türkiye?ye doğru.?
Bu durum elbetteki tartışmaya açıktır. Ancak, din dahil her şeyin, zamanın ruhu karşısında aciz ve çaresiz olduğunu bilimsel bir kural olarak kabul edebiliriz. Modernizmin, dinin yerini almaya ve onu yok etmeye çalıştığı çok sık tekrarlandığı için gerçek zannettiğimiz yalanların başında geliyor. Oysa, işin özüne indiğinizde; gerek aydınlanma sonrasında ve gerek modern zamanlarda ?din?; devleti yönetmek, toplumu yönlendirmek, siyasi çıkarlara meşruiyet kaynağı olmak gibi konulardan tasfiye edildikçe kendini daha rahat ve sadece kendini işleyebileceği bir ortamı buldu. Belki de; dinlerin geçtiğimiz yüzyılda ve bu yüzyılda da hızla ılıman iklim kuşağına dahil olmasında ?üstüne vazife olmayan işleri? zorla da olsa bırakmasının büyük rolü olabilir.
Ama çok daha önemli rol bence bireyin değişimine ait. Aslında tüm uygulamaya dönük teoriler -yani dinler, ideolojiler vs- toplumun ve insanın aynası vazifesini görür. Amin Maalouf?un geçtiğimiz aylarda bir röportajında söylediği gibi kutsal herhangi bir kitapta geçen herhangi bir ayetten diktatörlüğe de plüralist demokrasiye de geçiş mümkün. Mesele; bunu nasıl anladığınızda ve daha da önemlisi ne yapmak istediğinizde.
Oldukça açık bir durum: modernite ve din arasında var olan maç tarafların birbirine benzemesiyle sonuçlandı. Artık ?liberal teistler? cehennem kavramını oldukça farklı yorumluyor örneğin ki bu tümüyle ?modernist? bir bakış açısı. Aynı şekilde ?modernistler? de eski ve katı pozitivizmlerinin yerine daha ?light? bir bilimcilik koymaya başladılar. Aydınlanma?nın dine yönelik ?hurafe çöplüğü? şeklindeki negatif görüşü yerini, yerini Marks?ın dine yönelik ?sosyolojik olgu? şeklindeki pozitif görüşe bıraktı. kaynak: http://hasanrua.wordpress.com/2009/10/09/modernite-ve-din/
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, 2010 yılında atamayı planladıkları öğretmen kadrosu sayısının 40 bin olduğunu bildirdi.
Çubukçu, Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi üzerinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Toplumsal cinsiyet eşitliliğinin yaygınlaştırılması için bir bütçe gerektiğini belirten Çubukçu, AB üyesi ülkelerde de en önemli konulardan birinin, cinsiyete dayalı bütçelemenin yapılması olduğunu ifade etti. Bakan Çubukçu, yüksek öğrenim gören kadınların istihdama katılma oranının, AB üyesi ülkelerden daha fazla olduğunu söyledi.
Kız çocuklarının sadece temel eğitimde değil, orta ve yüksek öğretime katılımlarını artırmak gerektiğini belirten Çubukçu, özellikle son yıllarda kız çocukları lehine son derece pozitif gelişmeler olduğunu kaydetti.
Bu kapsamda düzenlenen kampanyalara değinen Bakan Çubukçu, ''Haydi Kızlar Okula'' kampanyasıyla 350 bin kız çocuğunun okula kazandırıldığını anımsattı. Çubukçu, ''Ana Kız Okula'' kampanyası ile de okumaz yazmaz kadınlara eğitim verdiklerini, ayrıca bu kadınlar için halk eğitim merkezlerinde kurslar açtıklarını söyledi. Nimet Çubukçu, yeni bir AB projesi ile de kız çocuklarının orta öğrenime kazandırılmasını desteklediklerini bildirdi.
Kız çocuklarının okula gönderilmemesi konusunda geleneksel değer yargılarının yanı sıra maddi nedenlerde olduğunu anlatan Çubukçu, bunu önlemek için şartlı nakit transferinde kız çocuklarına daha yüksek oranda yardım yapıldığını kaydetti.
Cinsiyet eşitliği komisyonu kurulduğunu anımsatan Çubukçu, ders kitaplarında ayrımcılık içeren yargıların çıkarılması için çalışmaların sürdüğünü dile getirdi.
ÖĞRETMEN ATAMALARI
Sözleşmeli öğretmen uygulamasına karşı olduğunu belirten Çubukçu, bu öğretmenlerin kadroya geçirilmesi konusundaki yasa tasarısı hazırlığını, Maliye Bakanlığı ve Personel Genel Müdürlüğüne gönderdiğini söyledi.
Bu süre içinde sözleşmeli değil, kadrolu öğretmen taleplerinin olacağını belirten Çubukçu, ''2010 yılı içinde atamayı düşündüğümüz kadro sayısı 40 bin'' dedi. Çubukçu, kasım ayında kadro ataması için Maliye Bakanlığı ile görüşmelerinin sürdüğünü, bu ay içinde de öğretmen atamalarının yapılacağını bildirdi.
Genel liselerin durumuna da değinen Çubukçu, bu liselerin kalitelerinin artırılması için, kademeli olarak Anadolu lisesi statüsüne dönüştürülme çabasının devam ettiğini söyledi.
Yatırımları planlarken ayrımcı bir tutum içinde olmadıklarını belirten Çubukçu, derslik ve öğretmen sayısı itibariyle Şırnak ile batıdaki iller arasında bir fark olmadığını söyledi.
Çubukçu, okullarda Atatürkçülük ile ilgili ifadeler azaltılmadığını, bu konuda 1998 yılında Talim Terbiye Kurulunun kabul ettiği içeriğin aynen devam ettirildiğini, hatta bu konudaki ifadelerin artırıldığını söyledi. Bakan Çubukçu, İş-Kur ile yapılan protokol çerçevesinde okullara eleman tahsisinin sağlandığını, buna ek olarak sözleşmeli pozisyonda 4-C kapsamında 10 bin personel alımı için Maliye Bakanlığından talepte bulunduklarını bildirdi.
Fenerbahçe Kulübü'nün internet sitesinden yapılan açıklamada, basketbol şubesindeki iki oyuncu ve bir idarecinin, gribal enfeksiyon nedeniyle hastaneye başvurduğu belirtilerek, yapılan test sonuçlarının kamuoyuyla paylaşılacağı kaydedildi.
Bir gazetede ''Fener'de domuz gribi'' başlığıyla verilen ve Fenerbahçe Ülkerli basketbolcu Emir Preldziç ve idareci Cem Lakay ile Fenerbahçe Bayan Basketbol Takımı oyuncusu Birsel Vardarlı'da domuz gribi virüsünün tespit edildiği şeklindeki haber üzerine, kulübün resmi internet sitesinden bir açıklama yapıldı.
Açıklamada, şöyle denildi:
''Basketbol şubemizde forma giyen iki oyuncumuzun yanı sıra bir de idarecimiz, gribal enfeksiyon nedeniyle hastaneye başvurmuştur. Hastane, oyuncularımızda ve benzer durumdaki idarecimizde, tedirginlik yaratacak bir durum olmadığı kanısıyla 'üç günlük istirahat' önerisinde bulunmuş ve hastalığın nedenini anlamak için bazı testler uygulamıştır. Bugün ise medyanın bazı organlarında oyuncularımızda ve idarecimizde, son günlerde ülkemizi de saran 'domuz gribine' rastlandığı iddiaları yer almıştır. Mutlak doğrunun, test sonuçlarının alınmasıyla ortaya çıkacağını, bu bilginin de kamuoyuyla paylaşılacağını belirtmek isteriz. Son günlerde etkisini ülkemizde de göstermeye başlayan salgın nedeniyle, Fenerbahçe Kulübü olarak 1 Ekim'den bu yana, tesislerimizin 15 gün arayla dezefenkte edildiğini, edilmeye de devam edeceğini de yine kamuoyunun bilgisine sunarız.''
Türkiye'de, hem istihdam edilenlerin hem de işsizlerin büyük bölümünü lise altı eğitim seviyesindekiler oluşturuyor.
2010 Yılı Programı'na göre, Türkiye'de 15-29 yaş arası gençlerden istihdamda ve eğitimde yer almayanların oranı OECD ülkelerine göre yüksek düzeyde bulunuyor.
İş gücünün yüzde 63.2'sini, istihdamın yüzde 63.6'sını, işsizlerin de yüzde 60.1'ini lise altı eğitimliler ve okur yazar olmayanlar oluşturuyor. İş gücünde genel lise mezunları yüzde 22.1, mesleki ve teknik lise mezunları yüzde 10.5, yüksekokul ve fakülte mezunları yüzde 14.7 oranında yer alıyor.
Genel lise mezunlarının yüzde 21.6'sı, mesleki ve teknik lise mezunlarının yüzde 10.4'ü, yüksekokul ve fakülte mezunlarının da yüzde 14.8'i istihdam ediliyor. İstihdam edilme oranı okur yazar olmayanlarda yüzde 4.5 olarak belirlendi.
İŞSİZLER
İşsizlerin oranlarına bakıldığında, en büyük işsiz grubunu eğitim düzeyi lisenin altında bulunanlar (yüzde 60.1) oluşturuyor. İşsizlerin yüzde 2.4'ü okuma yazma bilmiyor. Genel lise mezunlarının yüzde 26'sı, mesleki ve teknik lise mezunlarından yüzde 11.2'si, yüksekokul ve fakülte mezunlarından yüzde 13.9'u işsiz.
2010 Yılı Programı'nda, mevcut işgücünün niteliği ve verimliliğinin düşük olması nedeniyle işgücü arz ve talebi arasında yaşanan uyumsuzluğun işgücü piyasasının etkinliğini azaltan önemli bir faktör olduğu vurgulanarak, şunlar kaydedildi: ?Eğitimde modüler bir yapıya geçilmesi yönündeki çalışmalar çerçevesinde ortaöğretimde 9. sınıftan sonra mesleki teknik liseler ile genel liseler arasında geçişlere imkan veren esnek bir yapıya geçilmiş olmakla birlikte uygulamada mesleki rehberlik ve yönlendirme hizmetlerinin yetersizliği ve toplumda konuya ilişkin farkındalık düzeyinin düşük kalması gibi nedenlerden dolayı sorunlarla karşılaşılmaktadır. Ortaöğretim düzeyindeki mesleki teknik eğitim programları yenilenmiş, söz konusu çalışmaların meslek yüksekokullarına yansıtılması amacıyla İnsan Kaynaklarının Mesleki Eğitim Yoluyla Geliştirilmesi Projesi kapsamında faaliyetlere devam edilmiştir.?
Hayat boyu öğrenmenin önemi vurgulanan programda, ?Hayat Boyu Öğrenme Strateji Belgesi?nin geçen Haziran ayında uygulamaya konulduğu belirtildi. Programda, ?Eğitimin iş gücü talebine olan duyarlılığının artırılması amacıyla hazırlanan hayat boyu eğitim stratejisi dikkate alınarak, ekonominin talep ettiği alanlarda insan gücü yetiştirilmesi ve eğitim ile iş gücü piyasasının daha esnek bir yapıya kavuşturulması hedeflenmektedir? denildi.
Kriz 100 milyon kişiyi aç bıraktı Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Genel Müdür Yardımcısı Hafız Ganim, dünyada yetersiz beslenen ve açlık çeken insan sayısının mevcut küresel krizle 100 milyon artış göstererek bir milyarı aştığını bildirdi.
İstanbul- Ganim, İslam Konferansı Teşkilatı (İKT) 25. Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) toplantısı kapsamında düzenlenen bakanlar çalışma oturumunda yaptığı konuşmada dünyadaki en önemli sorunlardan biri olan gıda güvenliği sorununun gıda fiyatlarındaki son yükselişlerle beraber daha da artış gösterdiğini kaydetti.
Hafız Ganim, 2006 yılında gıda fiyatlarındaki artışla başlayan fiyat artış trendinin mevcut küresel krizle birlikte daha da yükseldiğini ve dünya nüfusunun altıda birini oluşturan beş yaşın altındaki her üç çocuktan birisinin açlık ve yetersiz beslenme sorunuyla karşı karşıya olduğunu söyledi.
Halen en yüksek açlık oranının Güney Doğu Asya ve Afrika'da olduğunu dile getiren Ganim, İslam Kalkınma Teşkilatı (İKT) üyesi ülkelerde ise ortalama açlık oranının diğer gelişmekte olan ülkelere göre daha iyi durumda bulunduğunu ifade etti.
Ganim, dünyada gıda fiyatlarının yüksek olduğu bir dönemde küresel krizin patlak verdiğini vurgulayarak, iki yıl öncesine göre gıda fiyatlarının yüzde 15'ten fazla artış gösterdiğini kaydetti.
Açlığın temel nedeninin, tarım sektörünün ihmal edilmesinden ve bu sektöre yeterli yatırım yapılmamasından kaynaklandığını anlatan Ganim, ülkelerin tarıma ortalama olarak yüzde 7 oranında katkı sağlayabildiklerini, bunun da yetersiz olduğunu bildirdi. 2050 yılında dünya nüfusunun 9 milyarı aşmasının beklendiğini dile getiren Ganim, gıda ihtiyacının da yüzde 70 oranında artış göstereceğini kaydetti.
Ganim, İKT'nin tarım sektörüne daha çok kaynak ayırmasını, tarımsal yatırımlarda İslam Kalkınma Bankasının (İKB) rolünün artırılmasını, üye ülkelerin de sınır ötesi tarımsal yatırımlara girmeleri tavsiyesinde bulundu.
Küresel mali ve ekonomik krizin gıda fiyatlarını, dolayısıyla gıda güvenliğini olumsuz etkilediğini belirten Ganim, ''Dünyada yetersiz beslenen ve açlık çeken insan sayısı mevcut küresel krizle 100 milyon artış göstererek bir milyarı aştı'' dedi.
2010'da tarım ve gıda güvenliği konusunda iki toplantı
Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) Müsteşarı Kemal Madenoğlu da 24. İSEDAK toplantısında FAO ile işbirliği içinde İKT üyesi ülkelerde gıda güvenlik programları başlatılmasına karar verildiğini bildirdi.
Alınan kararlara ve ortaya çıkan yol haritasına göre, İKT Genel Sekretaryası, İSEDAK Koordinasyon Ofisi, İKB ve FAO'nun bulunacağı bir komitenin oluşturulacağını hatırlatan Madenoğlu, bu komitenin İSEDAK'ın 26. toplantısına bir rapor sunacağını söyledi.
Madenoğlu, oluşturulan komitenin çalışmalarına başladığını ve İKB'den tarım ve su konularıyla ilgili bir toplantı düzenlemesinin istendiğini belirterek, şunları kaydetti: ''Bu çalışmanın, prodüktivite potansiyeline sahip olan ama bugüne kadar atıl durumda kalmış olan alanların belirlenmesi, tarım gelirlerinin artırılması ve üye devletlerde yoksulluğun azaltılması gibi amaçlara hizmet etmesi beklenmektedir. Buna ilaveten önümüzdeki yıl tarım ve gıda güvenliği konusunda iki toplantı daha yapılacak. Bunlardan birincisi Sudan'ın ev sahipliğini yapacağı tarım konusunda gerçekleştirilecek bakanlar toplantısıdır. İkincisi ise İSEDAK'ın 26. toplantısından önce 'Gıda Güvenliği' başlığıyla Türkiye'nin ev sahipliğinde yapılacak toplantıdır.''
Nazım- Yorum sergisi açılıyor Nazım Hikmet Kültür Merkezi Plastik Sanatlar Topluluğu'nun düzenlediği Nazım-Yorum sergisi yarın Nazım Hikmet Kültür Merkezi' nde sanat severlerle buluşacak
Nazım Hikmet Kültür Merkezi tarafından yapılan açıklamaya göre, Nazım Hikmet çizgisinin sanatsal planda yorumlanarak insanlarla buluşmasını amaçlamakta olan Nazım-Yorum sergisi'nde resimden, heykele, heykelden video sanatına kadar geniş bir çerçeveyi içeren yapıtlar sergilenecek.
Bir çok sanatçının katılımıyla gerçekleşecek sergi, 6 - 30 Kasım tarihlerinde, ana bina, kafe bölümü ve bahçe başta olmak üzere, NHKM'nin bütün iç ve dış mekanlarında gezilebilecek.
internette dolaşırken siteme yazmak adına birşeyler aramaya koyuldum ve sonunda kendi burcumun yorumunu buldum : Birçok açıdan huzurlu bir gün geçirebilirsiniz. Özellikle aşk ilişkinizdeki uyum size büyük keyif verebilir. Çocuklarla sıcak iletişim de günün getireceği hoş etkiler arasında yer alabilir.
İlaç, silah ve uyuşturucudan sonra dünyanın en kârlı sektörü! Şeytanın dahi aklına gelmeyecek ilaç pazarlama taktikleri, yapılan gizli reklamlar, icat edilen yeni yeni hastalıklar, kârlılığı her daim yüksek seviyede tutuyor. Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, bu kitabında ?bizi hasta edenleri? tek tek deşifre ediyor.
Tabii ilaç firmalarıyla noter onaylı anlaşmalar yapan, "plaj tıbbı"nda uzmanlaşan doktorları da unutmamak lazım! Üstüne "safra kesesi ameliyatı olana apandisit bedava" türünden hastane promosyonlunu da ekleyin. İşte size tıp sektörünün röntgeni!
ÇOCUKLARIN ÜÇ EBEVEYNİ OLABİLİRMİ? Japonya'da otuzbir yumurtada denenen ve başarıyla gerçekleşen bu çalışmalar sonucu doğacak çocukların üç ebeveyni olacak
Araştırmacılar, yaşlı kadınların ?eskimiş? yumurtalarını onararak gebe kalmalarını sağlamak için, genç donör kadınlardan alınan yumurtaları kullandılar ve bu şekilde geliştirilen yumurtalardan embriyon elde ettiler. Japonya?daki bir kadın hastanesindeki bilim adamları, bebeğin oluşmasını sağlayan bilginin çoğunu taşıyan sağlıklı bir çekirdeği genç kadın donörlerin stoplazmasına yerleştirmekle bu sorunu aşabileceklerini düşündüler. Bu düşüncelerini denedikleri 31 yumurta üzerinde başarıyla hayata geçiren bilim adamları, bu yumurtaları spermle döllediklerinde ?ilk safhadaki embriyonlar? elde ettiler. Atsuşi Tanaka, ?Bu embriyonları rahime transfer edebilirsek, başarı oranının yüksek olacağına inanıyorum? dedi.
Kurbanda kapak attı hilesine dikkat edilmeli KOCAELİ AA Kurban Bayramı?na az bir süre kala bazı hayvan satıcılarının genç yaştaki büyükbaş hayvanlarını, öndeki iki dişini sökerek ?kapak attı? (halk arasında ergenleşen hayvanın ön iki dişi dökülünce kurbana uygun hale gelmesi) gibi gösterip kurbanlık olarak satmaya çalıştığı öğrenildi. Kocaeli Müftü Vekili Bayram Erdoğan, kurbanın kesilebilmesi için koyun ve keçinin 1, sığır ve mandanın 2, devenin ise 5 yaşını tamamlamış olması gerektiğini söyledi.
Dişlerini söküyorlar Kurban hazırlığına başlayanların dikkat etmesini öneren Erdoğan, bazı hayvan satıcılarının kurbanlık almayı planlayan vatandaşları yanıltmak amacıyla büyük baş hayvanlarının öndeki iki dişini söküp ?kapak attı? gibi göstererek satmaya çalıştığını söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti: ?Hayvanın kurban olabilecek yaşı doldurması gerekir. Her kurbanlık hayvan alıcısı hayvanların yaşını bilemez. Bazı satıcılar hayvanın dişlerinin döküldüğünü, kapak attığını gösterebilmek için hayvanın ön dişlerini sökerek satmaya çalışıyor. Kurbanlık alacaklar mümkün olduğu kadar tanıdığı ve güvendiği kişileri arayıp bulursa yanılmamış olur. Hayvan satıcılarını kurban satışı konusunda daha dürüst davranmaya davet ediyorum.?
Fenerbahçeli Kazım Kazım, 21 Kasım'da Beşiktaş ile oynayacakları derbide çekinmesi gereken tarafın rakipleri olduğunu belirterek, "çünkü biz daha rahat bir konumdayız" dedi.
Beşiktaş ile 21 Kasım Cumartesi günü yapacakları derbi maçta hedeflerinin galibiyet olduğunu belirterek, "Beşiktaş'ın bizden çekinmesi lazım. Biz daha rahat bir konumdayız" dedi.
Fenerbahçe TV'ye açıklamalarda bulunan Kazım, takımın performansının iyi olduğunu, iyi futbol oynadıklarını ve her zaman kendilerini geliştirmeyi amaçladıklarını söyledi.
Resmi maç yapmadan geçen 15 günün kendileri için bir avantaj olduğunu dile getiren genç futbolcu, "Beşiktaş maçında galibiyet hedefliyoruz. Beşiktaş önemli bir rakip, ancak sezonu göz önüne alırsak, Beşiktaş'ın bizden çekinmesi lazım, çünkü biz daha rahat konumdayız. Maça üç puan için çıkacağız ve iyi oynayıp kazanacağız" dedi.
Takımda her mevkide oynayabildiğini, ancak kanatta oynamakla, forvette oynamak arasında fark bulunduğunu ifade eden Kazım Kazım, şunları kaydetti:
"Forvette mümkün olduğu kadar topu tutmaya, iyi değerlendirmeye çalışmak gerekiyor. Kanatta ise adam eksiltip, arkadaşlarınızı oyuna sokmanız lazım. Benim nerede oynadığım önemli değil, her yerde oynama kapasitem var. Beni sevindiren, teknik direktörümüzün veya takım arkadaşlarımın bana güvenmesi."
"Hayatımın en güzel günleri..."
Güçlü bir fiziğe sahip olduğu için hakemlerin, kendisini durdurmaya çalışan savunma oyuncularıyla giriştiği ikili mücadelelerde faul yaptığını düşündüklerini anlatan Kazım, "ben her zaman topa hamle yapmaya gayret gösteriyorum ve defans oyuncusuna bakmıyorum. Kayserispor maçında hakeme bunu anlatmaya çalıştım, ama sarı kart gördüm. Defans oyuncuları beni fizikleriyle durdurmaya çalışıyor, ama bu işe yaramıyor. Bence başka bir yol bulmayı denemeliler" diye görüş belirtti.
Avrupa'nın en büyük kulüplerinden birinde forma giymenin mutluluğunu yaşadığını belirten Kazım, "dokuz yaşımdan beri futbol oynuyorum. Annem ve babam, benim için çok büyük fedakarlıklar yaptılar. Londra'da futbol oynayan bir gencin, günün birinde Fenerbahçe gibi Avrupa'nın büyük bir takımında Roberto Carlos, Alex, Deivid, Emre, Volkan gibi oyuncularla oynaması büyük bir onur. En önemlisi ise hayattan büyük bir keyif alıyorum. Hayatımın en güzel günlerini yaşıyorum" dedi
sevgili balığımız sen çok acılar çektin gün geldi acı yedin gün geldi rakı içtin gün geldi sigara dumanı aradın nitekim bünyen kaldırmadı ecel seni şu mübarek günlerde elimizden aldı senin cansız bedenini aile birliği toplanana kadar burada sergileyeceğiz RUHUN ŞADOLSUN sağol gökhan abi
Google'dan İnanılmaz İddia: Bir Sene İçinde Herkesi Ms Office'den Kurtaracağız!
Google'ın Şirketlere Yönelik Bölümünün Başkanı Dave Girouard Yaptığı Açıklamada "Bir Yıl İçerisinde Çoğu İşletmenin İsterlerse Microsoft Office'ten Kurtulma Seçeneği Olacak" Dedi.
Girouard Kendisiyle Yapılan Röportajda, Google'ın Online Ofis Araçlarını Bir Araya Getiren Google Docs'un Bir Yıl İçerisinde Çoğunluğun İhtiyaçlarına Cevap Verebilecek Noktaya Ulaşacağını Açıkladı.
Şimdilik Google Docs'un Google Mail ya da Calendar Kadar Olgunlaşmadığını Kabul Eden Girouard, "Bunu Biliyoruz. İnsanlara Henüz Yeterince Olgunlaşmadığı İçin Microsoft Office'i Bırakıp Google Docs'a Geçin Demiyoruz. Çünkü Google Docs Henüz Olgunlaşmış Değil" Diyor.
Google'ın Planladığı 30 İla 50 Arası Güncellemenin, Bir Yıl Zarfında Google Docs'u, Microsoft Office'e Karşı En Güçlü Alternatif Haline Getireceğini Belirten Girouard, Sonrasında "İsteyen Firma Office'den Kurtulabilecek" Diyor.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Galataport İhalesine, 2010'da Çıkılabileceğini Bildirdi.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Galataport ihalesine, 2010'da çıkılabileceğini bildirdi. Yıldırım, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, bakanlığının 2010 yılı bütçesi üzerinde soru ve eleştirileri yanıtladı.
Çandarlı Limanı'nın yap-işlet-devret modeli ile yapılacağını ifade eden Yıldırım, bunun, 3 etapta tamamlanacağını söyledi. Yıldırım, Balıkesir-Dursunbey-Harmancık yolunun 2011'de tamamlanacağını kaydetti.
Konya-Cihanbeyli-Ankara kavşağının çok tartışıldığını, burada en az 5 kez inceleme yaptıklarını anlatan Yıldırım, buranın uluslararası standartlara uygun olduğunu, 23 kazanın 23'ünün de sürücü hatasından kaynaklandığını vurguladı.
Yıldırım, ''bölünmüş yolların, normal yolun yanına ilave yol eklenerek yapıldığı'' yönündeki eleştirilerinin doğru olmadığını, hakkaniyet taşımadığını ifade etti. Yıldırım, ''su böreği pişirir gibi'', alt-üst dolgu, kaplama yaparak, kademe kademe yolları tamamladıklarını anlatarak, trafik altında bu çalışmaların yapılmasının, işin zorluğunu oluşturduğunu belirtti.
Yol trafik levhalarından, kendisinin de şikayetçi olduğunu dile getiren Bakan Yıldırım, şehir içi ve şehir dışı trafik levhalarında ciddi sıkıntıların bulunduğunu kaydetti. Yıldırım, yol ayrımları, nihai varış noktaları, hangi yerleşim bölgelerinin öncelikli yer alacağına yönelik 2010'da kapsamlı bir proje yaptıracaklarını vurgulayarak, böylece sürücülerin ek bilgiye ihtiyaç duymadan, yol işaretleriyle varacağı yere ulaşacağını dile getirdi.
-''HUKUKİ SORUNLAR ÇÖZÜLDÜ''-
Bakan Yıldırım, AK Parti İstanbul Milletvekili Alaattin Büyükkaya'nın, ''Galataport'un, İstanbul'un önünü tıkayan bir karar olduğu, buranın atıl, çöplük vaziyette durduğuna'' yönelik sözlerini de değerlendirdi.
Geçmişte yaşanan bazı hukuki sıkıntılar nedeniyle Galataport'un yapılamadığını, bunun bir kayıp olduğunu belirten Yıldırım, ''Şu anda imar, hukuki sorunlarla ilgili konuların tamamı çözülmüş, Özelleştirme İdaresi, Maliye Bakanlığı vasıtasıyla yakın zamanda, herhalde 2010'da ihalesine çıkılacaktır'' dedi.
Yıldırım, demiryollarının herkes tarafından kullanılması gerektiğini vurgulayarak, bu çerçevede demiryolu altyapısı ve işletmesinin daha verimli olmasına yönelik yasal düzenlemenin Meclis gündemine geleceğini söyledi.
-''TALEPLER DEĞİŞMEDİ''-
Komisyondaki görüşmelerde, herkesin yol istediğine işaret eden Yıldırım, Cumhuriyetin kuruluşunda da Atatürk'ün, hep yol, su ve okul talebiyle karşılaştığını anlattı. Yıldırım, Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana taleplerin değişmediğini belirterek, son 7 yılda eldeki imkanlarla, olağanüstü gayretlerle yol yaptıklarını, eksiklerinin olabileceğini, ancak art niyetin bulunmadığını söyledi.
Binali Yıldırım, kamu kaynaklarıyla projelerin bitirilemeyeceğini, bu nedenle alternatif yöntemleri geliştirmeleri gerektiğini vurgulayarak, ''Bunun için yap-işlet-devret, kamu-özel sektör ortaklığı, peşin yap taksitle al gibi yöntemler üzerinde çalışıyoruz'' diye konuştu.
Bölünmüş yollarda kazalarda artış olduğunu, ancak bunun yol standartlarının yükselmesi nedeniyle sürücü hatalarından kaynaklandığını vurgulayan Yıldırım, ölümlerde azalma görüldüğünü söyledi.
Trafik değerlerinin son 5 yılda yüzde 55 arttığına işaret eden Yıldırım, ''Dolayısıyla seyahat arttığı ve fazla yol yapıldığı için nispeten oransal olarak düşük olsa da kaza sayısının artması da bir anlamda doğaldır'' dedi.
DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın, ''İstanbul'a 3. köprü önemli ama konuşmanızda pek değinmediniz. Bu konu gündemde değil mi?'' sorusu üzerine Yıldırım, projenin yakın vade hedefleri arasında olduğunu söyledi. Yıldırım, ''Güzergah çalışmasının ilgili belediye meclislerinden geçme süreci devam ediyor. Ondan sonra ihale çalışmalarına başlayacağız'' diye konuştu
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Tasarımcı Tommy Hilfiger'a "Onur Plaketi" Verdi. Türkiye'deki "En Büyük" Mağazasını Bağdat Caddesi'nde Açmak Üzere Türkiye'de Bulunan Hilfiger İçin İTÜ Tekstil Teknolojileri ve Tasarımı Fakültesinde Etkinlik Düzenlendi. Fakültenin 37 öğrencisinin ?East meets West with an American Edge? teması çerçevesinde tasarladığı kıyafetlerden, ön elemeyi geçen 8 tasarım, İTÜ Tasarım atölyelerinde sergilendi. Tasarımların sahibi 8 öğrenci, Tommy Hilfiger?a hazırladıkları tasarımlarda ne kullandıkları, nelerden esinlendikleri hakkında bilgi verdi. Öğrencilerin sorularını yanıtlayan Hilfiger, ?kendisinden çok daha zeki? kişilerle çalıştığı için başarılı olduğunu ifade ederek, ?Yaptığım, bir kişinin şov değil? dedi. Hilfiger, başlangıçta kendi zevklerine göre tasarım yaptığını ancak kadın ve çocuk bölümleri de markaya girdiğinde müşterilerin isteklerini araştırmaya başladığını anlatırken, müşterilerin ne istediğini anlamak için onlarla karşılıklı diyaloğa geçip, onların isteklerini görmek gerektiğini belirtti. Hilfiger, böylece müşterileri tanıyıp, onların ne istediğini daha iyi anlayabileceklerini anlattı. Tommy Hilfiger, kendini tek beğendiği noktanın, ?insan seçmek? olduğunu söyledi. İşlerini uluslararası olarak geliştirmek için yeni ve büyük yetenekler aradığını, yeni yeteneklerle kendi şirketinin de daha fazla büyüyeceğini kaydeden Hilfiger, ?Ekibim olmasaydı bu işi yapıyor olamazdım. Farklı yeteneklere sahip insanları bulursak şirketimiz o derece büyük olur? diye konuştu. Hilfiger, Türkiye?nin hazır giyim sektöründe bir süre içinde süper güç olacağını düşündüğünü ifade ederek, ?Türkiye?deki işimiz yeniden ayağa kalkıyor. 10 yıl içinde 30 mağaza oldu? dedi.
Piyasa yapıcı olmak istiyoruz
TÜRKİYE Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ahmet Nakkaş, sektörün tedarikçi konumdan piyasa yapıcı konuma geçmek amacı taşıdığını dile getirerek, ?Misyonumuz, Türkiye?nin bu sektörde dağıtım ve üretim merkezi olmasıdır? dedi. Nakkaş, ABD ile stratejik ortaklığın yeterli olmadığı görüşünü dile getirerek, ekonomik işbirliğinin önem taşıdığına işaret ederken, stratejik ortaklığın yanı sıra ekonomik işbirliğinin geliştirilmesiyle, ABD ile ilişkilerin daha samimi ve içten olacağına inandığını söyledi.
Cemal: sinem merhaba peralensin reklamını yapalım mı ? sinem www.peralens.com yazacaksın sadece neyse kolay gelsin sinem yakında görüşmek üzere tulub & menis : CEMAL İŞİM VAR BENIM Cemal: tamam sinem kolay gelsin işin halil beye selamımı ilet
İsmail YK, yeni albümüyle fırtına gibi esmeye hazırlanıyor. Büyük bir hayran kitlesine sahip olan ünlü şarkıcı, albümüne Facebook'u da taşıdı.
İsmail YK, dördüncü albümü ?Haydi Bastır?la müzik dünyasına hareket getirdi. Albüm çıkmadan 70 bin sipariş alan genç şarkıcı, internetin hızla yükselen Facebook için de bir şarkı yazdı. İsmail YK, albümünde "Ayrılmam" gibi duygusal parçalara da yer verdi.
İşte İsmail YK'nın Facebook şarkısının sözleri:
İnternet kafeye gittim (aha aha) Facebook sayfasına girdim (a a) Adımı çılgın diye verdim Artık ben de üye oldum (im im) Tanıştım güzel biriyle Yazışıyoruz günden güne Merham oluyor günlüme Artık ben de seven oldum
Ama sevmeye bedel Gözleri çok güzel Öyle bir tatlı zor bulursun Herkes sorar nerden buldun
Facebook facebook hergün aradım durdum Facebook facebook bu kızı ordan buldum Facebook facebook görür görmez tutuldum Facebook facebook galiba aşık oldum Facebook facebook hergün aradm durdum Facebook facebook bu kızı ordan buldum Facebook facebook görür görmez tutuldum Facebook facebook galiba aşık oldum
Lokomotif gülşen Cıtı pıtı birsen Ah bir görsen Cici bibi ebru Esmer banu Tanışabilsen Güzeller güzel beğen Ne istersen Herkesin zevkine göre facebookda
Pek Çok Ülkede İnsanlar Çocukları Her Şeyden Çok Seviyor, Ama Çocuklara Öncelik Tanınmıyor.
Bugün Dünya Çocuk Hakları Günü. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi, 20 Yıl Önce Bugün BM Genel Kurulu'nda Kabul Edildi. Ancak Çocuk Haklarında Arzulananla Gerçek Durum Arasındaki Derin Uçurum Varlığını Koruyor.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi, Örnek Niteliğinde Bir Belge Olması Nedeniyle Birleşmiş Milletler'in En Büyük Başarılarından Biri Olarak Kabul Ediliyor. Bugüne Kadar 193 Ülke Tarafından İmzalanan Sözleşme, En Fazla Ülke Tarafından İmzalanıp, En Hızlı Yürürlüğe Giren BM Sözleşmesi Olma Özelliğini de Taşıyor. Sözleşmeye Taraf Ülkelerin Sözleşmeyi Ne Ölçüde Uygulamaya Koyduğu İse BM Çocuk Hakları Komisyonu Tarafından Denetleniyor. 18 Kişiden Oluşan Komisyonun Üyelerinden İsviçreli Hukukçu Jean Zermatten, Arzulananla Gerçek Durum Arasında Derin Bir Uçurum Olduğuna Dikkat Çekiyor:
"Pek Çok Ülkede İnsanlar Çocukları Her Şeyden Çok Seviyor, Ama Çocuklara Öncelik Tanınmıyor. Çocuk Hakları Mevzu Bahis Olmadığı Sürece, Çocuklara Karşı Çok İyi Niyetli Bir Tutum Benimseniyor. Çocuk Hakları Sanki Yeterince Ciddiye Alınmıyor. Büyükler, Çocuklar Söz Konusu Olduğunda İyi Niyetli ve Sevgi Dolu Ancak Çocukların da Bir Takım Haklara Sahip Olduğunun Anlatmak Büyük Çaba Gerektiriyor. Devletlerin Çocuklara Karşı Bir Takım Yükümlülükleri Olduğu Düşüncesi Pek Yaygın Değil."
"Çocuklar İstismar Ediliyor"
Sözleşmenin 54 Maddesi, Çocukların Siyasi, Kültürel, Ekonomik ve Sosyal Haklarını Devletler Hukuku Kapsamında Bağlayıcı Bir Belgede Bir Araya Getiriyor. Sözleşme Maddelerinin Önemli Bir Kısmı, Çocukların, Yetişkinlerin Olası Kötü Muamelelerinden Korunmasını Amaçlıyor. Hukukçu Jean Zermatten, Çocukların Çeşitli Şekillerde İstismara Maruz Kaldığına Dikkat Çekiyor: "Çocukların, Yetişkinlerden Korunması Gerektiğini Söylemek Biraz Tuhaf Karşılanabilir. Ancak, Dikkatli Bakıldığında Çocukların, Belli Başlı Yetişkinlerin İstismarına Karşı Korunmasının Amaçlandığı Anlaşılır. Bunun En Klasik Örneği Çocuk İşçiliği. Sayısız Çocuk Bu Şekilde İstismar Ediliyor. Çocuk Ticareti, Çocukları Fuhuşa Zorlama, Çatışma Ortamlarında Çocukları Asker Olarak Kullanma Gibi Eylemleri de Bu Bağlamda Değerlendirmek Gerekir. Çocuklar Hak Sahibi Özne Olarak Değil, Satılabilir, Ticareti Yapılabilir, Kiralanabilir ve Kullanılabilir Bir Nesne Gibi Değerlendiriliyor."
Sözleşmeden Doğan Haklar
Uzmanlar, Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin Yalnızca Etik Bir Takım Değerler Üzerinde Buluşulan Bir Uzlaşı Metninden İbaret Kalmaması İçin, Sözleşmeye Taraf Devletleri Sorumluluk Almaya Çağırıyor. Söz Konusu Hakların Uygulamaya Konmasında, Geçen Yıllarda Bir Takım Başarılar da Elde Edildi. Bu Başarı Öykülerinden Biri Hindistan'da Yaşandı. İnsan Hakları Hukuku Oluşumundan Avukat Sheela Ramanathan, Mahkemeye Yapılan Başvuru Sayesinde Yoksul Semtlerde Çocuklara Bir Öğün Okul Yemeği Verilmesini Sağladıklarını Belirtiyor: "Zorunlu Öğünler, Sadece Bazı Eyaletlerde Veriliyordu. Diğer Eyaletlerde İse Yemekten Eser Yoktu. Bu Konu, En Yüksek Yargı Organı Tarafından Ele Alındı. O Günden Bu Yana Bütün Devlet Okullarında, Çocuklara Bir Öğün Yemek Veriliyor."
Bireysel Başvuru Hakkı Talep Ediliyor
Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin Diğer Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Sözleşmesinden Farkı, Mahkemeye Bireysel Başvuru Hakkını Öngermemesi. Çocuk Hakları Komisyonu Bunun Değişmesini Talep Ediyor. Avrupa'lı Çocuklar İse, Sözleşmeden Doğan Haklarına Dayanarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne Başvurabiliyorlar.
Galatasaraylı futbolcu Arda Turan'da domuz gribi virüsüne rastlandı. Yapılan ilk açıklamalara göre yapılan testlerin ardından Arda'nın kan örneklerinde H1N1 virüsüne rastlandığı belirtildi.,
Galatasaray Kulübü resmi internet sitesinden yapılan açıklamada, Arda Turan'ın burun akıntısı, ateş ve genel halsizlik şikayetleri ile başlayan sağlık sorunu için yapılmış olan testlerin sonuçlarının bugün çıktığı ve H1N1 test sonucunun pozitif olduğunun saptandığı ifade edildi.
Arda'nın konuyla ilgili detaylı olarak bilgilendirildiği belirtilen açıklamada, oyuncunun başlanan tedavisine düzenli bir şekilde devam edildiği kaydedildi.
Sağlık durumu iyi olan ve dinlendirilen Arda'nın, takımdan ayrı olarak, 23 Kasım Pazartesi gününe kadar özel tedavisine devam edileceği dile getirildi.
Merkez Bankası'nın anketine göre, 2009 yılı sonu enflasyon beklentisi, kasım ayının ikinci anketinde yüzde 5,81 oldu.
Cari yıl sonu yıllık Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'da (GSYH) küçülme beklentisi yüzde 5,6 oldu.
Küçülme beklentisi kasım ayının ilk anketinde eksi yüzde 5,7 idi.
Merkez Bankası'nın, mali ve reel sektörde karar alıcı ve uzman kişiler ile profesyonellerin beklentilerini saptamaya yönelik her ay iki kez düzenlediği beklenti anketinin kasım ayı ikinci dönem sonuçları açıklandı.
Buna göre, kasım ayının ilk dönem anketinde yüzde 0,84 olan cari ayın Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) beklentisi kasım ayının ikinci anketinde yüzde 0,80'e indi.
Kasımın ilk anketinde yüzde 0,40 olan gelecek ayın TÜFE beklentisi kasım ayının ikinci anketinde yüzde 0,38'e inerken, iki ay sonrasının TÜFE beklentisi de yüzde 0,54'den yüzde 0,53'e geriledi.
Kasım ayının ilk döneminde yüzde 5,80 olarak belirlenen yıl sonu yıllık TÜFE beklentisi son ankette yüzde 5,81'e çıktı. 12 ay sonrasının yıllık yüzde 6,30 olan TÜFE beklentisi yüzde 6,29'a geriledi.
24 ay sonrasının yıllık TÜFE beklentisi yüzde 6,22'den yüzde 6,36'ya yükseldi.
Kasım ayının ilk döneminde yüzde 7,83 olan gelecek 3. ayın altı aylık Hazine bonosu ihalesi yıllık bileşik faiz oranı beklentisi de yüzde 7,86 oldu.
Gelecek 12. ayın altı aylık Hazine bonosu ihalesi yıllık bileşik faiz oranı beklentisi ise yüzde 8,83'den yüzde 8,96'ya çıktı.
Gelecek 3. ayın 5 yıl vadeli, 6 ayda bir sabit kupon ödemeli TL cinsi devlet tahvili ihalesi yıllık bileşik faiz oranı beklentisi yüzde 10,04'den yüzde 10,11'e yükseldi.
Gelecek 12. ayın 5 yıl vadeli, 6 ayda bir sabit kupon ödemeli TL cinsi devlet tahvili ihalesi yıllık bileşik faiz oranı beklentisi ise yüzde 11,28'den yüzde 11,41'e çıktı.
Cari açık beklentisi 11,3 milyar dolar
Cari aydolar kuru beklentisi 1,4971 liradan 1,4910 liraya geriledi. Yıl sonu dolar kuru beklentisi de 1,5137 liradan 1,5037 liraya düştü.
Gelecek 12 ay sonundaki dolar kuru beklentisi de 1,5740 liradan 1,5700 liraya indi.
Yıl sonu cari işlemler dengesinde meydana gelecek açık beklentisi 11 milyar 391,8 milyon dolar oldu. Kasım ayının ilk döneminde beklenti 11 milyar 72,8 milyon dolar idi.
Kasım ayının ilk anketinde yüzde 5,7 olan cari yıl sonu yıllık gayri safi yurt içi hasıla (GSYH) küçülme beklentisi kasım ayının ikinci anketinde yüzde 5,6'ya geriledi.
Yüzde 3,1 olan gelecek yıl sonu yıllık GSYH büyüme beklentisi ise yüzde 3,2'ye çıktı.
'Cepden' anında kan tahlili Kaliforniya Üniversitesinde görevli 31 yaşındaki Türk profesör, çok önemli bir buluşa imza attı. Kaliforniya Üniversitesinde görevli 31 yaşındaki Prof. Dr. Aydoğan Özcan?ın buluşuyla cep telefonuna takılan 10 dolarlık bir mekanizma, tahlili yapıp sonucu hastaneye mesajla yolluyor.
Genç yaşına rağmen ABDnin en çok tanınan bilimadamlarından biri olan ve Kaliforniya Üniversitesi (UCLA) Elektrik Mühendisliği Bölümü?nde görev yapan Prof. Aydoğan Özcan (31), tıpta devrim yaratacak bir icada imza attı. Özcan?ın ekibiyle birlikte geliştirdiği cihaz, sıradan bir cep telefonunu hassas tahliler yapan bir mikroskoba çeviriyor. Böylece her yere taşınması mümkün olmayan, pahalı aletlerle, uzun sürede yapılan kan testleri yerine hastalıklar herhangi bir yerde, kısa sürede ve ucuz bir şekilde teşhis edilebiliyor. Sistem, cep telefonunun kamerası üzerine takılan özel bir aparatla çalışıyor.
Filtre edilen bir ışık kaynağı bulunan bu aparat, telefonun kamerası üzerine yerleştirilen kan örneğinde yer alan yaklaşık 50-100 bin hücrenin aynı anda ve birkaç saniye içinde görüntülenmesini sağlıyor. Telefona yüklenen özel bir yazılım da hücrelerdeki değişimi algılayarak, sıtma, verem. tüberküloz, anemi ve AIDS gibi hastalıkları teşhis edebiliyor. Bu sonuçlar istenilen sağlık kurumuna da mesaj olarak gönderilebiliyor. Bu cihazın özellikle Afrika gibi laboratuvarların az ancak cep telefonu kullanımının yoğun olduğu bölgelerdeki hastalıklara karşı etkili olacağı belirtiliyor. İcadıyla dün ABD?nin en saygın gazetesi New York Times?a da konu olan Özcan cihazın satışı için Microskia adlı bir şirket kurdu. Cihazın fiyatı ise sadece 10 dolar.
MEB, çocuklarının domuz gribine karşı aşı olup olmaması ile ilgili velilere hafta içi bir anket gönderdi.
Ankete göre velilerin aşı kararında genel eğilimi yaptırmamak yönünde. İstanbul?daki özel okullardan bazılarında yaptığımız araştırmaya göre de velilerin sadece yüzde 10?u aşıyı istedi. Devlet okullarında da durum farklı değil.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Sağlık İşleri Daire Başkanlığı tarafından hafta ortasında tüm okullara gönderilen yazıda velilerden alınan formların okullarda saklanarak, aşı yapılacak öğrenci sayısının belirlenmesi ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü kanalıyla, İl Sağlık Müdürlüğü?ne bildirilmesi istendi. Okullar ve velilerin kararı şöyle: ? Bilfen Okulları?nda 1443 öğrenci bulunuyor. Bu öğrencilerin 250?si aşı yaptıracak. 40?ı kararsız. ? Sağlık Eğitim Vakfı Özel Üsküdar SEV İlköğretim Okulu?nda 1027 öğrenci bulunuyor, 140?ı aşı yaptırmak istiyor ? Üsküdar Amerikan Lisesi?nde 621 öğrenci bulunuyor, 60?ı aşı yaptırmayı kabul ediyor. ? Bahçeşehir Eğitim Kurumları İlköğretim Okulu?nda 778 öğrenciden 48?i aşıyı kabul ediyor. ? Florya Bahçeşehir Koleji?nde 650 öğrenciden 40 öğrenci aşı yaptıracak. ? BJK Koleji?nde 380 öğrenciden 15?i aşı yaptırmayı istiyor. ? Atacan İlköğretim Okulu?nda 220 öğrenciden 20-25?i aşı olacak. ? Eyüboğlu Eğitim Kurumları?nda bulunan 2500 öğrenciden 270?i aşı yaptırmayı kabul etti. ? Sezin İlköğretim Okulu?ndaki 601 öğrenciden 59?u aşı yaptıracak. ? Çevre İlköğretim?deki toplam 724 öğrenciden aşı olmayı kabul eden 70 kişi. ? İSTEK Okulları?ndaki 7 bin öğrenciden ancak yüzde 5?i aşı olmayı kabul etti. ? FMV Işık Okulları Nişantaşı Işık?ta 590 öğrenciden aşı olmayı kabul eden 29 kişi. ? Ayazağa Işık?ta 1286 öğrenciden 80?i aşı olmayı istiyor. ? Doğa Koleji İlköğretim Okulu?ndaki 2.196 öğrenciden 317?si aşı olmayı kabul etti.
Sakıncalı durumlar
YAZIDA aşı yapılmasının sakıncalı olduğu durumlar: ? Ciddi yumurta alerjisi. ? Daha önce grip aşısından sonra gelişen ciddi alerjik reaksyon. ? Ciddi kauçuk (lateks) alerjisi. ? Önceden geçirilmiş Guillan-Barre Sendromu.
Üniversitede grip arası
ESKİŞEHİR Anadolu Üniversi-tesi?nde grip nedeniyle 3 gün eğitime ara verildi. Üniversite yönetiminden yapılan duyuruda ?Devamsızlıktaki büyük artışı nedeni ve gribal enfeksiynun daha fazla yayılmasını önlemek amacıyla, 23-24-25 Kasım 2009 tarihlerinde eğitime ara verilmiştir? denildi. Adana?da okullar tatil Adana?da gribal enfeksiyon görülen öğrenci sayısındaki artış nedeniyle ilk ve orta dereceli okullar tatil edildi. Okullar 1 Aralık 2009 Salı günü yeniden eğitim- öğretime başlayacak.
Şeytan taşlamada steril taş dönemi
SUUDİ Arabistan, domuz gribinden dolayı bu yıl şeytan taşlamada sterilize edilmiş taşlar dağıtacak. Kral Abdullah tarafından verilen talimatla, hacılara özel torbalar içindeki sterilize taşlar verilecek. Öncelikle şeytan taşlamada kullanılacak küçük taşlar Müzdelifeye getirilecek ve sterilize suyla birkaç defa yıkanacak. Daha sonra güneş altında kurutulacak bu taşlar torbalara doldurularak hacılara dağıtılacak. Böylece domuz gribinin yayılması önlenmiş olacak. 3 milyon hacı adayı için hazırlanmış olan özel torbaların üzerinde taşların domuz gribine karşı güvenli olduğu resimleri ve yazıları bulunacak. Gazetelerde çıkan haberlerde, Kral Abdullah?ın fikri olduğu belirtilen bu uygulamanın, İslami kurallara aykırı olmadığının dini yetkililer tarafından onaylandığı belirtildi.
Köy okulunda grip oyunu
VAN?ın Gevaş İlçesi?ndeki Aydınocak Köyü İlköğretim Okulu öğretmen ve öğrencileri domuz gribine dikkat çekmek için aynı adla bir tiyatro oyunu sahneliyor. Öğretmenler Gökhan Aydemir ve Alper Ülken?in hazırladığı oyunda dokuz öğrenci rol alıyor. Oyunun amacı gribin nasıl bulaştığını anlatmak ve alınması gereken önlemler konusunda öğrencileri uyarmak. Oyuna ilişkin bilgi veren öğretmen Aydemir, ?İlk önce köy okulunda sergiledik, çok beğenilince ilçe merkezindeki ve diğer Yatılı Bölge İlköğretim Okulları?nda sergiledik. Oyunu yetişkinlere de sergiliyoruz? diye konuştu.
"Kürt anne ve Türk babanın çocuklarına Kürt mü diyeceğiz Türk mü?'' diye sordu
MHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Bal, ''Biz et ve tırnak gibiyiz, haydi ayrıştırın bakalım.
Bal, MÜSİAD Konya Şubesince düzenlenen programda, Konyalı sanayici ve iş adamlarıyla bir araya geldi.
Konuşmasında ''Demokratik Açılım'' çalışmalarına değinen Bal, bu açılımın önce ''Kürt Açılımı'' olarak başladığını, ardından ''Demokratik Açılım'', son olarak da ''Milli Birlik ve Kardeşlik Açılımı'' olarak isimlendirildiğini belirtti.
YİYECEK VE İÇECEKLERİNİ TEMİN EDECEĞİZ
Türkiye'de herkesin, terörün bitmesini, anaların göz yaşının ve akan kanının dinmesini istediğini ifade eden Bal, ''Bunu bir iş olarak düşünün. Kandil'de 25 bin kişiyi çalıştırıp, yiyecek içeceğini temin edeceksiniz. Bu iş değil, sürdürülebilir değil, demek ki işin içinde bir iş var'' değerlendirmesinde bulundu.
''Biz hepimiz bir araya gelelim PKK gibi bir örgüt kurmaya çalışalım bakalım başarabilecek miyiz?'' diyen Bal, ''dünyada bazı güçlerin stratejik hedeflere ulaşabilmek için terörü kullandığını, PKK'nın da bunlardan biri olduğunu'' dile getirdi.
Terör örgütüne 25 yılın ardından dış desteğin ilginç şekilde azaldığını ve yöneticilerinin Amerika'da uyuşturucu kaçakçısı ilan edildiğini vurgulayan Bal, şunları kaydetti:
TERÖRLE MÜZAKERE
''Başbakanla görüşen DTP'li Ahmet Türk, 'muhatap biz değiliz İmralı' diyor. Dağdan inenlerin durumu ve yapılan açıklamalar, terörle mücadelenin bittiğini, terörle müzakere ve mütarekenin başladığını, teröre teslim olunduğunu gösteriyor. Bunun adını 'Kürt Sorunu' koyarsak, Güneydoğu'da bunu bir ırk veya soy meselesi haline getirirsek, Kürtçe konuşan kardeşlerimizi PKK'nın şemsiyesinin altına atmış oluyoruz. Oysa onlar da eşit birinci sınıf vatandaşımız. Meseleye 'Kürt Meselesi' dediğimiz zaman, 'her Kürk kardeşimiz PKK'nın destekçisi' gibi bir durum ortaya çıkıyor. Hepimiz hep birlikte 5 vakit namaza durmuyor muyuz, düğünümüz, cenazemiz, çorabımızın nakışı, genç kızımızın oyası aynı değil mi? Biz et ve tırnak gibiyiz, haydi ayrıştırın bakalım. Kürt anne ve Türk babanın çocuklarına Kürt mü diyeceğiz Türk mü?''
''BU BİR İHANET SÜRECİDİR''
Devletin, asayiş, güvenlik ve sağlık hizmeti sunan bir organ olduğunu söyleyen Bal, ''Kürt Sorunu dendiği taktirdi Kürtler için ayrı bir adliye, ayrı bir okul, ayrı bir güvenlik teşkilatı, ayrı bir vergi ya da sigorta sistemi mi olacak, sorun buysa gelin çözün'' diye konuştu.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Bal, sözlerine şunları ekledi:
''Kürt Sorunu sıfatını, ABD Dışışleri Bakanı, İngiltere Dışişleri Bakanı, AB yetkilileri koyuyor, Cumhurbaşkanı da 'biz çözmezsek çözdürürler' diyor, biz devletin ve milletin bütünlüğünü korumak zorundayız. Bu sözlerin söylenmiş olması meselenin öyle çözüleceği anlamına gelmez. Adı sonradan değiştirilmek istenirse istensin, ne kadar makyajlanırsa makyajlansın bu operasyon, dışardan gelen, dış kaynaklı, bin yıllık kardeşliğimizi hedef almış, bölünme sürecini başlatacak bir operasyondur. Bu kardeşliği bozmak kimin haddine? Bunun bozulması mümkün değildir. Bu meselenin ciddiyetini halka anlatarak kardeşlik ruhunu güçlendirmenin faydası var, ayrımcılığın faydası yok. PKK'nın dağa çıkma amacı komünist bir bağımsız devlet kurmak ve bölge halkını bu ülkenin halkı yapmaktı. Gelenlere bakıyoruz. Bu hedeflerinden vazgeçmiş görünmüyorlar. Bu sokak çıkmaz sokak. Bugüne kadar olduğundan daha fazla zarar verebilecek bir süreç başlıyor. Bir paydada buluşacağımız yer vatanseverliktir, var olan müştereklerimizi artırmaktır. Bu süreç bir ayrıştırma sürecidir, bu bir ihanet sürecidir. Yarın bu ülkenin Bosna'ya dönmeyeceğini hiç kimse garanti edemez. Bugün susarsak yarın konuşamayız, yarın silahların konuşacağı zaman olabilir.''
Bilgisayar karşısında çok vakit geçiren çocukların internet bağımlılığına yakalanmış olabileceği ve bunun da tehlikeli olduğu bildirildi.
Acıbadem Adana Hastanesi Aile Terapisti ve Madde Bağımlılığı Danışmanı Dr. Obengül Ejder, bilgisayarda çok zaman harcayan, diğer aktivitelere ilgisiz kalan çocukların netkolizme (internet bağımlılığı) yakalanmış olabileceğini belirtti. Dr. Ejder, ?İnternet bağımlılığı madde bağımlılığı kadar tehlikeli? dedi.
Dr. Obengül Ejder, ders ve arkadaşlarına zaman ayırmayan, internet bağlantısı engellendiğinde aşırı tepki gösteren çocuk ve gençlerin, bağımlı hale gelmiş olabileceğini vurguladı. Dr. Ejder, bireysel veya aile içi ilişkilerde sorunların, kimlik arayışı, başarısız olma korkusu, arkadaş ilişkilerinde güvensizlik gibi nedenlerin sanal dünyaya ilgiyi artırdığını söyledi.
Dr. Ejder, çocuk ve gençlerin çekici sanal dünyaya kaçmasına yol açabilen etkenlerin zamanla bağımlılık derecesine ulaşabilme ihtimalinin yüksek olduğunu kaydetti. Dr. Obengül Ejder, ?Gençler üzerinde tehlike yaratan oyunlar, uygunsuz web siteleri, çocuk gelişimi konusunda tehlike yaratan chat ortamları, sakıncalı sohbet programları gibi zararlı siteleri filtreleyen koruma programları konusunda bilinçlendirme çalışmalarına ağırlık verilmesi gerekiyor? diye konuştu.
Anne ve babaların çocuklarının internet başında geçirdikleri zamana sınır koymaları gerektiğini ifade eden Dr. Ejder, ?Günde 1.5 saatten fazla internette vakit geçirmelerine izin vermemeliler. Bilgisayarı ev içinde ortak kullanım alanlarına koymalılar ve mutlaka koruyucu filtre programları kullanmalılar. Bunun yanında çocuklar için spor ve sanatsal etkinliklerin ön plana çıktığı sosyal ortamlar da hazırlanmalı? dedi.
kahrolsun beşiktaşlıydım beşiktaşlıyım diye övünürdüm. teyzemin kocasının ve oğullarının takımını tutardım eskiden taki teyzemin oğlu ile bir tırın altına girip beyin tramvası atlatana dek.artık eski takımıma döndüm ve sonuna kadar fener diyorum. http://www.fenerbahce.org
Eğer bilimin bu tüyler ürpertici sakinlerini, böcekleri, merak ediyorsanız... Böcek ailelerini tanımalı, tuhaf bilim adamlarının sırlarını okumalı ve böcekleri kılık değiştirirken izlemelisiniz. Matrak böcekler, merak uyandırıcı testleri ve çılgın karikatürleriyle böceklerin müthiş dünyasını tanıtıyor.
Yaz geldi. Çayırlar, çimenler ve piknik alanları sizin çoğu zaman görmediğiniz minicik canlılarla şenlendi. Kın kanatlılar, centipedler, millipedler ve mantidler? Bunların kaç tanesi size tanıdık geldi? Böcek kültürünüz sadece kalorifer peteklerinde gördüğünüz hamam böceklerinden, çiçekler üzerinde gezinen bal arılarından, karıncalardan ve yakışıklı uçuç böceklerinden mi ibaret? Şşş!!! Bilimin ayak seslerini duyuyor musunuz? Matrak Böcekler okuma sahamıza yaklaşıyor olmalı.
Peki, onları nasıl biliyorsunuz? İğrenç canlılar? Korkunç yaratıklar? Gereksiz haşeratlar? Eğer öyleyse bir okur için çok fazla ön yargılısınız! Beter Böcek devri sona erdi, şimdi artık Matrak Böcekler dönemi. İddia ediyoruz: Bu kitap size karıncayı dahi incitmeyeceğiniz, örümceklere şapka çıkaracağınız ve tespih böceklerinin yardımına koşacağınız bir bilinç kazandıracak. Dahası? Böceklerin duvar kâğıtlarının ardına neden saklandıklarını, sümüklü böceklerin sahip oldukları yapışkan sıvıyla ne yaptıklarını ve sineklerin kanınızı nasıl içtiğini de bu matrak kitaptan öğrenmeniz mümkün. Sevgili entomofobi sahipleri, tüm korkularınızı bir kenara bırakın ve arkanıza yaslanıp masmavi karınca akvaryumunuzun keyfini çıkarın
Türkiye'de bilgisayar oyuncularının yarısından fazlasını 18 yaş üstü kişilerin oluşturduğu bildirildi.
GfK'nın raporundan derlenen bilgilere göre, Türkiye'de bilgisayar oyunları, sanıldığının aksine çocukların olduğu kadar, genç ve yetişkinlerin de hayatının bir parçası.
Türkiye'de bilgisayarda oyun oynayanların yarısından fazlasını 18 yaş üstü kişilerin oluşturduğu belirtilen raporda, bilgisayar oyunu oynayan kız çocuklarının oranının yıllar geçtikçe erkeklere yaklaştığı belirtildi.
Rapora göre, 8-15 yaş aralığındaki kız çocuklarının yüzde 46.6'sı, yine aynı yaş grubundaki erkeklerin yüzde 65.8'i bilgisayarda oyun oynuyor. Ancak 15 yaş üstünde oyun oynayan kız çocuklarının oranı yüzde 8,7'ye düşerken, erkeklerin oranı 25,8 olarak gerçekleşiyor.
Türkiye'de oyuncuların haftada ortalama 8 saat oyun oynadıklarını ortaya koyan araştırma, genel kanının aksine oyuncuların büyük çoğunluğunun saatlerce oyun oynamadıklarını ortaya koydu. Buna göre, günde bir saat ve altında oyun oynayanların oranı yüzde 92 iken, günde 3 saat ve üzerinde oyun oynayanlar sadece yüzde 2 oranında.
Oyuncuların yüzde 43,5'i oyunları mağazadan satın alırken, yüzde 11,7'si internet kafelerden yararlanıyor. Aynı rapora göre, bilgisayarda önceden yüklenmiş oyunları oynayanların sayısı ise sadece yüzde 0,4 olarak ortaya çıkıyor.
Cemal: hakan abi bahsettiğin bayram programını açıklarmısın bana MaXiMUS : copy paste yapsam olur mu Cemal: olur hakan abi bende copy paste yapıyorum uzun zamandır MaXiMUS : GÜNÜBİRLİK YEDİGÖLLER GEZİSİ
Kurban bayramında İstanbul'da kalanlar size bir müjdemiz var... Doğanın en güzel renklerinin bulunduğu Yedigöller'e gitmeye ne dersiniz? Eğer cevabınız evet ise size bir teklifim olacak...
Yol Dostları grubu olarak sizi ormanlar, göller ve şelalelerle bezenmiş, muhteşem bir atmosferin içine götüreceğiz... Günlük hayatın sorunlarından sıkıldıysanız ve yeşile hasret kaldıysanız Yedigöller bütün mevsimlerin ayrı ayrı yaşandığı ve tek adreste toplandığı doğal bir cennet. Yedigöller'in herkesin gidebileceği oldukça kolay bir parkuru var ve Yedi tane farklı gölden oluşuyor. Milli Park alanı olan Yedigöller, dört mevsim de de fotoğraf çekmek için gidilebilecek bir yer... Kışın kar keyfi, ilk ve sonbaharda trekking, yazları da göl keyfi için çok uygun... Bahar ve yaz aylarında yeşil, sonbaharda yeşil, sarı, kahverengi ve kızılın her tonu burada mevcut... Yedigöller'e gitmek için; belirttiğimiz kalkış noktalarında buluştuktan sonra yola çıkıyoruz. Araçta kahvaltı ikramımız olacak... Bolu'da da çay kahve molası veriyoruz...
Meşe, gürgen, kızılağaç, köknar, ıhlamur ağaçlarıyla çevrili yollarda yürüyüş yapıp, birbiriyle bağlantılı 7 gölün fotoğraflarını çekeceğiz. Bu göllerdeki yansımalar gerçekten de büyüleyici... Göllerin fotoğraflarını çektikten ve nar gibi kızarmış sucuğun kokusunu da aldıktan sonra acıkmamak elde değil tabi. Mangalda sucukları afiyetle yedikten sonra yürüyüşümüze kaldığımız yerden devam ediyoruz. Dilek çeşmesi
Birbirleri ile bağlantılı yedi gölün yanı sıra Yedigöller'de bir de dilek çeşmesi bulunuyor. Dilek çeşmesi yedi tane çeşmeden oluşuyor. Dilek dilemek için gelen tatilciler yedi ayrı çeşmeden su içerek yedi tane dilek diliyor. Dilek çeşmesinden dört mevsim su akıyor ve bu güne kadar suyunun kesildiği görülmemiş. Yedigöller bölgesinde irili ufaklı şelaleler de bulunuyor. Dört mevsim boyunca akan şelaleler Yedigöller bölgesinin görülmeye değer en güzel yerlerinden bir tanesi olarak göze çarpıyor. Bu şelalelerde tripotlarımızı kurup uzun pozlama fotoğraf çekebiliriz. Çekeceğiniz fotoğraflara siz bile inanamayabilirsiniz... Dilek çeşmesinden dört mevsim su akıyor ve bu güne kadar suyunun kesildiği görülmemiş. Yedigöller bölgesinde irili ufaklı şelaleler de bulunuyor. Dört mevsim boyunca akan şelaleler Yedigöller bölgesinin görülmeye değer en güzel yerlerinden bir tanesi olarak göze çarpıyor. Bu şelalelerde tripotlarımızı kurup uzun pozlama fotoğraf çekebiliriz. Çekeceğiniz fotoğraflara siz bile inanamayabilirsiniz... Araç Kalkış Noktalarımız: 05:00 İncirli Boyner 05:20 Taksim AKM 05:35 Yıldız Üniversitesi Önündeki Durak (Beşiktaş'taki) 05:50 Kadıköy Evlendirme Dairesi 06:10 Göztepe Köprü - Otobüs Durağı 06:30 Bostancı Köprü Altı - Otobüs Durağı 06:35 Maltepe Başıbüyük - Otobüs Durağı
bu kadarı yeterli olur tanıtım için galiba MaXiMUS : ÜCRET Yol Dostları Grubu Üyeleri İçin Özel Fiyat; 85 TL dir. Bu fiyata ulaşım, sabah kahvaltısı, öğle yemeği (Sucuk Barbekü) salata ve özel ikramlar dahildir.
Herhangi bir şekilde, doğa olayları gibi, elde olmayan nedenlerle turun iptal olması durumunda ödemeniz size iade edilecektir.
Son Katılım Tarihi: 26 Kasım 2009 Perşembe.
Katılım için telefon, facebook, mail ya da msn yoluyla bana ulaşmanız, bineceğiniz noktayı ve cep telefonunuzu bildirmeniz yeterlidir.
İletişim, Rezervasyon ve Bilgi; Hakan SEZER 0542 387 80 13 (Turkcell) Facebook: Yol Dostları Grubu Msn:
Bu mail adresi spam botlara karşı korumalıdır, görebilmek için Javascript açık olmalıdır
e-posta:
Bu mail adresi spam botlara karşı korumalıdır, görebilmek için Javascript açık olmalıdır
bu da sondu Gezimize kesin katılımcı olabilmek için gezi ücretini en geç 27 Kasım 2009 Cuma gününe kadar HSBC Bankası , Güneşli Şubesi (723) 1000360 270 00 numaralı Hakan SEZER hesabına havale etmeniz ve dekontunuzun bir kopyasını
Bu mail adresi spam botlara karşı korumalıdır, görebilmek için Javascript açık olmalıdır
adresine e-mail ile, adınızı, soyadınızı, cep telefonunuzu içeren bilgilerle beraber göndermeniz gerekmektedir. MaXiMUS : http://www.facebook.com/home.php?ref=home#/group.php?gid=125598998350&ref=ts grubun adresi budur Cemal: tamam hakan abi
İzmir 8?inci Sulh Ceza Mahkemesi, 21 yıllık eşi Osman Çürümez?e evi terk ederken ?Bu çocuklar da senden değil gavat? diyen Nimet Çürümez?i suçlu buldu.
Mahkeme heyeti Nimet Çürümez?in eşine ?hakaret? suçundan toplam 1800 lira ödemesine karar verdi. Hâkim, bir daha böyle bir suç işlemeyeceğine dair yeterli kanaat oluşmadığından cezanın ertelenmesine gerek olmadığını belirtti.
Hurdacılık yapan Osman Çürümez, 1.5 yıl önce İstanbul?da çalışmaya başlamış, İstanbul?dayken eşinin evdeki eşyaları satıp İzmir?den Ankara?ya taşındığını öğrenmişti. Bunun üzerine Osman Çürümez biri 12, diğeri 15 yaşında olan çocuklarını kastederek ?Psikolojilerini bozmayalım. Evine dön? demiş, bu esnada da çocukların kendisinden olmadığını öğrenmişti.
DNA TESTİYLE YIKILDI
Osman Çürümez uzun süre düşündükten sonra davayı açtı. Osman Çürümez, mahkemeden nüfus kayıtlarına göre oğlu olarak görünen 15 yaşındaki R. ve 12 yaşındaki kızı G.'nin gerçek çocukları olup olmadığının, DNA testiyle tespit edilmesini istedi. İzmir Adli Tıp Kurumu'ndan çıkan raporda, çocukların Osman Çürümez'den olmadığı anlaşıldı. Olayı öğrenen Çürümez'in dünya başına yıkıldı.
Domuz gribi aşısının yan etkileri bu aşıdan bahsedildiği günden beri sürüyor. Tüm dünya basınında bu aşının etkileri, faydaları anlatılıyor duruyor. Bu yoğun tartışmaların altında Türkiye?de, İtalya?da üretilen ?fosetria? adlı H1N1 aşısı uygulanmaya başlandı. Aşı olacaklara hastanelerde bilgilendirme formları da dağıtılıyor.
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve ileri gelen kişiler bu aşıyı olmayacaklarını açıklıyorlar. Sağlık bakanı adı geçen aşıyı oldu!? Haklı olarak aileler kaygılarından dolayı çocuk doktorları telefonlarını kitledi. Daha yeni olan bu aşının yan etkileri tam bilinmiyor. Üretici firmanın gerekli testleri yaptığı açıklansa da yeteri kadar test edilmediği için de herkes aşıya kuşkuyla yaklaşıyor. Siyasilerin farklı farklı yaptıkları açıklamalar, kafası karışık olan halkın aklını iyice karıştırmakta. Siyasiler ve devlet yönetimindeki kişilerin fikir ayrılığı, bu salgında halka zarar vereceği düşünülüyor. Bizler; aşı olunması ya da olunmaması konusunda bir açıklama yapmayacağız. Ancak aşı olmayanların gripten korunmak için en yüksek düzeyde kendilerini ve çocuklarını korumalarını ısrarla öneriyoruz.
Aşı yapılırken dağıtılan formlarda aşının kimlere yapılmayacağına ilişkin uyarılar var. Buna göre, yumurtaya karşı allerjisi olanlar, önceki grip aşılarına allerji gösterenler, çevresel sinir sistemi bozukluğundan kaynaklanan gbs sendromu geçirmiş kişiler ile kauçuğun hammaddesi olan latex?e allerjisi olanların aşı olmamaları isteniyor. 38 derece ve üstü ateşi olanlar da aşı yapılmayacak gruplar arasında yer alıyor.
Bilgilendirme formunda aşının yan etkilerine ilişkin uyarılar da var. Buna göre, aşı uygulanan yerde kızarıklık, hassasiyet ve şişlik oluşacak, baş, kas ve eklem ağrısı yaşanabilecek. Ateş, mide bulantısı, terleme, üşüme ve titreme ile lenf bezlerinde şişlik de yan etkiler arasında sunuluyor.
Formda, çok nadiren görülebilecek korkutucu yan etkilere dair uyarılara da yer veriliyor. Ciddi allerjik reaksiyonlar, beyin dokusu, sinir, böbrek ve damar iltihabı, bilinç kaybı ve istemli kaslarda şiddetli ritmik kasılmalar, yüz felci ve solunum sistemi rahatsızlıkları bunlar arasında sayılıyor.
Bilgilendirme formunda bu ağır yan etkilerin, yıllardır kullanılan mevsimsel grip aşılarında zaman zaman görüldüğü de hatırlatılıyor. Domuz gribi aşılarında bu tür belirlenmiş yan etkilere şu ana kadar rastlanmadığı, sadece görülebileceği varsayımından yola çıkılarak bu uyarıların yapıldığı vurgulanıyor
Bilgi ve belgelerinde eksiklik ve yanlışlık bulunan yaklaşık 156 bin GSM abonesinin haberleşme şebekesi ile bağlantısı kesildi.
ANKARA - 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun Geçici 5. maddesi kapsamında, GSM mobil telefon hizmeti sunan işletmecilerdeki bilgi ve belgelerinde eksiklik ve yanlışlık bulunan abonelerin bilgilerini güncellemeleri için verilen süre 10 Kasımda sona ermişti.
Güncellenmesi sağlanamayan hatlar, işletmeci tarafından haberleşme şebekesi ile bağlantısının kesileceği yönünde uyarı yapılabilmesi için 17 Kasıma kadar aramalara açık tutuldu. 18 Kasım tarihi itibarıyla yaklaşık 156 bin GSM abonesinin haberleşme şebekesi ile bağlantısı kesildi. Kimlik bilgilerindeki eksikliklerin tamamlanmasının ardından, hatların haberleşme şebekesi ile bağlantısı yeniden sağlanacak.
Yine aynı düzenleme ile, vatandaşlar, bir kereye mahsus olmak üzere, başkası adına kayıtlı olan ancak kendilerinin kullandığı hatları da 10 Kasım 2009 tarihine kadar, hiçbir vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüğe tabi olmaksızın, üzerlerine kaydettirebileceklerdi. Buna göre, 372 bin kişi, kullandığı ancak başka birinin üzerine olan hattı kendi üzerine geçirdi. Söz konusu hatların eski aboneleri, yapılan işleme taahhütnamenin imzalandığı tarihten itibaren bir yıllık zamanaşımı süresi içinde itiraz edebilecek
DOMUZ GRIBI'nden korunmak için basit fakat etkili önlemler.?
Mikrobun vücuda giriş noktaları yalnızca burun delikleri, ağız ve boğaz yoluyla olmaktadır. Çok bulaşıcı bir yapıya sahip olmasından dolayı her türlü önleme karşı H1N1 virüsüyle temas etmekten kaçınmak veya korunmak imkânsızdır. H1N1 virüsüyle temas etmek virüsün vücutta çoğalması kadar önemli değildir.
Sağlığınız yerinde ve H1N1 hastalık belirtileri göstermiyorken virüsün vücutta üremesini, belirtilerin daha da şiddetlenmesini ve ikincil enfeksiyonları n gelişmesini önlemek için dikkatimizi N95 veya tamiflu gibi ilaçları stoklamaya vermek yerine çoğu bildirgelerde bahsedilmeyen bazı çok basit önlemleri uygulayabiliriz.
1. Ellerin sıklıkla yıkanması ( Bütün bildirgelerde bahsedilmiştir)
2. ?Hands-off-the- face? ?Ellerinizle yüzünüze dokunmayın? yaklaşımı. Yemek, banyo ve yara bakımı gibi zorunluluklar dışında yüzünüzün herhangi bir yerine dokunmaktan kaçınınız.
3. Ilık tuzlu suyla günde iki kere gargara yapınız( tuza güvenmiyorsanı z listerin kullanınız). H1N1 ?in boğaz ve burun boşluklarında çoğalıp enfeksiyona sebep olarak karakteristik belirtileri göstermesi için 2 -3 güne ihtiyacı vardır. Sağlıklı bir kişinin ılık, tuzlu suyla gargara yapmasının etkisi hastalığa yakalanmış olan bir kişinin tamiflu kullanması ile aynıdır. Bu basit ucuz fakat güçlü önleyici yöntemi küçümsemeyiniz.
4. Yukarıdaki 3. Önleme benzer olarak; Burnunuzun içini en az günde bir kere ılık tuzlu suyla temizleyiniz. *Günde bir kere burnunuzu sümkürün ve sonra ılık tuzlu suya batırılmış pamuk tamponlarla
silerek temizleyiniz. Bu yolla burnunuzda bulunak virüs sayısını etkili bir şekilde azaltmış olursunuz.
5. Narenciye suları gibi C vitamin bakımından zengin olan yiyecekler kullanarak doğal bağışıklığınızı güçlendiriniz. Eğer ilave olarak C vitamin kullanmak zorunda iseniz emilimi artırmak için
mutlaka Çinko ile birlikte alınız. 6. Bitkisel çaylar, çay, kahve gibi sıcak veya ılık içeceklerden içebildiğiniz kadar çok içiniz. * Sıcak içecekler içmek gargara yapmakla aynı etkiye sahiptir fakat ters yöne doğru. Sıcak
içecekler virüsleri yaşamaları mümkün olmayan ortama sahip olan mideye doğru yıkayarak götürürler. H1 N1 virüsü mide?de çoğalamaz, herhangi bir zarar veremez ve hayatiyetını devam ettiremez.
Herkesin faydalanabilmesi için bu bilgiyi lütfen e-mail listenizde bulunan herkese iletiniz.
Asıl adı Mehmet Nusret Nesin'dir. Yoksul büyüdü. Kuleli Askeri Lisesi'nde (1935) ve Harp Okulu'nda (1937) öğrenim gördü; 1944'te askerlikten ayrıldıktan sonra, gazeteciliğe başladı. Yedigün (1944), Karagöz (1945) dergilerinde ve Tan gazetesinde (1945) fıkra yazarlığı yaptı. Şiir denemeleri ve gerçekçi küçük hikâyelerle edebiyat dünyasına girdi; Sabahattin Ali ile birlikte çıkardığı Markopaşa dergisinde (1946) yayımlanan mizah hikayeleriyle adını duyurdu.
Siyasal eleştirinin ağırlık kazandığı hikâyeleri yüzünden mahkûm edilerek bir süre yazı hayatından ayrı kaldı. 1955'ten sonra fıkralarıyla tekrar gazete ve dergilerde görülmeğe, hikâye ve romanlarını yayımlamağa başladı. Akbaba (1955), Dolmuş (1955), Yeni Gazete (1957-195, Akşam (1959) ve Tanin'de (1960) sürekli yazdı. Kemal Tahir ile birlikte Düşün Yayınevi'ni kurdu (1957). Zübük adlı mizah dergisini çıkardı (1961). 1969'da gazetecilikten ayrıldı.
MİZAH USTASI
Türk edebiyatının usta mizahçılarından olan Aziz Nesin, mizahı edebiyatın her türünde denedi. Toplumsal hayatın aksayan yönlerini, alaya elverişli kişi, durum ve olayları abartarak güldürücü ve akıcı bir anlatımla verdi. Onun mizah hikâyeleri yalnız eğlendirmekle kalmaz, güldürücü durumlar, tuhaf karşıtlıklar aracılığıyla toplumdaki bozuklukları göstermeğe, bunların nedenlerini belirtmeğe de çalışır.
Eserleri uluslararası birçok mizah yarışmasında birincilik ödülü kazandı. Kitapları yabancı dillere çevrildi. Aziz Nesin sahnelerde, radyo ve televizyonda oynanan oyunlarıyla da ilgi topladı. Üç Karagöz Oyunu ve Çiçu ile tiyatro ödülleri aldı. Her yıl seçilen yoksul ve kimsesiz 4 çocuğu bir meslek sahibi oluncaya kadar yetiştirmek amacıyla Nesin Vakfı'nı kurdu (1972), eserlerinin gelirini buraya bıraktı.
ESERLERİ
Hikâye: İt Kuyruğu, Damda Deli Var, ölmüş Eşek, Havadan Sudan, Kör Döğüşü, Biz Adam Olmayız, Yeşil Renkli Namus Gazı.
Roman: Zübük, Şimdiki Çocuklar Harika.
Oyun: Biraz Gelir misiniz? Bir Şey Yap Met, Çiçu, Hadi öldürsene Canikom, Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz (eserin televizyon için hazırlanan dizisi büyük ilgi topladı).
Anı: Böyle Gelmiş Böyle Gitmez.
Masal: Memleketin Birinde Hoptrinam, Uyuşana Tosunum.
Taşlama: Azizname. Fıkra: Nutuk Makinesi, Az Gittik Uz Gittik.
Orta öğrenimimi Haydarpaşa Anadolu Teknik ve Maltepe liselerinde tamamladım.
1993-1999 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde tıp eğitimimi tamamladım.
1999 yılında Beyoğlu Göz Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde Göz Hastalıkları ve Cerrahisi ihtisasına başladım.
2004 yılına kadar Beyoğlu Göz Eğitim Araştırma Hastanesi'nde çalıştım.
2004 yılından itibaren Göz Hastalıkları ve Cerrahisi Uzmanı olarak bazı özel hastanelerle birlikte ortak çalışmalar yürütmekteyim. Aynı zamanda 2004 yılında Peralens Göz Sağlığı ve Kontak Lens Uygulama Merkezi'ni kurdum.
Çengelköy Hastanesi göz departmanını 2005-2006 yılları arasında çalıştırdım.
Peralens Göz Merkezi hastalarımızın lazer ve cerrahi uygulamalarını Alman Hastanesi'nde yapmaktayız.
Halen Peralens Göz Merkezi'nde 2 göz hastalıkları uzmanı, 2 lens uzmanı ve koordinatör bulunmaktadır.
1999 yılından itibaren yapılan birçok önemli ulusal kongreye yıllık ve aylık eğitim, akademik toplantılara düzenli olarak katılıyorum.
- Vitrektomi ameliyatlarında geliştirilmiş yüksek hızlı kesiciler hakkında araştırmalar,
Uluslararası danışmanlık şirketi Pricewaterhouse tarafından hazırlanan ?Küresel Ekonomik Suç? konulu anket ve rapora göre, Türkiye'de yolsuzluk yüzde 15 düzeyinde bulunuyor.
Türkiye'nin, ekonomisini kayıt altına almaya yönelik çalışmalarıyla, son yıllarda gerçekleştirdiği yolsuzluklarla mücadele çerçevesindeki yapısal reformların da ekonomik suçların azalmasında etkili olduğu belirtildi.
Türkiye'nin, yüzde 15 oranındaki ekonomik suç oranıyla, yüzde 30 olan dünya ortalamasının çok altında olduğuna dikkat çekilen raporda, en az ekonomik suçun görüldüğü ülkenin Japonya olduğu, Japonya'yı da Hong Kong ile Türkiye'nin izlediği ifade edildi. Yolsuzluğun, yüzde 20'nin altında olduğu ülkeler arasında, İsveç, Singapur, İsviçre, Finlandiya ve Romanya gibi ülkeler bulunuyor.
Ekonomik suçların en yaygın olduğu ülkeler arasında ise birinci sıradaki Rusya'yı, Güney Afrika, Kenya, Kanada, Meksika, Ukrayna, İngiltere, Yeni Zelanda ve Avustralya gibi ülkeleri izliyor.
EN FAZLA EKONOMİK SUÇ RUSYA'DA GÖRÜLÜYOR
Listenin başındaki Rusya'da ekonomik suçlar her geçen yıl daha da artış gösteriyor. Yüzde 71 oranındaki ekonomik suç düzeyi ile birinci sırada yer alan Rusya'da, küresel mali kriz ile birlikte son iki yılda ekonomik suçların daha da artış gösterdiği vurgulandı. Küresel ekonomik suçlar oranı ortalamasının yüzde 30 olarak kabul edildiği raporda, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerindeki suçluluk yüzde 34 düzeyinde bulunuyor. Brezilya, Çin ve Hindistan gibi hızlı gelişen ülkelerdeki ortalama yolsuzluk düzeyi de yüzde 34 olarak belirtiliyor.
Raporda, beyaz yakalılar arasında gittikçe artış gösteren mali suçlar oranı, mevcut mali krizin de önemli bir sebebi olduğu gibi, kriz esnasında da mali suçlarda artış gösterdi. Raporda, şeffaflığa daha çok önem verilmesi, etkin yönetişim ve diğer yapısal önlemlerin uygulanarak, daha etkin bir suç önleme mekanizmasının geliştirilmesi gerektiği ifade edildi.
Bir ülkeye sabit yatırım yapacak olan uluslararası yatırımcıların, yatırım yapılacak ülkenin mali suçlar düzeyine baktığının belirtildiği raporda, bu çerçevede, yabancı yatırımcıların, Rusya'daki yolsuzluktan çekindikleri kaydedildi. Küresel ekonomik durgunluk döneminde birçok kuruluşun yolsuzluk sarmalına girdiği belirtilirken, en yaygın yolsuzluğun da rüşvet olduğu vurgulandı.
Ankete katılanların yüzde 40'ı, mali suçların, küresel mali koşulların kötüleşmesinden dolayı artış gösterdiğini belirtirken, ankete katılanların yüzde 62'si de, son 12 ay içindeki mali performansın da azalış gösterdiğine dikkat çektiler.Rapora göre, şirketlerin üçte biri, son 12 ay içinde ekonomik suç sarmalına düştüler. Ekonomik suç işleyenler arasında, büyük kuruluşların üst yöneticileri de bulunuyor.
Şirketlerin yolsuzluklarla mücadelesinde, ekonomik suça karşı denetimlerin yanı sıra çalışanlara güvenilmesi gerektiği, çalışanlara kurumsal kimlik kazandırılarak, kurumlara sadık hale getirilmelerinin önemli olduğu ifade ediliyor. Pricewaterhouse tarafından hazırlanan rapor, 54 ülkede, 3 bin kişiyle yapılan anket sonucu ortaya çıktı.
Cemal: sinem hanım merhaba nasılsınız efendim? sinem hadi bir cevap ver peralense reklam yapmak amacım tulub & menis : siteye ekleyerekmi reklam yapğacaksın cemal Cemal: www.peralens.com yazacaksın sadece yazmadın daha sinem pasiflikmi yapıyorsun tulub & menis : www.peralens.com Cemal: oldu be helal olsun sana geçte olsa anlayıverdin http://www.peralens.com/?page=doktorunuz
Bir Okul Tuvaletinde 14 Yaşındaki Kız Çocuğuna Tecavüz Ettiği Öne Sürülen Genç Tutuklandı.
Bursa'nın Büyükorhan ilçesinde, bir okul tuvaletinde 14 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz ettiği öne sürülen genç tutuklandı.
Jandarmaya başvuran K.D, köy dışında bulunan hayvan ağıllarını kontrol etmesi için gönderdiği kızı N.D'nin (14), K.S.(onsekiz) tarafından zorla bir ilköğretim okulunun tuvaletine götürüldüğünü ve burada tecavüze uğradığını iddia etti.
Şikayet üzerine harekete geçen jandarma ekipleri, K.S'yi gözaltına aldı.
Zanlı, sorgulamasının ardından çıkartıldığı mahkemece tutuklandı.
TECAVÜZCÜYÜ ÇÖPTEKİ YÜZÜK TAŞI ELE VERDİ
Komşusunun 16 Yaşındaki N.d.'ye İşyerinde Tecavüz Eden 21 Yaşındaki Gökhan K.'yı, Kızın Parmağındaki Yüzüğün Çöp Kutusundan Çıkan Taşı Ele Verdi. Aydınlıkevler'de Kuruyemiş Dükkanı İşleten Şüpheli Gökhan K., Dükkanına Gelen N.d.'yi Arkadaki Depoya Götürerek Cinsel İlişkiye Girdi. N.d. Olayı Ailesine Anlattı.
KOMŞUSUNUN 16 yaşındaki N.D.?ye işyerinde tecavüz eden 21 yaşındaki Gökhan K.?yı, kızın parmağındaki yüzüğün çöp kutusundan çıkan taşı ele verdi. Aydınlıkevler?de kuruyemiş dükkanı işleten şüpheli Gökhan K., dükkanına gelen N.D.?yi arkadaki depoya götürerek cinsel ilişkiye girdi. N.D. olayı ailesine anlattı. Gözaltına alınan Gökhan K. suçlamaları kabul etmedi. Ancak polis küçük kızın ifadesinden yola çıkarak Gökhan K.?nin işyerinde arama yaptı. Yapılan aramada küçük kızın parmağında bulunan yüzüğün taşı Gökhan K.?nın çöpünde bulundu. Gökhan K. hakkında toplam 33 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
'Sarhoşlar', hayatın acılarını Orhan Kemal'e Özgü, sevecen, mizahi dokunuşlarla hicveden bir öykü kitabı. Yoksulluktan kurtuima fırsatını kaçırma pahasına anasını bırakıp gidemeyen; sevdiği yemeği yemeyi bile mutluluk sayan/parasızlık tuzağında çaresiz, ama umut etmekten vazgeçmeyen insanları anlatırken, zenginle yoksulu karşı karşıya getirip, mutluluk elinde olmayana kavuşma özlemi midir, diye de sorabilen kısa öykülerden oluşuyor. Orhan Kemal'in insancıl kaleminden dökülenler, gülümsetirken düşündürüyor, bazen de ağlatıyor...
Sarhoşlar, hayatın acılarını Orhan Kemal'e özgü, sevecen, mizahi dokunuşlarla hicveden bir öykü kitabı. Yoksulluktan kurtulma fırsatını kaçırma pahasını anasını bırakıp gidemeyen; sevdiği yemeği yemeyi bile mutluluk sayan; parasızlık tuzağında çaresiz, ama umut etmekten vazgeçmeyen insanları anlatırken, zenginle yoksulu karşı karşıya getirip, mutluluk elinde olmayana kavuşma özlemi midir, diye de sorabilen kısa öykülerden oluşuyor. Orhan Kemal'in insancıl kaleminden dökülenler, gülümsetirken düşündürüyor, bazen de ağlatıyor...
Cemal: mustafa abi sizin işyerinin web adresini verde reklam yapmayı deneyeyim abi MUST@F@: www.atilganlaroto.com Cemal: tamam abi yeterli olacak galiba
Orhan Kemal (asıl adı Mehmet Raşit Öğütçü) (doğumu 15 Eylül, 1914 - ölümü 2 Haziran, 1970), gerçekçi Türk romancısı ve oyun yazarıdır.
Yaşamı
Orhan Kemal, milletvekili ve bakanlık yapmış Abdülkadir Kemali Bey ile ortaokul mezunu aydın bir kadın olan Azime Hanım'ın oğludur. 15 Eylül 1914'te Adana'nın Ceyhan ilçesinde dünyaya geldi. Babası siyasal nedenlerle 1931'de Suriye'ye kaçınca, orta öğrenimini yarıda bıraktı ve Suriye'de bulaşıkçılık ve matbaa işçiliği yaptı. Bir yıl sonra tek başına Türkiye'ye dönerek Adana'da çırçır fabrikalarında işçilik ve katiplik yaptı. Bu yıllardaki birikimleri, ilerde romanlarına hayat vermiştir. 1937'de çırçır fabrikasında (Milli Mensucat) bir işçi olan Nuriye ile evlendi. Bir yıl sonra ilk çocuğu Yıldız doğdu.
1938'de Niğde'de askerliğini yaparken "Maksim Gorki ve Nazım Hikmet kitapları okumak", "yabancı rejimler lehinde propaganda ve isyana muharrik" suçundan 5 yıl hapis cezasına mahkum edildi. 1940'ta, Bursa Cezaevi'nde tanıştığı Nazım Hikmet'in toplumcu görüşlerinden etkilendi; kendisinden Fransızca, felsefe ve siyaset dersleri aldı. Orhan Kemal'i şiir yerine roman ve öykü yazmaya teşvik eden de Nazım Hikmet oldu.
İlk öykülerini Orhan Raşit takma adıyla yayımladı. İlk kez 1943'te İkdam Gazetesi'nde "Asma Çubuğu" öyküsünde Orhan Kemal adını kullandı.
1943'te tahliye olunca Adana'ya döndü. Amelelik ve hamallık gibi işlerde çalıştı. 1944'te doğan oğluna Nazım adını verdi. 1949'da üçüncü çocuğu Kemali'nin doğumundan sonra, 1950'de ailesiyle İstanbul'a yerleşti ve ölümüne kadar kitap ve makale yazarak geçindi. 1957'de dördüncü çocuğu Işık doğdu.
1958'de Sait Faik Hikaye Armağanı'nı Kardeş Payı adlı öyküsü ile aldı.
1966'da "hücre çalışması ve komünizm propagandası" yaptıkları gerekçesi ile iki arkadaşı ile birlikte tutuklandı. "Suç teşkil eden bir cihet bulunmadığı" yolundaki bilirkişi raporu üzerine bir ay sonra serbest bırakıldı.
1967'de 72. Koğuş oyunu ile Ankara Sanatseverler Derneği tarafından en iyi oyun yazarı seçildi. 1969'da Türk Dil Kurumu Ödülü'nü ve Sait Faik Hikaye Armağanı'nı Önce Ekmek adlı kitabı ile aldı.
Bulgar Yazarlar Birliği'nin çağrısı üzerine gittiği Sofya'da, tedavi görmekte olduğu hastanede 2 Haziran 1970'te öldü.
Anısını yaşatmak için İstanbul'da Orhan Kemal Müzesi açıldı.1972'den bu yana adına bir roman yarışması (Orhan Kemal Roman Armağanı) düzenlenmektedir.
Halk arasında göz tansiyonu olarak da bilinen glokom eğer tedavi edilmezse sinsice görme kaybına yol açıyor.
Daha çok 40 yaşın üzerindeki kişilerde görülen göz tansiyonu çok yavaş ilerlediği için hasta rahatsızlığını fark edemiyor. Konuyla ilgili görüşüne başvurduğumuz Peralens Göz Sağlığı Merkezi Direktörü Op.Dr. Hakan Akalan, hastalığın büyük ölçüde kalıtsal olduğunu ve 40 yaş üzerindeki insanlarda görülme sıklığı yüzde iki iken, ailesinde glokomlu hasta bulunan kişilerde bu oranın yüzde onlara kadar ulaştığını belirtti.
Göz tansiyonunun göz doktoru tarafından düzenli aralıklarla yapılan muayeneler sonucunda teşhis edilebileceğini söyleyen Op.Dr. Hakan Akalan kişilerin normal şartlarda yılda en az bir kez göz check-up'ı yaptırarak bu tür sinsi ilerleyen göz hastalıklarının erken tanısının konulacağını ve körlüğe kadar gidebilecek risklerden kendilerini koruyabileceklerini söyledi.
Glokom nasıl teşhis edilir?
Glokom titiz bir göz muayenesiyle teşhis edilebilecek bir hastalıktır. Glokoma bağlı görme kaybını engellemenin tek yolu erken teşhistir.
- Göz içi basıncı ölçülür. Hastanın göz dibi muayenesi yapılarak göz sinirleri incelenir.
- Doktorun gerekli görmesi halinde hastanın görme alanında kayıp olup olmadığını tespit etmek için görme alanı testi yapılır.
- Yine gerekli görülmesi halinde görme siniri ve sinir lifi tabakasını inceleyen yöntemler de uygulanabilir.
Glokom riskini artıran faktörler
- İlerleyen yaş (özellikle 40 yaş üstü) - Ailede göz tansiyonu olan kişilerin bulunması - Sigara kullanımı - Yüksek veya düşük kan basıncı - Miyopi - Şeker Hastalığı - Migren - Göz yaralanmaları - Uzun süren kortizon tedavisi
Glokom tedavi edilebilir mi?
Yukarıdaki özelliklere sahip kişilerin mutlaka titiz bir göz muayenesinden geçmeleri gerektiğini belirten Op. Dr. Hakan Akalan, glokomun büyük ölçüde, uygun bir tedaviyle kontrol altında tutulabilen bir hastalık olduğunu, verilecek ilaçlarla veya gerekirse cerrahi müdahaleyle hastanın mevcut görmesinin korunabileceğini sözlerine ekledi.
Op.Dr. Akalan sözlerini şöyle bitirdi: "Glokom tedavi ve takibinde büyük avantajlar sağlayan yeni ilaçlar ve optik sinir analiz cihazları geliştirildi. Bunlar yeni tedavi ve takipte altın standart olmaya adaylar. Günde sadece bir defa damlatıldığı halde göz içi basıncını 7-10 mmHg düşürebilen glokom ilaçları geliştirildi. Bu ilaçlar glokom hastalarında cerrahi müdahale gerektiren vakaların oranında büyük bir düşüş sağladı. Bununla birlikte bazı glokom tiplerinde (neovasküler, psödoexfolyatif, konjenital-doğumsal gibi) cerrahi müdahale, uygun koşullarda deneyimli bir cerrah tarafından yapıldığında kişinin sinir hasarındaki devamlılığı ve görme kaybını önlemek için halen en etkili yöntemdir".
peralens göz sağlığı merkezinde müdürlük yapmakta olan halil bey istiklal caddesi sakinlerince tanınır (bkz: http://www.peralens.com/) uludağ sözlükte yazarlık yaparken aklıma gelmişti orda duyurup iyi birşeyler yapmış olmaktı amacım umarımda iyi birşey olarak gözükmüştür abilerimin gözüne
Yarışma sorusu: Sağlık sayfalarımız için yeni yazmaya başlayan detoks uzmanımızın adı nedir?
Pera Lens Merkezi ile yeni bir kampanyaya imza atıyor ve Sağlık kullanıcılarımıza lens uygulaması & göz check up?ı armağan ediyoruz.
Promosyonumuzu kazanmak için yapmanız gereken çok basit. Sitemize üye oluyor, katılım formunu eksiksiz dolduruyor ve sorumuzu da doğru yanıtlıyorsunuz. Daha sonra da promosyonumuza katılan 100. talihli olmak için bekliyorsunuz.
Hadi vakit kaybetmeden yarışmamıza katılın, lens uygulaması & göz check up?ı kazanın!
Pera Lens Merkezi?ni tanıyalım
Peralens Göz Sağlığı Merkezi Kliniğimizde kontak lens uygulama, göz sağlığı üzerine yapılan geniş tabanlı çalışmalar ve 4000?den fazla kontak lens uygulanan kayıtlı-takipli üyemiz mevcuttur.
Kliniğimizde göz tansiyonu ölçümünde Goldman Aplanasyon Tonometresi kullanılmaktadır.
Kornea düzensizliği olan veya lens kullanımlarında kornea çapının tam olarak ölçülmesini sağlayan PRK-5000 keratometre bulunmaktadır.
Diabet, hipertansiyon ve romatizmal hastalıklarda gözdeki retina incelemelerini dilatasyon (damlalı muayene) sonrası goldman 3 aynalı lensiyle yapılmaktadır.
Kontakt lensin avantajları nelerdir?
Kontakt lenslerin bazı kişiler için kozmetik faydası ve gözlük takmama rahatlığının yanısıra optik avantajları vardır. Yüksek dereceli kusurlarda kontakt lensler küçük çaplı ve kalınlıklı olmalarının yanısıra, gözün direkt üzerinden tashih yapmaları nedeniyle çevresel kısımlardaki görme bozukluklarını azaltırlar. Tek gözünde ameliyat veya yaralanma gibi bir nedenle lensini yitirmiş olanlara verilen gözlük camları aşırı büyütme yaptığı için hastanın kullanabilmesi zordur. Kontakt lenslerde büyütme faktörü oldukça azdır ve hasta tarafından tolere edilebilir. Böylece hasta her iki gözünü kullanabilir hale gelir. Her iki gözünde lens olmayanlarda da daha iyi bir çevresel görme temin edilir ve görüntü bozukluğu fazla olmaz.
Gözlüklerle çok az düzelme kaydedilebilen veya görmesi hiç düzeltilemeyen keratokonuslu veya başka bir nedene bağlı düzensiz korneası olan hastalar kontakt lenslerle sıklıkla iyi bir görme elde ederler. Kontakt lenslerin sporcular ve özel iş gereksinimleri olan kişiler için de avantajları vardır.
DÜNYANIN en ünlü çizgi filmi olarak nitelendirilen The Simpsons dün 20'nci yaşını kutladı. Homer, Maggie, Bart, Lisa ve bebek Maggie adlı bu sarı karakterler ilk olarak 17 Aralık 1989 tarihinde ekranlarda boy göstermişti. Popüler kültür idolü haline gelen çizgi filmin 20'nci yaş kutlamaları için ABD Posta idaresi özel pullar bastırdı, Playboy dergisi ise kapağına Marge Simpson'ı taşıdı.
Devlet Bakanı, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu Toplantısı?nın ardından yaptığı açıklamada, ?Üniversite ve yüksek okullarda okuyan lisans öğrencilerinin aylık alacakları miktar 200 lira olarak tespit edilmiştir. 180?den 200?e çıkardık. Master öğrencileri 400, doktora öğrencileri de 600 lira alabilecektir? dedi. Çiçek, ele alınan konulardan birinin ?Dış Türkler ve Akraba Topluluklar? adı altında bir başkanlığın kurulması ile Gümrük Müsteşarlığı teşkilatının yeniden yapılandırılması olduğunu kaydetti.
ARINÇ?IN SOKAĞINDAKİ ŞÜPHELİ ARAÇ Çiçek, ?(Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç?ın sokağında görüldüğü öne sürülen şüpheli araç ve bu konudaki iddialara ilişkin) ?Bu safhada söyleyeceğimiz, bu önemlidir ve yargı da zaten olaya el koymuştur. Soruşturma sürdürülüyor? dedi.
PATRİĞİN ÜSLUBU DOĞRU DEĞİL Çiçek, patriğin açıklamalarıyla ilgili soruya şu cevabı verdi: ?Türkiye?yi şikayet eder bir üslup bence çok doğru değil. Onun için bunu tasvip etmiyoruz. Doğru da bulmuyoruz. Ne aranacaksa Türkiye?de aranmalıdır diye düşünüyoruz.? (A.A)
İstişare Toplantıları?na Dursun Çiçek, Necmettin Öztürk, Hasan Büyükdede ve Ayhan Doğruyol katılarak bilgi verdi.
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB) vasıtası ile yenilik ihtiva eden projelere yaptığı teşvik uygulamasını hızlandırdı. Birçok müteşebbisin, ?Bu tür yerlerden bir iş çıkmaz? şeklindeki yaygın kanaatinin aksine, TÜBİTAK verilerine göre şu ana kadar başvurulan 10 bin projeden 6 bini desteklenmiş. Ayrıca, hatırı sayılır miktardaki üstelik de hibe biçimindeki teşvik ödemelerinin süresi de ortalama 100 güne çekilmiş.
AR-GE LÜKS DEĞİL, MECBURİYET MÜSİAD Makina Sektör Kurulu İstişare Toplantıları?na katılarak sektör temsilcilerine bilgi veren TÜBİTAK TEYDEB Makine, İmalat Teknolojileri Grubu Yürütme Komitesi Genel Sekreteri Dursun Çiçek, bu teşviklere başvurmak için herhangi bir danışma şirketine başvurulmasına gerek olmadığını belirtti. Çiçek, TÜBİTAK görevlilerinin, Türkiye?yi dolaşıp her konuda yardımcı olmaya çalıştığını söyledi. Çiçek sözlerine şöyle devam etti: ?Artık şirketler gelirlerinin yüzde 2?sini AB ülkeleri gibi AR-GE?ye ayırmalıdır. AR-GE?de özel sektör payının artması en sağlıklı yoldur. Bunun için ise bilim adamlarının desteğini almak yani sanayi-üniversite iş birliğini gerçekleştirmek şarttır. AR-GE destekli üretim, uzun vadede maliyeti düşürmenizi, karlılığınızın yüksek ve uzun süreli olmasını sağlar? dedi. Şirketlerin artık AR-GE?yi bir lüks gibi görmeyip olmazsa olmaz departmanlardan sayması gerektiğini anlatan Dursun Çiçek, yeni teşvik yasası ile zaten AR-GE harcamalarının yüzde 80?inin, KOBİ?lerde ise yüzde 90-95?inin devletten alınabildiğini hatırlatarak, ?Projelerinizin sonuca ulaşmasının en önemli şartı aşamaları iyi takip etmenizdir. Bu da AR-GE sebebiyle daha kolay olacaktır? dedi.
BÜYÜKDEDE: PROJE GÖTÜRMENİN TAM ZAMANI MÜSİAD Genel Başkan Yardımcısı Hasan Büyükdede ise kriz ortamında şirketlerin faaliyetlerinin azaldığını ifade ederek, yoğun dönemde zaman ayrılamayan faaliyetlerin şimdi yapılabileceğini ve TÜBİTAK?ın sunduğu bu fırsatlardan istifade edilmesi gerektiğini belirterek, ?Eskiden TÜBİTAK?a proje götürmeyi boşuna zaman kaybetmek olarak görüyorduk ama şimdi kurum çok hızlı ve aktif çalışıyor. Bu uygulamalar bilim adamlarımıza; kontrol ve incelemeler vesilesiyle sektörleri de yakından tanıma fırsatı sağlayarak kendilerini daha iyi yetiştirmelerine imkan vermektedir? dedi.
DOĞRUYOL: ÖN YARGILARIMIZI KIRMALIYIZ ?Devletten uzak durmayı? tercih edenlere tercüman olan MÜSİAD Denizli Şube Başkanı Ayhan Doğruyol, bilhassa KOBİ ölçekli firmalarda TÜBİTAK gibi kurumlara karşı eskilerden kalma önyargıya sahip olduğunu belirterek, ?Bizler, bırakın TÜBİTAK?a proje vermeyi, kapısından bile girmezdik. Hiçbir eksik ve yanlışımız olmamasına rağmen kapımızın önünden zabıta geçse tedirgin olan bir alışkanlığın etkisindeydik. Ama artık yeni gerçekleri göz önüne alarak fikirlerimizi de yenilemeli ve bu tür imkanlardan istifade etmeliyiz? dedi.
Şırnak, Adana ve Hakkari, 2008 yılının işsizlik şampiyonu illeri oldu. Şırnak, yüzde 29.8'le işgücüne katılımın en düşük olduğu il olurken, yüzde 23.2'yle de istihdam oranı en düşük il olarak dikkat çekti.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2008 İl Düzeyinde Temel İşgücü Göstergeleri'ni açıkladı. Türkiye İstatistik Kurumu, bu çalışma ile ilk kez sayım ve anketle derlenen doğrudan tahminlerin dışında, modelleme çalışmaları ile elde edilen ve dolaylı tahminlere dayanan sonuçları yayımladı. İl düzeyinde üretilmiş olan bu temel işgücü göstergelerinin, dolaylı olarak elde edildiği göz önünde bulundurulması gerektiğine dikkat çeken TÜİK, değişim katsayısı, güven aralıkları ve istatistiksel anlamlılık düzeylerinin dikkate alınarak kullanıldığına işaret etti.
2008 İl Düzeyinde Temel İşgücü Göstergeleri'ni göre 2008 yılında Türkiye genelinde işsizlik oranı yüzde 11 olarak tahmin edildi. Model çalışması sonucuna göre; işsizlik oranının en yüksek olduğu iller sırasıyla, yüzde 22.1'le Şırnak, yüzde 20.5'le Adana, yüzde 18.3'le Hakkari oldu. İşsizlik oranının en düşük olduğu iller ise sırasıyla, yüzde 3.7'yle Ardahan, yüzde 4.1'le Kars ve yüzde 4.7'yle Bayburt olarak belirlendi.
-İŞGÜCÜNE KATILIMIN EN DÜŞÜK OLDUĞU İL ŞIRNAK-
İşgücünün önemli bir göstergesi olan işgücüne katılma oranı, 2008 hanehalkı işgücü araştırması yıllık sonuçlarına göre Türkiye genelinde yüzde 46.9 olarak tahmin edildi. Model çalışması sonucuna göre; işgücüne katılma oranının en yüksek olduğu iller sırasıyla, yüzde 66.3'le Rize, yüzde 65.4 Gümüşhane ve yüzde 62.5 Artvin olarak tahmin etti. İşgücüne katılım oranının en düşük olduğu iller ise sırasıyla, yüzde 26.9'la Diyarbakır, yüzde 27.2'yle Siirt, yüzde 29.8'le Şırnak oldu.
-İSTİHDAM ORANI EN YÜKSEK İL RİZE OLDU-
2008 yılında Türkiye genelinde istihdam oranı yüzde 41.7 olarak belirlendi. Model çalışması sonucuna göre; istihdam oranının en yüksek olduğu iller yine sırasıyla, yüzde 62.8'le Rize, yüzde 62.2 ile Gümüşhane, yüzde 58.9 ile Artvin olarak tahmin edildi. İstihdam oranının en düşük olduğu iller ise sırasıyla, yüzde 22.3'le Siirt, yüzde 22.7'yle Diyarbakır, yüzde 23.2'yle Şırnak olarak belirlendi.
Tiyatro Nedir? Bir öyküyü, sahne olarak ayrılmış bir yerde, oyuncuların söz ve hareketleriyle canlandırma sanatı. Tiyatro sözcüğü Yunanca'da "seyirlik yeri" anlamına gelen theatron'dan türetilmiş, dilimize İtalyanca'daki teatro sözcüğünden geçmiştir. Günümüzde modern bir tiyatro binası başlıca üç bölümden oluşur. - İzleyicilerin oturarak oyunu izlediği oditoryum; - Oyunun sergilendiği sahne; - Sahnenin iki kenarında ve arkasında, çeşitli dekor ve gereçlerin bulunduğu sahne arkası yada kulis.
TİYATRONUN KÖKENİ Tiyatro da başka sanatlar gibi dinsel törenlerden doğmuş, sonra dinden bağımsızlaşarak sanatlaşmıştır. Kökeninde, ilkel insanın doğa olaylarını kendi bedensel hareketleriyle simgesel olarak temsil etme çabaları yatar. Avrupa'da Üst Paleolitik Çağdan (İ.Ö 40-10 bin yıl önce) kalma mağara resimlerinde, ellerine ve yüzlerine hayvan postları geçirmiş insanların ritmik hareketler yaptığı görülmektedir. Bunlar, maske ve köstüm kullanımının, dolayısıyla tiyatronun ilk örneği sayılır. Maske, kişinin kendi kimliğinin aşarak başka kimlikleri ve daha genel varlık biçimlerini temsil etmesinin en etkin yollarından biridir. İlkel toplulukların animist inançlarına göre, yinelenen doğal olayların ruhları, kişilikleri vardı; bu kişiler, sonradan tapınma nesnelerine, tanrılara dönüştü. İnsanlar, belli zamanlarda yapılan törenlerde bu tanrıları temsil eden maskelere bürünerek kendi yaşamlarını etkileyen doğa olayları üzerinde denetim kurmaya çalıştılar. Yağmur yağdırmak ya da avda başarılı olmak için yapılan törenler danslar, Kurallı oyunun ilk örneğiydi. Eski inançların hemen hepsi görülen "ölme ve yeniden dirilme" teması da, insanlara verdiği kılık değiştirme ve kişileştirme olanaklarıyla, tiyatronun çıkış noktalarından biriydi. Mevsimlerin dönüşü, kışın bahara dönüşmesi gibi yinelenen doğa olayları, eski yılı temsil eden kralın yeni yılın kralın karşısında yenik düştüğü bir törensel boğuşmayla temsil ediliyordu. Başlangıçta canlı insanların kurban edildiği bu boğuşma ve ölümler zamanla simgeleşti, iki ayrı gücün çatışması da yerini tek bir gücün ölüm ve yeniden dirilme törenine bıraktı. Bazı başka kuramlara göre ise tiyatronun kaynağı şamanist inançlardır. Şamanist törenlerin özelliği, izleyici ya da katılımcılara, tanrısal gücün simgesi yerine kendisini göstermesiydi. Bu törenlerde belirli kurallara uygun davranışlarla kendinden geçen şaman, öte dünya ile bu dünya arasında bir aracı rolü üstlenmektedir. Tiyatro, bugün de kökenindeki bu iki eğilimin izlerini taşır, bu iki eğilim arasındaki gerilimden güç alır: Bir yanda doğa güçlerini simgesel olarak canlandırma, temsil etme işlevi; öte yanda, doğaüstü güçlerin görünmesine aracılık etme işlevi. Doğaya öykünme kuramına göre, tiyatronun en önemli öğesi kılık değiştirmedir kaynak : www.tiyatrotarihi.com
nurettin: KUŞLU KARDEŞLER MOB BATALGAZİ MAH YUNUSEMRE CAD AHENK SOK NO 6 SULTANBEYLİ İST 0216 592 85 50 0535 218 23 35
Bu mail adresi spam botlara karşı korumalıdır, görebilmek için Javascript açık olmalıdır
Cemal: tamam nuri abi umarım hayırlı bir şekilde yapmak istediğim olur nurettin: inşallah
Deprem Nasıl Başlar? Yer kabuğu yaklaşık 30 büyük tabakadan oluşur. Dünyanın merkezini saran, yarı likit örtünün üzerinde yüzen bu tabakalara ?tektonik tabakalar? adı verilir. Bu örtüde akıntılar ve hareketler meydana gelir. Böylece bu tabakalar çok yavaşça birbirleriyle ilişki içinde hareket ederler.
Depremler hareketin kanıtlarıdır. Depremlerin meydana getirdiği bölgelerin çoğu bu tabakaların kenarları boyunca uzanır. Sürtünme, tabaka kenarlarını bir süreliğine bir arada tutar ama devamlı hareket yüksek baskının oluştuğunun göstergesidir. Tabakalar sertçe birbirlerine vurduklarında bu gerginlik hafifler ve bu durum depreme sebep olur.
Depremlerin başka sebepleri de vardır. Ancak bir faydaki çatlak ya da anî hareketler sonucu ortaya çıkar. İlkel zamanlarda Dünya vahşî ve zehirli bir yerdi. Kaynaşan kimyasalların kütleleri ilkel canlılara hayat verdi. Günümüzde bildiğimiz Dünyayı yaratan, bu yaşam formlarının varlığıdır.
Yer kabuğu yaklaşık 30 büyük tabakadan oluşur. Dünyanın merkezini saran, yarı likit örtünün üzerinde yüzen bu tabakalara ?tektonik tabakalar? adı verilir. Bu örtüde akıntılar ve hareketler meydana gelir. Böylece bu tabakalar çok yavaşça birbirleriyle ilişki içinde hareket ederler. Depremler hareketin kanıtlarıdır. Depremlerin meydana getirdiği bölgelerin çoğu bu tabakaların kenarları boyunca uzanır. Sürtünme, tabaka kenarlarını bir süreliğine bir arada tutar ama devamlı hareket yüksek baskının oluştuğunun göstergesidir. Tabakalar sertçe birbirlerine vurduklarında bu gerginlik hafifler ve bu durum depreme sebep olur. Depremlerin başka sebepleri de vardır. Ancak bir faydaki çatlak ya da anî hareketler sonucu ortaya çıkar. ilkel zamanlarda Dünya vahşî ve zehirli bir yerdi. Kaynaşan kimyasalların kütleleri ilkel canlılara hayat verdi. Günümüzde bildiğimiz Dünyayı yaratan, bu yaşam formlarının varlığıdır
Binlerce yıl boyunca insanoğlu yıldız kaymasına bakarak ne olduklarını ve nereden geldiklerini merak etti. Ancak bugün onların yıldız değil meteor olduklarını biliyoruz. Meteorlar uzayda ilerleyen katı kütlelerdir ve bu kütleler zaman zaman atmosferden de geçerler. Meteorlar, atmosfere girdiğinde havanın yüzeylerine dokunmasından kaynaklanan parlak bir ışık saçtıkları için onları görebiliriz. Dünya?ya her gün binlerce meteor düşer ancak Dünya?nın büyük çoğunluğu suyla kaplı olduğu için meteorlar genelde deniz veya göllere düşer.
Meteorlar havada yalnız dolaşabilir bu sebeple de genelde yıldız kaymış gibi bir görüntü oluştururlar. Astronomlar günümüzde meteorların kuyruklu yıldızlardan kopan parçalar olduklarını ileri sürmektedir. Gökyüzünde meteor kümesi ya da yağmuru şeklinde yol alırlar. Uzayda düzenli yörünge veya yollarla hareket ederler. Bazen yıldızları görmek çok zordur. Yıldızlar gökyüzünde kalmaya devam eder ama gökyüzünü kaplayan bulutlar onları görmemizi engeller. Ayrıca evlerden ve sokak lambalarından gelen birçok yapay ışık sebebiyle etraf tam karanlık olmadığından yıldızları göremeyebiliriz.
Cemal: servet abi verdepeyzajın reklamını yapalım istersen web adresi neydi verdepeyzajın? servet: yapalım iyi olur www.verdepeyzaj.com Cemal: tamam servet abi yapmaya çalışacağım ben umarım en iyi şekilde olur
SGP göre, Avrupa'da 37 ülke arasında en yüksek kişi başına gelir, Lüksemburg'da elde ediliyor. Listede Türkiye 31. sırada
Satınalma Gücü Paritesi?ne (SGP) göre Avrupa?da, 37 ülke arasında en yüksek kişi başına gelir, Lüksemburg?da elde ediliyor. Türkiye endeks listesinde 31. sırasında yer alıyor.
TÜİK, 2008 yılı Satın Alma Gücü Paritesini açıkladı. EUROSTAT ve OECD işbirliğiyle yürütülen Satınalma Gücü Paritesi çalışmaları temelindeki uluslararası karşılaştırmalara yönelik 2006 yılı kesin, 2007 ve 2008 yılı geçici sonuçlarına göre, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla, Kişi Başına Gerçek Kişisel Tüketim ve Fiyat Düzeyi Endeksleri yer alıyor.
Karşılaştırmalar, 27 AB ülkesi, aday ülkeler Türkiye, Hırvatistan ve Makedonya, Avrupa Serbest Ticaret Birliği ülkeleri İsviçre, İzlanda ve Norveç ile Batı Balkan ülkeleri Arnavutluk, Bosna-Hersek, Karadağ ve Sırbistan?ı kapsıyor.
Endekslerde, AB?ye üye 27 ülkenin ortalaması 100 kabul ediliyor.
Bu çerçevede, hem GSYH hem de Gerçek Kişisel Tüketime ilişkin kişi başına hacim endeksi en yüksek ülke Lüksemburg (sırasıyla 276, 14 oldu. Ayrıca, Norveç, İsviçre, İrlanda, Hollanda gibi Kuzey Avrupa ülkeleri de kişi başına hacim endeksi en yüksek ülkeler arasında yer aldı.
GSYH ve Gerçek Kişisel Tüketime ait kişi başına hacim endeksi en düşük ülke Arnavutluk (sırasıyla 26, 30) olarak belirlendi. Bosna-Hersek, Makedonya, Sırbistan da kişi başına hacim endeksi düşük ülkeler arasında öne çıktı.
Türkiye?nin 2008 yılı geçici sonuçlarına göre, kişi başına GSYH hacim endeksi 46, Gerçek Kişisel Tüketim?e ilişkin kişi başına hacim endeksi de 47 olarak belirlendi. Türkiye SGP?ye göre kişi başına GSYH?de 2007?ye kıyasla 1 puan yükseldi ancak listede 1 sıra gerileyerek 31. oldu.
Buna göre ilk sıradaki Lüksemburg (276) ile Türkiye (46) arasında 6 kat fark bulunuyor.
En pahalı ülke Danimarka
Ülkelerin uluslararası alanda fiyat düzeylerinin karşılaştırılmasına imkan sağlayan Karşılaştırmalı Fiyat Düzeyi Endeksinin 2008 geçici sonuçlarına göre, GSYH ve Gerçek Kişisel Tüketime ilişkin fiyat düzeyinin en yüksek olduğu ülkeler Danimarka (sırasıyla 141, 146), Norveç (135, 146), İsviçre (126, 134) gibi Kuzey Avrupa Ülkeleri oldu.
En düşük kaldığı ülkeler ise Makedonya, Arnavutluk, Bulgaristan olarak sıralandı.
Türkiye?nin GSYH geneline ilişkin fiyat düzeyi endeksi 61, Gerçek Kişisel Tüketim grubuna ilişkin fiyat düzeyi endeksi ise 64 oldu.
? Sal. Sev.: Otobüsteyiz, iki arkadaş, birinin kulaklıkları paylaşmışlar, kafa kafaya verip uyumuşlar. Aynı müzikle ayrı rüyalara dalmışlar, muhtemel duraklarını kaçırdılar ama çok güzel uyuyorlardı, hiç kimse dokunmaya kıyamadı.? Selçuk Demirel ağabeyimiz harika desenleriyle 4 Aralık-2 Ocak arası, Galeri Nev?de olacak. İstiklal Cad. Mısır Apartmanı, No:163, Beyoğlu.? Deli mutfağı: Siyah turp rendele, sonra yeşil elmayı da rendele. Turpun geniz yakan tadını alıyor ve daha az osurtuyor. Aferim.? Gayda İstanbul?a kulağınızı yakın tutun. Balkanlar, Rumeli, İstanbul?un o harika yaşam sevincine müzik olup çıkmış. Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu?nun ellerine nefeslerine sağlık, dinlerken gülümsüyorsun, Kalan Müzik?ten.? Met Üst ağabeyin saçlarına gözünü kısarak bakınca harfleri, noktalama işaretlerini, ayrı yazılmış de?leri da?ları görüyorsun.? Kendimden biliyorum: Bir şey öğrenemediğin ilişkideki insandan kopuyorsun, bir şeyler öğrtemediğin zaman asıl kendinden uzaklaşıyorsun, bilgi ilişkini ölümsüzleştiriyor, ona göre...? Parfümeride çalışan ablalar ve ağbiler var. Onların beyinlerindeki koku hafızası bölümü bir limon büyüklüğünde. Kokuları yüz gibi tanıyanıyla muhabbet ettim, ordan biliyorum.? Şşş ne oldu o iş: Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi?nin çook uzaklara taşınıp, heder edilme işi. Şşş İsmail ağbi n?oldu, kapanacak mı o bölüm? ? ÖSS Kaplanları: Soru çözerken aklınızı agresif uyanıklıkta tutun ve şüpheci olun. Çalışırken hedefiniz ve karakteriniz olsun. Sizi soruda taklaya getirmek için edindikleri ustalık, sandığınızdan daha iyi. Siz tek, onlar yüzlerce kişi.? Alışveriş yapan ablaların yanındaki erkekler çok fena ümitsiz ve ağlamaklı bir iç sıkıntısı içinde oluyor hep.? Mistik ve korkutucu: Gece genleşen ve yerine oturan ev. Nasıl ve niye öyle sesler gelir, fil var içeride sanki. Hele başka bir evdeysen, o evin kendine has, senin tanımadığın sesleri... Kalkıp bakamazsın da, düğümler dimağı.? Eve gelirken mesanedeki çişin basıncı, cebinden anahtarlarını çıkarttığın anda garip bir şekilde artar.? Hipnotikler: Kalkış sırası bekleyen uçağın egzoz lülesinden hare hare çıkan sıcak hava dalgasını seyretmek. Kalkışta kökleyince de ufukta kaybolana kadar ardındam mal mal bakmak.? Maldona diye topçu vardı, nooldu o iş?? Bazen tam tersi olsa da, hayatını aydınlatacak, aklına serinlik katacak manzarası en şahane pencere; yavuklundur. ? Mizah dergisinde en sevdiğin köşe, dibi tutmuş pilav misalidir. Ağız dolusu kahkahan kıtır kıtır dişlediğin kaşık dolusu pirinç gibidir.? Beni bulur sizi de: En çok sevdiğin ne ise ?kalem, kuş, harita, kitap ve emanet edilen bir şey, özellikle de çık önemli bir şey? hep öncelikle o kayboluyor.? Kış sivrisineği de ne beceriksiz kardeşim, ne uçabiliyor ne de saldırıyor. Dur şimdi gider öldürmeyeyim diyosun, bu sefer de karanlıkta tebelleş oluyor, vizzz vizzz ömrünü yiyor.? Okudum karardım: Dünyanın öbür ucundan gelen sebze meyve ?full? koruyucu ve katkılı, kilometrelerce yola dayansın diye. Yakılan fosil, yakıt cabası. Git pazardan al ne alacaksan, adamı sinir etme...
serkanımla bir telefon görüşmesi sırasında yarın taksimde görüşme kararı aldık öyle heyacan verici bir haber olduki bu bana anlatım duyumu kaybettim yani anlatamam
Yılbaşı, Hindi Satıcılarının Yüzünü Güldürdü Yaklaşan Yeni Yıl Nedeniyle Birçok Sektörde Hareketlilik Yaşanıyor. Özellikle Hindi Satıcıları ile Kuruyemişçiler Yeni Yıl Öncesi Satışlarda Artış Olduğunu İfade Ediyor.
Yaklaşan yeni yıl nedeniyle birçok sektörde hareketlilik yaşanıyor. Özellikle hindi satıcıları ile kuruyemişçiler yeni yıl öncesi satışlarda artış olduğunu ifade ediyor.
Yeni yıl en çok esnafa yaradı. Vatandaşın yeni yıl alışverişi esnafın yüzünü güldürdü. Özellikle giyim, hediyelik eşya, kuyumculuk, kuruyemiş gibi alanlarda canlanma gözleniyor. Hareketliliğin en fazla yaşandığı sektörlerin başında da hindi satışı yapan işletmeler geliyor. Birçok kasap ve alışveriş merkezi bir haftada et reyonlarında en çok hindi satışı yapıyor. Müşteri taleplerini karşılamakta zorlanan Real Hipermarket, hindi stoklarını artırmak zorunda kaldı. Talebi karşılamaya çalışan alışveriş merkezi stok miktarını bin 500 tona çıkardı. Alışveriş merkezinin gıda departmanı Müdürü Ahmet Rıfat Dursunoğlu, hindi satışlarında geçen yıla göre yüzde 75 oranında artış yaşandığını ifade etti. Yeni yılda iki tür hindi satışı yapıldığını söyleyen Dursunoğlu, "Birincisi hindileri çiğ olarak, ikincisi pişmiş olarak satıyoruz. Şu ana kadar yaklaşık 100-120 kilo arasında pişmiş hindi siparişi aldık, geri kalanları ise çiğ olarak tüketilmek için satışa sunuyoruz. Çiğ hindiyi 8 lira 75 kuruş civarında satıyoruz." diye konuştu.
Öte yandan şeker hastaları ve kolestrol problemi olanların hindi eti tüketmesi tavsiye edildi. Veteriner hekim Ayşegül Hancı; hindinin kolestrol ve şeker problemi olanların tüketebileceğine dikkat çekti. Hindide yağ oranının düşük olduğunu anımsatan Hancı, "Bu tür rahatsızlıkları bulunanlar protein değerinin de yüksek olması sebebiyle hindi, tavuk gibi et türünü tercih edebilir.Yine hastalığından dolayı kırmızı et tüketemeyen kişilerin, sık sık beyaz et tercih edebilir." ifadelerini kullandı. (CİHAN)
Avrupa Birliği, sigara yasağının uygulanmadığı ülkelerde kapalı ortamların yüzde 100 dumansız hale getirilmesi için Türkiye`deki gibi bir kanun önerdi.
Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Tütün Kontrolü Program Sorumlusu Dr. Toker Ergüder, Avrupa Birliğinin yasağın uygulanmadığı ülkelerde kapalı ortamların yüzde 100 dumansız hale getirilmesi için Türkiye`deki gibi bir kanun önerdiğini söyledi.
Ergüder, AB`nin 5 Aralık tarihli resmi gazetesinde (Official Journal of European Union) yayımlanan konsey kararında, pasif olarak sigara dumanına maruziyetin, önemli bir halk sağlığı, iş güvenliği ve işçi sağlığı problemi olarak ele alındığını bildirdi.
Bu çerçevede, AB üyesi ülkelerin Dünya Sağlık Örgütü Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesinin 8. maddesi doğrultusunda gerekli önlemleri almaya çağrıldığını anlatan Ergüder, ``Buna göre Türkiye`deki kanununa benzer şekilde, tüm kapalı ortamların mutlaka yüzde 100 dumansız hale getirilmesi, tamamen izole edilmiş ve kendi havalandırma sistemi olsa bile sigara içilen bölümlerin bulunmaması gerektiği, havalandırma gibi önlemlerin işe yaramadığı belirtildi`` diye konuştu.
SİGARADA SON 5 YILIN EN AZ TÜKETİMİ
Ergüder, bu yılın Temmuz ayında kapalı alanlardaki sigara yasağının kapsamını genişleten düzenlemenin yürürlüğe girmesiyle, sigara tüketiminde büyük azalma olduğunu da bildirdi.
Ergüder, şunları kaydetti:
``2007 yılının aynı dönemine göre 233 milyon paket, 2008 yılının aynı dönemine göre ise 185 milyon paket daha az sigara içildi. Bu veriler çerçevesinde, vatandaşlar sigaraya 2007 yılının aynı dönemine göre 1 milyar 165 milyon TL, 2008 yılının aynı dönemine göre de 922 milyon TL daha az para harcadı.``
Ergüder, aynı dönemde Türkiye`nin GSYİH yüzde 3.3 oranında düşerken, restoran ve kahvehanelerin içinde bulunduğu ikram sektöründe yüzde 5.2`lik bir gelir artışı olduğuna da dikkati çekerek, ``Bu veriler diğer tüm ülkelerde olduğu gibi lokantalar ve kahvehaneler de dahil olmak üzere tüm kapalı ortamlarda sigara içilmesini yasaklayan kanunun işe yaradığını gösteriyor. Bu tür tam dumansız kanunlardan sadece sigara endüstrisi zarar ediyor`` ifadesini kullandı.
Terim İstifa Etti! Türkiye 2010 Dünya Kupası?nda yok
2010 Dünya Kupası eleme grupları için kuralar çekildiğinde yüzümüz gülmüştü. 5. eleme grubunda yer alan Dünya ve Avrupa üçüncüsü Türkiye, eleme maçlarında İspanya, Belçika, Estonya, Ermenistan ve Bosna-Hersek?e karşı mücadele edecekti. Her ne kadar Avrupa Şampiyonu İspanya ile aynı grupta yer almışsak da hiç kimse Türkiye?nin bu gruptan çıkamayacağını ve 2010 Dünya Kupası?ndan eleneceğimizi aklına bile getirmemişti. Ancak korkularımız gerçek oldu.
Üstüste talihsiz sonuçlar alan A Millilerimiz son olarak Belçika?ya 2-0 yenilince ipler tamamen koptu. Dünya Kupası?na katılma şansımız hala devam ediyordu ancak kontrol bizim elimizden çıkmıştı.
Bursa?da oynanacak Ermenistan maçı öncesi gözler Bosna Hersek-Estonya maçına çevrildi. Bosna?nın 2-0?lık skora attığı imza kendi tarihlerinde bir destana dönüşürken, artık Dünya Kupası şansını tamamen yitirdiğinin bilincinde olan futbolcularımız sahaya hüzünlü çıktılar. Belçika maçı sonrası istifa edeceğini açıklamış olan Fatih Hoca da bekleneni yaptı ve Ermenistan maçı sonrası istifasını resmi olarak sundu.
Hadise?li Eurovision En konuşulan Eurovision performansı
Sertab Erener?in birinciliği ile zirvesine oturduğumuz Eurovision?dan artık her sene aynı sonuçla dönmek istiyoruz ve Eurivison Türk halkının gündeminde yeniden eski popülaritesini kazandı. Bu sene kimi göndersek tartışmaları aylarca sürüyor ve hepimiz favorilerimizi tartışıyoruz.
Geçtiğimiz yıl Eurovision?a damgasını vuran isim ise, sadece ülkemizde değil neredeyse tüm Avrupa?da Hadise oldu. Düm Tek Tek parçasının tanıtılmaya başlamasıyla Hadise?nin kostümünden kilosuna, yanındaki dansçılardan yüzünde çıkan sivilceye kadar günlerce ünlü sanatçıyla yaşadık.
Oryantal esintiler taşıyan kırmızı bir kostümle yarışma gecesi muhteşem bir performansa imza atan sanatçımız, komşu komşunun külüne muhtaçtır oylama sisteminin kurbanı olmuş gibi görünse de, dördüncülük kazanarak büyük bir başarıya imza attı. Kısaca 2009?da Eurovision epey Hadise?li geçti!
Cemal: mustafa selam adamım www.peralens.com yazıyor iletinde peralenstesin galiba neyse mustafa cevap veremeyecek kadar pasif olmaya devam et sen abilerime selam söyle benden inşallah yakında eski dönemdeki durumuma dönerim bende yardıma gelirim abilerimin yanına mustafa görüşürüz kardeşim iyi bak kendine kolay gelsin adamım
DUYURULAR iletişim
PeraLens Göz Sağlığı Merkezi Adres: İstiklal Cad. Emgen Han No: 47 Kat: 1(AFM Sineması Karşısı) www.peralens.com Beyoğlu İstanbul
işte buradayım bilgisayar başındayken halil abim aradı yeni yıla nasıl girersek öyle geçeceğini konu alan bir konuşma yaptık bende sürekli bilgisayarla ilgili durumumdan yakınıyordum doğrusu neyse lafı uzatmadan kitap okumaya gidiyorum görüşürüz mutlu yıllar
Taksim'de Taciz Kavgası Taksim Meydanı'ndaki Bir Çift, Taciz Edildikleri Gerekçesiyle Bir Grup Genç ile Kavgaya Tutuştu.
Taksim Meydanı'ndaki yılbaşı etkinliklerine katılan bir çift, taciz edildikleri gerekçesiyle bir Grup Genç ile kavgaya tutuştu. Başka bir grubun taciz edildiklerini iddia eden çifte yardım etmek için kavgaya karışması sonucu tekme ve yumruklar havada uçuştu. Yılbaşı kutlamaları sırasında kadınları taciz ettikleri gerekçesiyle çok sayıda şahıs da gözaltına alındı.
Vatandaşlar yılbaşı kutlamalarına katılmak için Taksim Meydanı'na akın etti. 2010 yılına Taksim Meydanı'nda eğlencelerle girmek isteyen çok sayıda vatandaş alkollü şahısların tacizine uğradı. Bu nedenle kavga ve tartışmalar yaşandı.
Bir grup gencin eşini taciz ettiğini ileri süren bir kişi şahıslarla kavgaya tutuştu. Başka bir grubun da taciz edildiklerini iddia eden çifte yardım etmek için araya girmesi kavgayı büyüttü. Tekme ve yumrukların havada uçuştuğu kavgada polis tarafları güçlükle sakinleştirebildi. Ayrıca çok sayıda kadın da taciz edildikleri gerekçesiyle polise başvurdu. Polis yapılan çalışmalar sonucu çok sayıda şahsı taciz nedeniyle gözaltına aldı. Gözaltın alınanlar Taksim Polis Merkezi'ne getirildi.
Öte yandan, yılbaşı kutlamalarında alkolü fazla kaçıranlar da oldu. Alkol komasına giren vatandaşlar Taksim İlkyardım Hastanesi'ne kaldırıldı. (CİHAN)
Türk Sineması`na 28 yıl boyunca hizmet edip 84 sinema filmi ve 3 televizyon dizisiyle gönüllerde farklı bir yer edinen Kemal Sunal`ın herkesi güldüren filmleri, şimdi de çizgi film oluyor. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi`nde kendisi hakkında filmlerinin neden çok izlendiğine dair, `Sinemada ve Televizyonda Kemal Sunal ve Filmleri` başlıklı bir yüksek lisans tezi hazırlayan Sunal`ın `Şabanoğlu Şaban` adlı filmi, bir süre önce dünyanın en büyük sinema filmleri veritabanı olan IMBD tarafından `tüm zamanların en iyi komedi` filmi seçilmişti. Kemal Sunal`ın yüzlerce kez
Türk Sineması`na 28 yıl boyunca hizmet edip 84 sinema filmi ve 3 televizyon dizisiyle gönüllerde farklı bir yer edinen Kemal Sunal`ın herkesi güldüren filmleri, şimdi de çizgi film oluyor.
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi`nde kendisi hakkında filmlerinin neden çok izlendiğine dair, `Sinemada ve Televizyonda Kemal Sunal ve Filmleri` başlıklı bir yüksek lisans tezi hazırlayan Sunal`ın `Şabanoğlu Şaban` adlı filmi, bir süre önce dünyanın en büyük sinema filmleri veritabanı olan IMBD tarafından `tüm zamanların en iyi komedi` filmi seçilmişti.
Kemal Sunal`ın yüzlerce kez yayınlanmasına rağmen hâlâ izlenme rekorları kıran filmlerini çizgi filme dönüştürecek isim ise Nejdet Arkın. 40 film şirketini satın alarak Yeşilçam`daki iki binden fazla filmin haklarını elinde bulunduran usta yapımcı, Sunal Ailesi ile de görüşerek ön hazırlıklarını tamamladı.
İLK ETAPTA 10 FİLM
`İnek Şaban` başlığı altında çekilecek çizgi filmleri, Maltepe Üniversitesi ve bir Alman animasyon şirketi beraber hazırlayacak. İlk adımda animasyon haline getirilecek filmler arasındam `Katmadeğer Şaban`, `Tarzan Rıfkı`, `Garip`, `Atla Gel Şaban`, `Dokunmayın Şabanıma`, `İnek Şaban`, `Bekçiler Kralı`, `Kapıcılar Kralı`, `Güllüşah ile İbo` ve `Şaşkın Damat` bulunuyor.
15 Eylül 1914?te Adana?nın Ceyhan ilçesinde doğdu. 2 Haziran 1970'te yaşamını yitirdi. Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi öykü ve roman yazarı. Asıl ismi Mehmet Raşit Öğütçü. İlk Büyük Millet Meclisi?nde Kastamonu Mebusu olan ve seçildiği Adalet Bakanlığı?ndan 3 gün sonra istifa ettirilip nerdeyse tüm İstiklal Mahkemeleri?nde yargılanan Abdülkadir Kemali Bey?in oğlu. Babasının, 1930?da Ahrar Fırkası'nı kurmak ve gazete çıkarmak yüzünden öldürülme korkusuyla Suriye?ye geçmesi üzerine, ortaokul son sınıfta öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Bir süre Suriye ve Lübnan?da yaşadı. 1932?de Adana?ya döndü. İşçilik, dokumacılık, ambar memurluğu, katiplik yaptı. 1939'da ilk şiirlerini de yazdığı askerliği esnasında, komünizm propagandası yapmak suçlamasıyla 5 yıl hapse mahkum oldu. Kayseri, Adana ve Bursa cezaevlerinde yattı. Bursa Cezaevi'nde Nâzım Hikmet'le tanışması yaşamının ve yazarlığının dönüm noktası oldu. 1943'te salıverildikten sonra Adana'ya döndü. Amelelik, sebze nakliyeciliği, Adana Verem Savaş Derneği?nde katiplik yaptı. 1950?de İstanbul?a yerleşti, hayatını yazılarıyla kazandı. 1966'da bir lokantadaki konuşmasında komünizm propagandası yaptığı suçlamasıyla yargılandı, beraat etti. Yaşamının son döneminde Bulgaristan ve Romanya Yazarlar Birliği?nin davetlisi olarak, daha çok da tedavi amacıyla Soyfa'ya gitti. 2 Haziran 1970?te Sofya'da tedavi edildiği hastanede beyin kanamasından öldü. İstanbul?da Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Hece ölçüsüyle Kayseri Cezaevi'nden yazıp gönderdiği ilk şiiri "Duvarlar" 1939'da Yedigün dergisinde "Reşad Kemal" imzasıyla yayınlandı. "Raşid Kemali" takma adıyla yazdığı şiirler Yedigün ve Yeni Mecmua'da çıktı. İlk romanı "Babaevi"nin bir bölümünü oluşturan "Balık" öyküsü, Yeni Edebiyat dergisinde 1940'ta yayınlandı. Bundan sonra çalışmalarını öyküde yoğunlaştırdı. "Orhan Kemal" adını ilk kez 1942'de "Yürüyüş" dergisinde yayınlanan şiir ve öykülerinde kullandı. Öyküleri, Varlık, Seçilmiş Hikayeler, Yeditepe başta olmak üzere dönemin tüm dergilerinde yer aldı. Gazetelere tefrika romanlar ve film senaryoları yazdı. Geçimini sağlamak, para kazanmak amacıyla durmadan yazdı. "72. Koğuş, Murtaza, Eskici ve Oğulları, Kardeş Payı" adlı eserleri tiyatroya uyarlandı. Doğrudan oyun olarak 1964'te yazdığı tek eseri "İspinozlar", "Yalova Kaymakamı" adıyla sahnelendi. Öykü ve romanlarında günlük yaşamın değişik yönlerini işledi. Kahramanlarını çoğunlukla sömürülen, yoksul insanlardan seçti. Bu insanların yaşamlarını, sorunlarını, iç dünyalarını yansıtırken kinsiz, sevecen, umutlu bir yaklaşım benimsedi. "Babaevi"nde çocukluk yıllarını, "Avare Yıllar"da gençliğini anlattı. Eserlerinin hemen hepsinde toplumsal yapıdaki çelişkileri ustaca vurguladı. Güçlü gözlem gücüyle, özgün ve yalın anlatımıyla hâlâ çok okunan ve sevilen eserler yarattı. Eselerinde hızlı bir olay akışı ve devingenliğin yanısıra "diyaloglara" ağırlık verdiği dikkat çeker. Sanatının olgun döneminde daha çok Adana yöresindeki toprak ve fabrika işçilerini konu aldı. Çukurova'nın toplumsal ekonomik yapısındaki değişimin yöre halkı üzerindeki etkilerini inceledi. Ailesi 1971'den itibaren adına "Orhan Kemal Roman Armağanı" vermeye başladı.
ESERLERİ
ÖYKÜ: Ekmek Kavgası 1949, Sarhoşlar 1951, Çamaşırcının Kızı 1952, 72. Koğuş 1954, Grev 1954, Arka Sokak 1956, Kardeş Payı 1957, Babil Kulesi 1957, Dünyada Harp Vardı 1963, Mahalle Kavgası 1963, İşsiz 1966, Önce Ekmek 1968, Küçükler ve Büyükler (ölümünden sonra) 1971.
Öykülerinden yapılan derlemeler Bilgi Yayınevi?nce dört cilt olarak yayınlandı: 1. Yağmur Yüklü Bulutlar 1974; 2. Kırmızı Küpeler 1974; 3. Oyuncu Kadın 1975; 4. Serseri Milyoner/İki Damla Gözyaşı 1976. Arslan Tomson, (ö.s.) 1976; İnci?nin Maceraları (ö.s.) 1979.
ROMAN: Baba Evi 1949, Avare Yıllar 1950, Murtaza 1952, Cemile 1952, Bereketli Topraklar Üzerinde 1954, Suçlu 1957, Devlet Kuşu 1958, Vukuat Var 1958, Gavurun Kızı 1959, Küçücük 1960, Dünya Evi 1960, El Kızı 1960, Hanımın Çiftliği 1961, Eskici ve Oğulları 1962 ( Eskici Dükkanı adıyla 1970), Gurbet Kuşları 1962, Sokakların Çocuğu 1963, Kanlı Topraklar 1963, Bir Filiz Vardı 1965, Müfettişler Müfettişi 1966, Yalancı Dünya 1966, Evlerden Biri 1966, Arkadaş Islıkları 1968, Sokaklardan Bir Kız 1968, Üç Kağıtçı 1969, Kötü Yol 1969, Kaçak (ö.s.) 1970, Tersine Dünya (ö.s.) 1986.
OYUN: İspinozlar 1965, 72. Koğuş 1967
ÖDÜLLERİ:
1958 Sait Faik Hikaye Armağanı Kardeş Payı ile 1967 Ankara Sanatseverler Derneği Yılın En İyi Öykücüsü ödülü 1969 Sait Faik Hikaye Armağanı Önce Ekmek ile 1969 Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü Önce Ekmek ile
Dr. Azime Bilgiç: Düzenli spor yapmak sigara ve alkol gibi kötü alışkanlıkları engeller
Denizli Özel BSK Denizli Cerrahi Hastanesi doktorlarından Azime Bilgiç, düzenli spor yapmanın çocukları ve gençleri dengeli beslenmeye yönelttiğini, sigara, alkol gibi kötü alışkanlıklardan da uzaklaştırdığını söyledi. Halk sağlığı hizmetleri ile ilgili çalışmalar yapan Dr. Azime Bilgiç, düzenli spor yapmanın önemine dikkat çekerek, "Özellikle çocukları ve gençleri düzenli spor yapmaları konusunda aileleri yönlendirmelidir." dedi.
Halk Sağlığı Haftası'nda bu yıl konunun "Hareketli yaşam ve yeterli-dengeli beslenme" olduğunu belirten Bilgiç, şehirleşme ve modern yaşamın yaygınlaşması sonucunda beslenme alışkanlıklarında ve yaşam tarzında olumsuz gelişmelerin yaşandığı Türk toplumunda, şişmanlık, yüksek tansiyonun, kalp damar hastalıklarının yaygınlaştığına işaret etti. Bilgiç, Sağlık Bakanlığı'nın 2004 yılında yaptığı bir araştırmanın her üç kişiden birinin obez olduğunu ve kadınlarda, erkeklere göre iki kat daha fazla şişmanlık görüldüğünü ortaya çıkarttığını belirtti. Şişmanlığın ve şişmanlığa bağlı hastalıkların en önemli sebeplerinin yetersiz fiziksel aktivite ve yetersiz -dengesiz beslenme alışkanlıklarının olduğunu vurgulayan Bilgiç, "Düzenli spor yapma olanağı olmayanlar, hiç değilse hergün 30 dakika hızlı tempoda yürüyüş yapsınlar. Özel araç yerine toplu taşıma araçlarını tercih ederek, gidilecek yere varmadan birkaç durak önce inip yolda hızlı adımlarla yürüsünler. Asansör yerine merdiven kullanmasınlar." diye konuştu.
Bilgiç, çocuklarda dengesiz beslenmenin önemli nedenlerinden birinin de reklamlarla gelen beslenme alışkanlıkları ve bilgisayar başında geçen uzun zaman dilimindeki atıştırma tarzındaki beslenmeler olduğunu ifade etti. Dr. Bilgiç şu uyarılarda bulundu:
"Çocuklar reklamlardan çok fazla etkileniyorlar. Fast food beslenme alışkanlıkları özellikle hamburger, patates cipsi, şekerlemeler ve asitli içecekler gibi çok yüksek kalori içeren besinleri tüketiyorlar. Bununla beraber bilgisayar başında hareketsiz, tek düze yaşam tarzı da obezite ile beraber pek çok hastalığa zemin hazırlar. Halk sağlığının, korunması ve geliştirilmesi için koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında yeterli ve dengeli beslenme, hareketli yaşam, şişmanlık ve şişmanlığın oluşturduğu riskler, sporun önemi konularında bilgilendirmeler ile bireylere doğru alışkanlıklar kazandırmak ve bu konularda toplum bilincinin oluşturulması amaçlanmaktadır."
Gribe Karşı C Vitaminin Yanında D Vitamini de Almanın Etkili Olduğu Belirtildi. Alman Yaşlanmayı Önleme ve Geciktirme Kurumu (Gsaam), Yüksek Miktarda Alınacak D Vitaminin Gribe Karşı Koruyucu Güç Olacağını Açıkladı.
Gribe karşı C vitaminin yanında D vitamini de almanın etkili olduğu belirtildi. Alman Yaşlanmayı Önleme ve Geciktirme Kurumu (GSAAM), yüksek miktarda alınacak D Vitaminin gribe karşı koruyucu güç olacağını açıkladı. Güneş ışığı ile aktif hale geçen ve özellikle balıklarda bol miktarda bulunan D vitamininin bu gribe karşı koruyucu bir güç olacağını ve dünyada birçok insanda bu vitaminin eksik olduğu kaydedildi.
DOMUZ GRİBİ AVUSTURYA'DA ETKİSİNİ HİSSETTİRİYOR
Dünyayı sarsan Domuz Gribi tüm ülkelerde etkisini göstermeye devam ediyor. Viyana Tip Üniversitesi virüs uzmanlarından ve ilgili bölüm başkanı Franz X. Heinz, Avusturya'da gribin etkilerinin tam anlamıyla hissedildiğini belirtti. Heinz, grip asisinin özellikle çocuklarda ve gençlerde etkili olduğunu, bu yüzden okul ve kreşlere giden çocukların aşı olması gerektiğini ifade etti. Avusturyalı bilim adamı, gribin yayılmasını önlemenin yolunun aşı olmaktan geçtiğini ifade etti.
Cemal: merhaba sevgi SVG: mrb cemal nbr Cemal: ben iyim sağol sen nasılsın? SVG: iyym bende Cemal: serkanımın keyfi nasıl? kaç zamandır görüşemedim adamımla SVG: iyi oda evde şuan Cemal: tamam gördüğünde selamımı iletirsin bir zahmet SVG: ok Cemal: sağol sevgi ben gülmeni sağlayacak laf etmedim neden güldün? sevgi bir istekte bulunsam senden? sağolsun serkanıma söyledim yardım ediyor sitemin reklamına iletine www.kosankarga.com yazarmısın sevgi? reklam için
Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, yeni yıl öncesi sigaraya zam yapılacağı söylentileri nedeniyle yaklaşık 10 gündür bayilere sigara verilmediğini belirtti.
Palandöken, ?Acilen Tütün Üst Kurulu harekete geçmeli ve zam spekülatörlerinden mutlaka hesap sormalıdır. Aksi halde TESK olarak birlik ve federasyonlarla işbirliği içinde bu konuda eylem kararı alacağız? dedi. Palandöken, yaptığı yazılı açıklamada, sigaraya zam söylentileriyle birlikte önce bakkallara ve bayilere sigara verilmesinin yavaşlatıldığını, son 5-6 gündür ise bakkallara ve bayilere hiç sigara verilmediğini, vatandaşla bayilerin karşı karşıya getirildiğini kaydetti. Bu arada yılın son günü tütün mamullerinde vergi oranının yüzde 58?den yüzde 63?e çıkarılmasının, asgari maktu vergi tutarının da 0.1325 lira olarak belirlenmesinin ardından sigara firmaları zamlı fiyatları açıklamaya başladılar. Philsa?dan yapılan açıklamada ürün fiyatlarının yüzde 15?ten başlayıp yüzde 22?ye varan oranlarda zamlandığı bildirildi. Zammın ardından Philsa?da en düşük ürün fiyatı 4.25 lira, en yüksek ürün fiyatı 7.50 lira oldu.
kaynak:http://www.milliyet.com.tr/Ekonomi/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&KategoriID=3&ArticleID=1181433&Date=04.01.2010&b=Bakkallarda sigara yok, zam var
Global ekonomik kriz döneminde birçok şirket eleman almayı durdururken, günden güne gelişen teknoloji ve bilişim sektöründe ise nitelikli elemana ihtiyaç artıyor. Araştırmalar Türkiye?de ve dünyada bilişim alanında çalışanlara yönelik büyük bir ilgi olduğunu gösteriyor. 21?inci yüzyılda en hızlı gelişme ve büyüme de yine bilişim sektöründe bekleniyor. Bilişim pazarının 2009 yılında yüzde 8,5 oranında büyüyerek bilgi teknoloji faaliyetlerinin toplam vergi gelirine 2,3 milyar TL katkıda bulunacağını öngören IDC araştırması, önümüzdeki dört yılda bilişim pazarının 3,3 milyar TL?lik ek vergi geliri yaratacağını ortaya koyuyor. Araştırmaya göre bu durum önemli ölçüde istihdama yansıyacak. Şu anda bilişim sektöründe ve bilgi teknolojilerini kullanan kurumlarda 156 bin olan istihdam hacmine 2010 ? 2013 yılları arasında 58 bin kişi daha eklenecek. Bilişim pazarındaki bu canlılık 2013 yılı sonuna kadar Türkiye?de bin 100?den fazla yeni iş kurulmasını sağlayacak.
Bilişim sektörüne yönelik bu gelişmelerle yola çıkan sabah.com.tr, Element Eğitim Teknolojileri ve Yıldız Teknik Üniversitesi işbirliğiyle yeni bir eğitim kampanyası başlattı.
Her ülkede geçerli sertifika Bilişim sektöründe görev almak, kişisel gelişimini sürdürmek ve bu alanda profesyonelleşmek isteyen herkesin katılabileceği proje kapsamında sabah.com.tr web sitesindeki bilgi yarışmasına 17 Ocak 2009 tarihine kadar katılarak en çok soruyu doğru yanıtlayan 10 okuyucu, 400 saatlik ?sistem ve ağ eğitim uzmanlığı? alanında yüzde 100 burslu e-eğitim almaya hak kazanacak. Ayrıca yarışmaya katılan ve e-eğitim başvurusu yapan ilk 2023 kişi de bu eğitimlerden yüzde 50 burslu olarak yararlanma şansı elde edecek. Türkiye?de ilk kez İnternet?ten canlı olarak gerçekleştirilecek ve Element Akademi bünyesinde verilecek Microsoft Academy program eğitimlerinde öğrenciler eğitimlerinin tamamını canlı ortamda İnternet üzerinden ?e-sınıf sistemi? ve ders notlarını takip ettikleri ?Eğitim Yönetim Sistemi? üzerinden alacak. Ders saatlerinde canlı oturumlara katılan öğrenciler, eğitmen ile görüntülü ve sesli olarak iletişim kurabilecek. Ayrıca yapılan tüm dersler öğrencilerin tekrar izleyebilmesi için arşivlenecek. Eğitimlere katılan adaylar, eğitim sonunda, başarı durumlarına göre her ülkede geçerliliği olan Yıldız Teknik Üniversitesi İKGM Katılım Başarı ya da Üstün Başarı Sertifikası?na sahip olacaklar.
Eğitimde fırsat eşitliği sağlanacak Proje kapsamında eğitimlerin İnternet üzerinden verilmesi, Türkiye?nin tüm illerinden bu eğitimlerin alınmasına olanak sağlıyor. Uzaktan eğitimin önündeki fizik, mekan ve zaman gibi bütün engelleri kaldırarak öğrencilerin kendi tercih ettikleri öğrenme ortamında eğitimlerini sürdürmelerine imkan sağladığını vurgulayan Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, artan öğretim fırsatları, dünyanın herhangi bir yerinde başlatılan bir eğitime katılma şansı, farklı konumlarda bulunan konu uzmanlarına gerçek zamanda erişim fırsatı ve eğitim giderlerinde azalma gibi önemli avantajlar, uzaktan eğitim modelini öğrenciler için cazip bir hale getirdiğine dikkat çekiyor. Bu düşünceyle Yıldız Teknik Üniversitesi?nde, verilen eğitimleri daha geniş kitlelere yaymak amacıyla Uzaktan Eğitim Merkezi kurulmuş. Element Akademi ile birlikte Türkiye?de ilk kez Microsoft IT Academy programlarını uzaktan eğitim modeliyle tanıştıracaklarını söyleyen Prof. Yüksek, bu projenin hedefini bilişim sektöründe istihdam edilecek teknik eleman ihtiyacını karşılamak olarak açıklıyor. Proje ayrıca sosyal sorumluluk projesine de dönüştürülmüş. ?Hedef 2023? adı verilen sosyal sorumluluk projesiyle Cumhuriyet?in 100?üncü yılında Türkiye?nin bilişim sektörüyle ilgili hedeflerine katkıda bulunmayı amaçladıklarını söylüyor Prof. Yüksek.
Element Akademi olarak, Yıldız Teknik Üniversitesi işbirliğiyle Microsoft IT Academy program eğitimlerini Türkiye?de ilk kez İnternet üzerinden e-sınıflarda canlı olarak işlenecek derslerle vermeye başladıklarını söyleyen Element Eğitim Teknolojileri Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Eşkinat da uzaktan eğitimin avantajlarını vurguluyor. Bu projeyle dünya standartlarında bir eğitimi teknolojinin yardımı ile Türkiye?nin 81 ilinden erişilir hale getirerek fırsat eşitliği yaratmayı hedeflediklerini söyleyen Eşkinat, sabah ile işbirliğinin de projeye ivme kazandıracağını belirtiyor. Eşkinat, bu eğitim projesini ??Hedef 2023?? adı verilen sosyal sorumluluk projesiyle de pekiştirerek Türkiye?de bilişim sektöründe bulunan nitelikli insan kaynağı eksiğini gidermeyi amaçladıklarını söylüyor.
Giresun?un Görele İlçesi Müftüsü Enver Türkmen, ?Başkasının kablosuz internetini izinsiz olarak kullanmak caiz değildir, kul hakkına girer?? dedi.
Türkmen, gazetecilere yaptığı açıklamada, bazı kişilerin, komşularının evine aldığı kablosuz internetten izinsiz olarak yararlanmasının caiz olmadığını belirterek şunları söyledi: ?İzinsiz olarak başkasının kablosuz internet hattını kullanmak İslam?a göre uygun olmaz. Limitli internette, komşunun internet ağından internete bağlanıldığında kotayı aşma ihtimali var. Kota aşıldığında ise, ekstra ücret ödenmektedir. Kotanın aşılmasına sebep olarak komşumuzu zarara uğratıyoruz. Buna göre, izinsiz olarak komşunun kablosuz internetini kullanmak caiz değildir ve kul hakkına girer.?
Cemal: birsen yine anlamlı bir ileti ile buldum seni listende olanlara isyan etme demişsin ama ben şunu anlamadım birsen neye isyan edeceğiz? birsen neyse lafı uzatmadan iyi günler dileyeyim sanada günün güzel geçsin sıkıntıya düştüğün zaman haber et bana bir şekilde alırım sıkıntını hadi görüşmek üzere birsen hanım iyi bak kendine
Cemal: cihan neredesin? HOLLANDALI DEGİLİZKİ YANMIZDA KIZ OLSUN ALMANYALI DEGILIZKI ALTIMIZDA ARAMAMIZ OLSUN BİZ BELÇİKALIYIZ BIRAKTAKAFAMIZ GÜZEL OLSUN.: burdayımbiissim çık geldim Cemal: hoşgeldin cihan keyifli kıldın beni HOLLANDALI DEGİLİZKİ YANMIZDA KIZ OLSUN ALMANYALI DEGILIZKI ALTIMIZDA ARAMAMIZ OLSUN BİZ BELÇİKALIYIZ BIRAKTAKAFAMIZ GÜZEL OLSUN.: evet Cemal: neler yapıyosun durumun nasıl cihan HOLLANDALI DEGİLİZKİ YANMIZDA KIZ OLSUN ALMANYALI DEGILIZKI ALTIMIZDA ARAMAMIZ OLSUN BİZ BELÇİKALIYIZ BIRAKTAKAFAMIZ GÜZEL OLSUN.: iyi Cemal: sadece iyimi cihan çok kısa cevap verdin HOLLANDALI DEGİLİZKİ YANMIZDA KIZ OLSUN ALMANYALI DEGILIZKI ALTIMIZDA ARAMAMIZ OLSUN BİZ BELÇİKALIYIZ BIRAKTAKAFAMIZ GÜZEL OLSUN.: evet
Yeni ÖSS sistemi tartışmaları "Türk Eğitim-Sen Genel Sekreteri İsmail Koncuk, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı'nın 2006 yılında uygulamaya koyacağı yeni Öğrenci Seçme Sınavı sistemine 2008 - 2009 döneminde başlaması gerektiğini söyledi" Türk Eğitim-Sen Genel Sekreteri İsmail Koncuk, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı'nın (ÖSYM) 2006 yılında uygulamaya koyacağı yeni Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) sistemine 2008 - 2009 döneminde başlaması gerektiğini söyledi.
Koncuk, yaptığı açıklamada, ÖSS sisteminde, Türkiye gerçeklerine uymayan bir takım yeniliklerin ortaya konmaya çalışıldığını, ancak Milli Eğitim Bakanlığı dahil hiç kimsenin buna tepki göstermediğini belirtti. Bu sistemin, öğrencileri aileleriyle birlikte düşünüldüğünde 7 - 8 milyon insanı ilgilendirdiğini vurgulayan Koncuk, "Anne - babalarımız umutlarını çocuklarına bağlamış. Çocuklarımızdan daha büyük sermayemiz yok. Dolayısıyla şu anda ÖSS'ye girip kazanamayan 1 milyon 300 bin öğrenci var. Bu da seneye 1 milyon 800 bin öğrenci ÖSS'ye girecek demektir" dedi.
Sistemin, öğrencileri adeta ters köşeye yatıracağını ifade eden Koncuk, "Yabancı dil bölümünden sınava girmek durumunda olan öğrenci Fen ve Matematik soruları da çözecek. Eşit ağırlıktan giren öğrenci Fen Bilgisini de çözmek zorunda bırakılacak. Ya da sözel öğrencisi Matematik - Fen Bilgisi'ni çözmek zorunda kalacak. Şimdi böyle bir anlayışla önümüzdeki yılda, bu yılki sınavda sıfır çeken 57 bin 163 öğrenci sayısı, 2006'daki yeni sistemli ÖSS'de iki katına çıkacak" diye konuştu.
ÖSYM sorumlularının aldığı kararların önümüzdeki yıllarda üniversite girişlerinde yeni sıkıntılar, yeni problemler getireceğini söyleyen İsmail Koncuk, "Mutlaka tedbirler alınmalı, ÖSYM Başkanlığı kendi başına bırakılmamalı. ÖSYM Başkanlığı tarafından 2006 için ihdas edilecek ÖSS sistemi yeniden gözden geçirilmeli. Eğer değiştirilecekse de bugün değil, 4 yıllık lise mezunların verileceği 2008 - 2009 eğitim - öğretim döneminde uygulanmalı" şeklinde konuştu.
BM zirvesi başlıyor "Birleşmiş Milletler'in (BM) bugün New York'ta yapılacak zirvesine 170'ten fazla ülkeden liderler katılacak" Birleşmiş Milletler'in (BM) bugün New York'ta yapılacak zirvesine 170'ten fazla ülkeden liderler katılacak. Zirvede, 60. kuruluş yıldönümünde teşkilatta yapılacak reformlar konusunda bir karar alınacak.
BM Genel Sekreteri Kofi Annan, 3 gün sürecek zirve sırasında ABD Başkanı George W. Bush, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Çin Devlet Başkanı Hu Jintao ile aralarında İngiltere Başbakanı Tony Blair, Fransa Başbakanı Dominique de Villepin ve Japonya Başbakanı Junichiro Koizumi'nin de bulunduğu 50'den fazla başbakanla görüşecek. Dünya liderleri, aylar süren görüşmelerden sonra hazırlanan 35 sayfalık reform paketini onaylayacak.
Recep İvedik Birinci Oldu 2009'un en çok izlenen filmleri belirlendi. Recep İvedik serisinin ikinci filmi "Recep İvedik 2" listede birinci oldu.
Şahan Gökbakar'ın Recep İvedik adlı karakterinin başından geçen olayları konu alan filmi, 2009 ylında en çok izlenen film oldu. "Recep İvedik 2", vizyonda kaldığı 24 hafta boyunca 4 milyon 333 bin 116 seyirciye ulaştı ve toplamda 33 milyon 493 bin 187 lira gişe yaptı.
İşte listenin diğer isimleri:
''Güneşi Gördüm'' - 2 milyon 491 bin 454 seyirci ''Nefes: Vatan Sağolsun'' - 2 milyon 418 bin 21 seyirci ''2012'' - 1 milyon 461 bin 587 seyirci ''Buz Devri 3inozorların Şafağı'' - 1 milyon 408 bin 313 seyirci ''Alacakaranlık Efsanesi: Yeni Ay'' - 1 milyon 181 bin 930 seyirci ''Neşeli Hayat'' - 1 milyon 46 bin 908 seyirci ''Kurtlar Vadisi: Gladio'' - 861 bin 755 seyirci ''Melekler ve Şeytanlar'' - 705 bin 709 seyirci ''Harry Potter ve Melez Prens'' - 640 bin 98 ile seyirci
Cemal: burç selam kardeşim BURÇ: selam naber cemal Cemal: sağol iyim burç ne yapıyorsun? BURÇ: yeni uyandım işe gidicam gitmeden bi bakiim dedim msn e bayadır girmiyorumda Cemal: burç nerede çalışıyorsun bu aralar? BURÇ: taksimde oteldeyim hala gece çalışıyorum 9 da çıksam 10da iş alıyorum sabah 7 ye kadar Cemal: peki burç hala kolay gelsin o zaman uzunmuş mesain BURÇ: saolasın sonra görüşürüz kardeşim kendine iyi bak Cemal: sende iyi bak burç kardeşim görüşmek dileğiyle
"Karagöz Gölge Oyunu", "Aşıklık Geleneği" ve "Nevruz", UNESCO?nun insanlığın somut olmayan kültür mirası listesine alındı.
UNESCO bünyesindeki "Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Hükümetlerarası Komitesi", Abu Dabi?de yapılan 4. olağan toplantısında, Türkiye tarafından sunulan "Aşıklık Geleneği" ve "Karagöz Gölge Oyunu" ile ilgili başvurular ile "Nevruz Kutlamaları" ile ilgili Türkiye?nin de ortak sunucusu olduğu başvuruyu kabul etti.
Bu karar sonucunda, anılan gelenekler, "UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi"ne kaydedildi. Daha önce de, Türkiye?nin önerisi üzerine "Meddah Hikayeleri" ve "Mevlevi Sema Ayini" listeye alınmıştı. "Somut Olmayan Kültürel Miras" terimi, sözlü gelenek ve anlatımlar; geleneksel müzik, tiyatro ve dans gibi gösteri sanatları; toplumsal tören, adet ve kutlamalar-şenlikler; doğa ve evrenle ilgili bilgi ve uygulamalar ve geleneksel zanaatların oluşturduğu kültürel mirası tanımlıyor.
Sözlü ve somut olmayan kültürel mirasın korunması konusu 1970?li yıllardan bu yana UNESCO?nun gündeminde yer alıyor. Yıllar içinde çeşitli faaliyetler gerçekleştirilmiş, 1990?lı yılların sonlarından itibaren ise bu konuda bir uluslararası hukuki belge hazırlanması amacına odaklanıldı. Yapılan çalışmalar neticesinde 2003 yılında Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kabul edildi.
Türkiye tarafından aday gösterilen "Meddah Hikayeleri" 2003, "Mevlevi Sema Ayini" ise 2005 yılında sözlü ve somut olmayan baş yapıtlar arasına alındı.
Fiyatı 7,5 Liraya Kadar Çıkan Sigarayı Her Gün Bir Paket Tüketen Kişi, Bir Yılda Yaklaşık 2 Bin 700 TL Harcıyor.
Son zamların ardından fiyatı 7,5 liraya kadar çıkan sigarayı her gün bir paket tüketen kişi, bu alışkanlığından vazgeçmesi halinde, bir yılda tasarruf edeceği yaklaşık 2 bin 700 TL ile beyaz eşyadan bilgisayara, 3G uyumlu telefondan tatile kadar birçok ihtiyacını karşılayabileceği bir gelire kavuşuyor.
Hafif alkole de zam yolda
Bazı sigara firmalarının ürünlerine yaptığı zammın ardından bir paket sigaranın fiyatı 4 ile 7,5 lira arasında değişiklik göstermeye başladı. Yapılan zamlar sonrası sigaraya daha fazla para ödemeye başlayan çok sayıda tiryaki, sağlıklarının yanı sıra bütçelerine de zarar veren bu "alışkanlık"larını gözden geçirmeye başladı. Tiryaki, piyasadaki en pahalı sigaradan her gün bir paket içmesi durumunda, bu alışkanlığından vazgeçerse bir yıl içinde bile yaşam konforunu ciddi şekilde artırabiliyor.
BIRAKANIN KAZANCI ÇOK
Sigaraya yılda ortalama 2 bin 700 TL ödeyen bu tiryaki grubu, atacakları küçük bir adımla sağlıklarının yanı sıra cüzdanlarına da büyük katkı sağlayabilirler.
"Duman olup gidecek" olan parası cüzdanında kalan tiryakilerden, evlilik hazırlıkları yapanlar bir yıllık tasarrufla, en büyük ihtiyaçlarından televizyon, buzdolabı, çamaşır makinesi ve mikrodalga fırın gibi beyaz eşyalardan satın alabilir, ev sineması sistemi kurarak evlerinde sinema konforunu yaşayabilirler.
Aynı paraya iki adet dizüstü bilgisayar da alabilen tiryakiler, son günlerin gözdelerinden olan 3G uyumlu cep telefonlarından da eşi, çocuklarına hediye edebilir. Motosiklet tutkunları ise bir yılda sigara tasarrufundan elde edeceği para ile kendilerine sıfır kilometre motosiklet bile alabilirler.
YURTDIŞINDA BALAYI İMKANI
Tiryakiler arasında yeni evli olanlar, sigarayı bırakması durumunda elde edecekleri parayla balayını yurtdışında geçirebilir. Çiftler bin 650 TL ödeyerek Malta'ya, bin TL ile Kahire'ye, bin 500 TL'ye Dubai'ye, bin 800 TL'ye ise Venedik'e gidebilir. Ortalama 3 gece 4 gün yurtdışında balayı imkanı bulan çiftler, arta kalan para ile de balayı hatırası olarak çeşitli hediyeler alabilir.
Türkçe'nin internette kullanımı 10 yılda 10 kat birden arttı Tüm dünyada internet kullanıcısının sayısı sürekli artıyor. 2000 ile 2009 yılları arasında yüzde 380 artışla internet kullanıcı sayısı 1 milyar 733 milyona kadar ulaştı. Türkiye ise 1 milyon 725 bin olan Türkçe internet kullanımı 2009 yılı sonunda 26.5 milyona ulaştı. Türkiye hızla artan kullanıcı sayısına rağmen artış hızı düşmeye başladı. Kampanyalar dışında megabayt başına sınırsız internet kullanım ücretlerine bakıldığında ise Türkiye 20 doların üstünde pahalı ülkeler liginde yer alıyor. Avrupa'da internet kullanıcı sayısında Türkiye 7'nci sıradaki yerini koruyor.
ARTIŞ HIZI DÜŞTÜ 2003 yılından sonra her yıl çift haneli artış sağlayan ADSL kullanımının artış hızı düşmeye başladı. Pazarın özellikle büyük şehirlerde doygunluğa ulaşması 2010 yılında fiyat dışında alternatif hizmetler konusunda rekabetin artacağını gösteriyor. Türkiye'de 2009 yılı sonunda genişbant internet abone sayısının 6 milyonu aştığı tahmin ediliyor.
Japonya'nın ne yapacağı belli olmayan bilim adamları bakın bu kez nasıl bir ilginçlik peşinde...
Okullarda hayvanların sindirim sistemini öğrenmek için kurbağaların içini açma devri artık sona eriyor. Çünkü Japon bilim adamları "içi dışı bir" Japon balığı ürettiler. Bilim adamlarının yaptıkları açıklamaya göre bu sıra dışı balığın üretilme amacı hayvanlara zarar vermeden gerekli tüm araştırmaları sadece gözlemleyerek yapabilmeyi mümkün kılabilmek. Laboratuar ortamında üretilmiş olmasına rağmen şeffaf Japon balığı, gerçek bir balık üzerinde bazı değişiklikler yaparak üretildi.
Bilim adamları yapılan değişikliklere göre üretilen bu sıra dışı Japon balığı türünün tüm temel özelliklerine sahip olduğunu açıkladılar. Üstelik bu balığın üretilmesi esnasında kendi koşullarında herhangi bir sağlık sorunu da ortaya çıkmadı. Bilim adamları bu balığın laboratuarlarda ve eğitimde kullanılmasının yanı sıra yakın zamanda hayvan severlere satışının da başlayacağını duyurdular. Bilim adamlarının söylediğine göre bu özel Japon balığı 2,5 kg ağırlığa ulaşabilecek ve yaklaşık 20 yıl yaşayabilecek...
Cemal: hayri bey benim pencere kapandı kendiğinden kopy paste yapın pencerenizi yapıştırayım siteme h t t p : / / w w w . h a y r i c o l a s a n . c o m: http://www.kameraarkasi.org Cemal: tamam yeterlidir galiba başka katmak istediğiniz birşey varmı reklam metni mesela h t t p : / / w w w . h a y r i c o l a s a n . c o m: hayır sağol Cemal: sizde sağolun hayırlı akşamlar
Alex'e Rus kancası(FOTOMAÇ) Kaptan Alex'e Rus talip... Futbolculuk döneminde Rusya Milli Takımı'nın değişmezi olan S.Moskova'nın hocası Karpin'in, Alex'te kendi özelliklerini gördüğü ve alınmasını istediği ileri sürüldü.riw.ru isimli sitede yer alan habere göre menajer Figer ile temasa geçildi bile.
Cemal: yiğit merhaba ben www.kosankarga.com a yapıştırıyorum konuşmalarımı seni nerden tanıyorum bildirirmisin bana? yigit ?(??????)?...: gecen sene aynı hastanede 1 ay kalmıstık kardesim ordan tanısıyoruz ankara gata hastanesi Cemal: yiğit geçmiş olsun sanada benim durumum iyiye gidiyor ağbilerimin varlığından güç alıyorum ve bu önümüzdeki dönem okula devam etmeyi düşünüyorum yigit ?(??????)?...: cok ama cok sevindim kardeşim iyiye gidecegını bılıodum ailen ve sen cok ıyı ınsanlarsınız her sey senın ıcın de benım ıcınde cok daha guzel olcak inşlah Cemal: inşallah yiğit bizler hep iyiliği hak ediyoruz yigit ?(??????)?...: aynen öyle allah iyi insanlara verırmıs boyle seyleri hepsi gececek geride kalacak bunlar hatıra olarak kalıcak inşlallah Cemal: yiğit allah sevdiği kulları sınarmış duydunmu böyle birşey yigit ?(??????)?...: evet bende ondan dedım iyi insanlara verırmıs sınarmış Cemal: doğrudur yiğit doğrudur
Dünyanın parasını basan Hazer Türkiye`ye hapsoldu! Azerbaycan`da kurduğu matbaada 20`ye yakın Bağımsız Devletler Topluluğu ve Afrika ülkesinin parasını basan işadamı Ahmet Bülent Hazer`e, `vergi borcu` iddiasıyla yurt dışı yasağı konuldu.
SALİH AYDIN/ İSTANBUL Çok sayıda ülkenin para ve değerli kağıtlarını basan Inter Security Printing şirketinin sahibi Ahmet Bülent Hazer`e, `sahte para basma` iddiaları nedeniyle zor durumda bulunan şirketinin `vergi borcu` yüzünden yurt dışına çıkış yasağı konuldu. Türkiye`de 3, Almanya, Rusya, Litvanya ve Slovenya`da birer olmak üzere toplam 7 Hazer İnternational firmasının en büyük hissedarı ve yönetim kurulu başkanı olan Hazer, Azerbaycan`da kurduğu matbaada 20`ye yakın Bağımsız Devletler Topluluğu ve Afrika ülkesinin parasını ve değerli evrakını basıyor. Hazer halen, Avrupa Ekonomik Kalkınma Konseyi(EEDC) Türkiye Başkanlığı görevini de yürütüyor. Sahte para suçlaması Alman resmi devlet matbaası Bundesdruckerei`nin `euro` basması için teklif götürdüğü Hazer`in, Slovenya`da Interprint-Doo şirketi ile sahte para bastırdığı ve bu parayı terörizm amaçlı kullandığı iddiaları ortaya atıldı. Bunun üzerine şirketi zor duruma düşen Hazer`in, İstanbul Nişantaşı`nda bulunan Hazer International şirketini tasfiye ettiği, ancak birikmiş vergilerini ödeyemediği öğrenildi. Hazer, vergi borcu nedeniyle yurt dışına çıkış yasağı konulması üzerine, Türkiye dışına da çıkamıyor. Para basmanın şartları ağır Ülke dışında para bastırmak için basılacak toplam banknot adedi ve bunun için gereken kağıdın toplam ağırlığı belirleniyor. Basım aşamasında ilgili ülkenin Merkez Bankası görevlileri de hazır bulunuyor. Basılan para da tartılarak, kağıt ağırlığıyla eşit olup olmadığı kontrol ediliyor. Bozuk baskılar ayıklanıyor ve imha ediliyor. Merkez`e işbirliği önerisi Hazer, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası`na da işbirliği yapmayı önermiş. Ancak merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal`n desteğine rağmen bu girişimi sonuçsuz kalmıştı. Hazer, `Özellikle nüfusu az olan ülkelerin çoğu maliyeti yüksek olduğu için darphane kurmak yerine paralarını dışarıda bastırıyor. Bizim Merkez Bankamızın 4 renkli para basabilecek kapasitede darphanesi var. Ancak burada sadece Türk Lirası basılıyor. Oysa yabancı para basımı pazarından Türkiye yılda 100 milyon dolar elde edebilir` demişti.
Cemal: sevgi hanım nasılsınız hanımefendi? serkan adamıma selamlar edecektim sevgi görüşmek dileğiyle sağol sevgi gördüm hemen iletine www.kosankarga.com yazdın gerçi ben bütün arkadaşlarımı görüyor durumda olursam çok mutlu oluyorum ama kardeşin serkanın yeri ayrı bende bir dersanede başlayan ve uzun zamanlar süren bir arkadaşlığım olsun sizlerle sevgi ben kapatıyorum iyi bak kendine selamlar yine
Cemal: mustafam www.peralens.com demi çalışıyorsun hala BuLuT : ewt cemalim Cemal: ağbilerime selam söyle mustafa benden BuLuT : a.s cemalim söylerim Cemal: sağol mustafa kolay gelsin görüşmek dileğiyle BuLuT : görüşürüz cemal kendine ii davran Cemal: sende iyi bak kendine mustafa
Cemal: erdal yine kapandı pencerem ne yapıyorsun diye bir soru sormuştum sana www.rexwars.com bumuydu erdal senin websiten? neyse erdal çıkıyorum ben selametle kardeşim görüşürüz yinede
Cemal: cihan yine kapandı pencere pardon Sen seni seveni görmeyecek kadar körsen oda sana sevgisini söylemeyecek kadar gururludur: olsun kankam sen anlat Cemal: kanka benimde anlatacaklarım var ama boşver sonra görüşürsek yüzyüze aktarırım görüşürüz kanka Sen seni seveni görmeyecek kadar körsen oda sana sevgisini söylemeyecek kadar gururludur: tamam Cemal: hayırlı akşamlar cihan sana kapatayım ben Sen seni seveni görmeyecek kadar körsen oda sana sevgisini söylemeyecek kadar gururludur: tamam sanada kankam byby Cemal: see you later kanki
Cemal: tamam sevgi serkana selam söyle haberleşirsen? SVG: sölerim odasında şuan Cemal: sağol sevgi elbet çıkar oda odasından SVG: elbet Cemal: haydi selametle sevgi iyi bak kendine
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, ''Üniversiteye giriş sınavlarında uygulanacak açık uçlu soruları bu yıl sormayacağız'' dedi.
Yarımağan, ÖSYM Yürütme Kurulu'nun haftalık toplantısı için geldiği Karabük Üniversitesinde yaptığı açıklamada, 2006'da üniversiteye giriş sınavlarında temel değişiklikler yaptıklarını, bu değişikliklerin lise müfredatını kapsadığını söyledi.
Öğrencilerin sınavda sorulan sorulara daha çok çalıştığını, ancak sorulmayan konulara hiç çalışılmadığını belirten Yarımağan, şöyle konuştu:
''Önümüzdeki 3-5 yıl içinde sınavlarda açık uçlu sorular (altında cevapları olmayan, adayların yorum yapmasına olanak veren sorular) da sormayı planlıyoruz. Üniversiteye giriş sınavlarında uygulanacak açık uçlu soruları bu yıl sormayacağız. Sistemin uygulanabilmesi, sınava giren öğrenci sayısında belirli bir azalmanın sağlanmasıyla mümkün olabilecektir. Açıkladığımız bu sistem olumlu karşılandı, olumsuz tepki almadık.''
ÖĞRENCİNİN OKULA DEVAMI
Sınav sistemini kurarken ortaöğretimi etkilememeye çalıştıklarını, ancak asıl görevlerinin öğrencinin okula devamını sağlamak olmadığını vurgulayan Yarımağan, şunları kaydetti:
''Bu bizi aşan bir konu. Biz olumsuz etkileri kaldırmaya çalışıyoruz. Ama öğrencinin okula devamını sağlamak biraz da bizim dışımızda. Özellikle genel liselerdeki zorunlu derslerin tamamından sorular soruyoruz. Eğer okulda öğretilenler öğrenciyi tatmin ederse öğrenci dershaneye gitmekten çok okula devam eder. Ancak dershanede öğretilenlerin sınav açısından daha doyurucu ve hazırlayıcı olduğunu hissederse öğrencinin o zaman dershaneye gitmesini önleyemezsiniz.''
KPSS
Kamu Personel Seçme Sınavı'nda (KPSS) sonu çift sayıyla biten yıllarda 2 sınav, tek sayıyla bitenlerde de tek sınav yapıldığını ifade eden Yarımağan, sözlerini şöyle tamamladı:
''Çift sınav, yüksek öğretim ile ortaöğretim ve ön lisans düzeyindedir. 2010 çift yıl olduğu için bu yıl aksi durum olmazsa temmuz ayı başlarında yüksek öğretim düzeyinde, eylül ayı ilk yarısında da ortaöğretim ve ön lisans düzeyinde KPSS yapılacaktır.''
Cemal: ece merhaba ece: merhaba Cemal: ilk önce hal hatır sormayla başlayayım konuşmama ece: peki Cemal: nasılsın ece ne var ne yok? ece: iyiyim teşekkürler , sözlükte çaylak oldum sen nasılsın? Cemal: bende iyim ama ulusözlükteki mertebemden haberim yok daha ece: neden? ece: girmediğinden dolayı mı? Cemal: çok girmedim bu sıralar girdiğimde nereden anlarım? ece: peki Cemal: ece bana vermeye cevapmı arıyorsun hala? ece: neyin cevabı Cemal: sözlükteki mertebemin ne olduğunu nereden öğrenebilirim sorusunun cevabı? ece: sözlükteki merteben ece: mi? Cemal: evet ece: sözlükteki mertebeni ben nasıl söyleyeyim Cemal: sen kendi çaylaklığını nereden bildin söyle bende oradan bakayım kendi mertebeme ece: ben yazan yere balabilirsin bana sayın moderatör söyledide 5 gün çaylaksın diye ece: tematik mode kullanmadığım için ece: anladın mı? Cemal: ewet diyip seni bir daha yormayayım o halde ece: zorla mı diyorsun ece: bu arada ece: demin için özür dilerim ben göndermiyordum Cemal: hayır hiçbir zorlayıcı kuvvetin etkisinde kalmadan konuşmaya çalışıyordum seninle ece:
ece: ben göndermiyorumdum o linkleri ece: tekrar özür dilerim Cemal: özürün kabul edildi benimde bahsettiğin konuda sıkıntım olmuştu bir aralar programlar kendi virüslü link yolluyordu ece: evet ece: birçok kişiye gidiyır ece: anlatmaktan artık ece: ve özür dilemekten ece:
Cemal: evet neyse ben senin adına özür dilerim ece:
ece: ben seni daha fazla meşgul etmeyeyim Cemal: görüşürüz o zaman iyi bak kendine ece: görüşürüz sen de kendine iyi bak
Cemal: sen ne yapıyorsun sevgi? SVG: napim evdeym çalşmıom Cemal: neden çalışmıyorsun sevgi? SVG: yeni çıktım zaten iş bulamadım daha Cemal: tamam benimde aklımda olsun bu konuda yardımcı olmak isterim sana SVG:
aklında olsun gerçkten sevnrm yani Cemal: tamam sevgi nerede çalışmıştın en son?
§?????: evdekıler nasıl koptun yıne Cemal: serkanım kopuyorum istemeden devamlı evdekikilerde iyi adamım sizinkiler nasıl adamım? §?????: kral bızımkıler ıyı ne yapsun Cemal: selamlarımı söyle babana ailene §?????: kral benım peder emeklı oldu bılıyosun aleykumselam sımdı evde takılıyoo Cemal: söylemiştin serkanım §?????: he adamım ıste bızımkı de oyle ugraslar cıkarıyoo kendıne sıkılmamak ıcın ne bılım tamırat ıslerı fılan sımdı ınternetı de ıgrettım kendıne ıkıncı el araba arıyoo nette Cemal: umarım iyisini bulur adamım §?????: kral sorma ya aylardır bı arayısta bayagı ıncelıyoo Cemal: adamım halil abime sorayım o anlar alım satım dan §?????: kral halıl baba nın ısı basından askın adam cok yogun ya Cemal: o genede vakit ayırır adamım
RIFAT ILGAZ 1911'de Kastamonu Cide?de doğdu. Nüfus kaydı 24 Nisan 1911. Kendisi Şubat 1910'da doğduğunu anlatır. 7 Temmuz 1993'te İstanbul'da yaşamını yitirdi. İlkokula Cide'de başladı, Terme'de bitirdi. Orta öğrenimine Kastamonu'da başladı. Liseden ayrılıp yatılı olan Muallim Mektebi'ne girdi. 1930'da mezun oldu. Bolu Gerede, Akçakoca, Gümüşova'da ilkokul öğretmenliği yaptı. 1938'de Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü'nü bitirdi. 1939?da Adapazarı ve İstanbul'daki orta okullarda Türkçe öğretmeni olarak çalıştı. 1940?ta Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü?ne girdi. 1943?te ilk kitabı "Yarenlik" yayınlandı. Şiirleri olağanüstü ilgi gördü. Ocak 1944?te yayınlanan "Sınıf" adlı şiir kitabı toplatıldı, bir süre cezaevinde kaldı. Serbest bırakıldıktan sonra bir yıl öğretmenlik yaptı. 1950?li yıllarda gazeteciliğe başladı. 1940 kuşağı yazarların eserlerine yer veren "Yürüyüş" dergisinin sorumlu yönetmenliğini üstlendi. Aziz Nesin'le "Markopaşa" dergisinin çıkarılmasına katıldı, yazıişleri müdürlüğünü yaptı. 1952'de "Adembaba" isimli mizah dergisini çıkardı. Dolmuş, Taş, Karikatür, Şaka gibi dönemin ünlü mizah dergileriyle, Yeni Gazete'de yazılar yazdı. Ocak 1953?te "Devam" adlı şiir kitabı yayınlandı ve bu kitap da toplatıldı, kendisi tekrar cezaevine kondu. Aynı yıllarda çeşitli senatoryumlarda verem tedavisi gördü. Yazı ve şiirlerinden ötürü yaklaşık 5 buçuk yıl hapis yattı. 1952-1960 arasında Tan gazetesinde düzeltmen, dizgici ve röportaj yazarı olarak çalıştı. Asıl ününü 1959'da Türkiye'deki eğitim sistemini eleştirmek amacıyla yazdığı "Hababam Sınıfı" adlı kitapla kazandı. Çok tutulan ve tekrar tekrar basımı yapılan bu öyküler dizisi, tiyatro ve birçok kez sinemaya da uyarlandı. 1952-1960 arasında siyasi baskılar nedeniyle gerçek ismiyle yazamadı. 1961 Anayasası yürürlüğe girdikten sonra kendi adıyla yazı ve şiir yayınlama özgürlüğüne kavuştu. Vatan, Demokrat İzmir, Yeni Gün, Yeni Ulus gazeteleri ile Akbaba dergisinde yazdı. 1970?te Basın Şeref Kartı aldı. 1974?te emekli oldu. Cide?ye yerleşti. 12 Eylül 1980 döneminde tekrar gözaltına alındı. 70 yaşında olmasına rağmen gözleri bağlanarak gerekçesiz sorguya çekildi ve bir aydan fazla gözaltında tutuldu. Tutukluluğu sona erince ölümüne kadar İstanbul?da yaşadı. İlk şiirleri ile yazıları, Kastamonu'da yayınlanan "Nazikter" ve "Açıksöz" dergileri ile "Güzel İnebolu", "Güzel Tosya", "Samsun" gazetelerinde çıktı. Kişisel duygularını yansıttığı ölçülü uyaklı bu dönem şiirlerini sonraki kitaplarına almadı. 1940'lardaki toplumsal gerçekçi şairler kuşağının en önemli temsilcisi. Siyasal ve ideolojik sorunları yalın bir dille ortaya koydu, insanların yaşantılarını, öykünmesiz ve gösterişsiz bir dille yansıttı.
ESERLERİ
ŞİİR: Yarenlik (1943) Sınıf (1944) Yaşadıkça (1948 ) Devam (1953) Üsküdar?da Sabah Oldu (1954) Soluk Soluğa (1962) Karakılçık (1969) Uzak Değil (1971) Güvercinim Uyur mu (1974) Kulağımız Kirişte (1983) Ocak Katırı Alagöz (1987) Bütün Şiirleri (1983)
ROMAN: Karadeniz?in Kıyıcığında 1969 Karartma Geceleri 1974 Sarı Yazma 1976 Yıldız Karayel 1982
ANI: Yokuş Yukarı 1982 Biz de Yaşadık 1984 Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra (1986)
MİZAH ÖYKÜ VE ROMANLARI: Radarın Anahtarı 1957 Don Kişot İstanbul?da 1957 Bizim Koğuş 1959 Hababam Sınıfı 1959 Kesmeli Bunları 1962 Nerde O Eski Usturalar 1962 Saksağanın Kuyruğu 1962 Şevket Ustanın Kedisi 1965 Geçmişe Mazi 1965 Altın Eskicisi 1972 Palavra 1972 Tuh Sana 1972 Çatal Matal Kaç Çatal 1972 Bunadı Bu Adam 1972 Keş 1972 Al Atını 1972< BR> Hababam Sınıfı Uyanıyor 1972 Sosyal Kadınlar Partisi 1984 Apartman Çocukları 1984 Çalış Osman Çiftlik Senin 1984
ÇOCUK KİTAPLARI: Öksüz Civciv 1979 Bacaksız Kamyon Sürücüsü 1980 Bacaksız Sigara Çocukları 1980 Bacaksız Paralı Atlet 1981
ÖDÜLLERİ 1982 Orhan Kemal Roman Armağanı ve Madaralı Roman Ödülü Yıldız Karayel romanıyla 1987 Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü Ocak Katırı Alagöz?le 1993?te TÜYAP Onur Yazarı ödülü
Cemal: sinem nasılsın? tulub & menis : ii cemo sen nasılsın ? Cemal: sağol sinem iyim bende ağbilerimden haberin varmı sinem tulub & menis : ne gibi haber Cemal: keyiflilermi iyilermi mesela haydi sinem haber alamayacağız senden kolay gelsin işin görüşmek üzere
Cemal: nasılsın mustafa abi? atılganlar otonun internet adresini versene abi bana reklam için yardım etmeyi deneyeyim böyle bir adres buldum abi bedrettin yetimin adını aratarak netten yalnışsa düzelt lütfen http://www.atilganlaroto.com/ neyse abi cevap gelmiyor senden kapatıyorum ben
Öksüz Civciv Rıfat Ilgaz'ın çocuk romanları, tanıdık, bildik bir dünyanın olaylarını bize sunuyor. Ama Ilgaz, onları katıksız bir insan ve doğa sevgisiyle yoğurup yeniden biçimlendiriyor ve kendine özgü o eşsiz mizahıyla gülümseyerek anlatıyor. Dünyaya biz de gülümseyerek bakalım ve şu dünya üstüne biraz düşünelim istiyor. Dünyaya gülümseyelim ve biraz düşünelim ki, çocuklar bugünkünden daha güzel bir dünyada yaşasın. Bir bölümünü, Kültür Bakanlığı'nın da seçip yayımladığı bu çocuk romanlarında, çocukların dünyası, onların düşleri ve gerçekleri sevecen bir sesle dile getiriliyor.
Veni, vidi, vici ünlü Latince deyiş. Veni, vidi, vici Latince venire, videre, vincere fiilerinin birinci tekil şahıs geçmiş zaman halidir. Türkçe karşılığı; "Geldim, gördüm, yendim"dir.
Bu cümle Julius Sezar tarafından Roma senatosu'na yazılmış Zela Savaşındaki zaferini anlatan mektupta geçer. Sezar Tokat'ın Zile ilçesinde Pontus'lu Pharnaces II'ye karşı kazandığı zaferin ardından Roma Senatosuna gönderdiği mektupta bu cümleyi kullanmıştır. Bu kısa ve özlü söz sadece Sezar'ın zaferinin büyüklüğünü değil, onun askeri hünerini de vurgulamaktadır. Farklı bir bakış açısından (Sezar aynı dönemde bir iç savaşı da sürdürmektedir), bu özdeyiş aristokratlardan oluşmuş ve geleneksel olarak Roma Cumhuriyeti'ndeki en güçlü grubu temsil eden senatoyu küçümseyişinin bir göstergesi olarak yorumlanabilir.
Tarihi kaynaklara göre, M.Ö 100 veya 101 yılları arasında yaşadığı tahmin edilen Roma İmparatoru Julios Sezar, Pontus asıllı Basforos kralı 2. Pharneke ile Zile Altıağaç mevkiinde çok kanlı bir savaş yapar. Savaşta her 2 taraf da büyük kayıplar verir. Ancak savaşı Roma İmparatoru Julius Sezar kazanır. Bunun üzerine dünyaca ünlü sözü ?Veni-vidi-vici? (Geldim-gördüm-yendim) diyerek, durumu Roma'ya bildirir.
Sezar, Zile'de kaleye taş bir kitabe yaptırarak, dünyaca ünlü bu sözünü oraya da yazdırır. Günümüzde Zile Kalesi'nde bulunan kitabeleri ziyaret etmek için her yıl çok sayıda turist ilçeye gelirken, bazı tarihçiler bu kitabenin Sezar tarafından yapılan asıl kitabe olmadığını, gerçek kitabenin çalındığını ve nerede olduğunun tespit edilemediğini, ama bu sözün Zile İlçesi'nde söylendiğinin tüm kaynaklarda geçtiği de ifade edilmektedir [kaynak belirtilmeli]. Ayrıca Zile'nin Yıldıztepe Kasabası'ndan çıkarılan pek çok antik eserin üzerinde ?Veni-vidi-vici? yazısının görüldüğü ifade edilmektedir.
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Hayatı boyunca yaşadığı tüm aksiliklerden dolayı çok şanssız olduğuna inanan Tolga işinden de kovulunca, plâtonik aşkına kavuşma ihtimalinin de kalmadığına inanarak intihar eder. Melekler kendisine ceza olarak eğer intihar etmemiş olsaydı gelecekte nasıl bir hayatının olacağını gösterirler. Bunun üzerine Tolga?nın hayatında olağanüstü bir komedi ve aşk başlar. kaynak: http://aktif.tr.msn.com/sinema/article.aspx?cp-documentid=151760231
Büşra Alper Çağlar'ın yönettiği; Mine Kılıç, Tayanç Ayaydın, Çiğdem Batur ve Coşku Cem Akkaya'nın oynadığı Büşra, 19 Mart 2010′da vizyona giriyor.
Alper Çağlar'ın yönettiği; Mine Kılıç, Tayanç Ayaydın, Çiğdem Batur ve Coşku Cem Akkaya'nın oynadığı Büşra, 19 Mart 2010′da vizyona giriyor.
"Büşra üniversiteden mezun olmuş, muhafazakâr ve varlıklı bir ailenin türbanlı kızı, Yaman liberal bir gazeteci, Ferit ise Büşra'nın ailesinin sıcak baktığı bir damat adayıdır. Alara, Yaman ile ilişkisini kaybetmemek için her şeyi yapabilecek bir genç kadındır. Tüm farklılıklara rağmen, Büşra ile Yaman arasında özlerinde yer alan benzerliklere göre değer kazanan, naif bir aşk alevlenir."
Büşra'nın hikayesi dört yalnız insanın, dört farklı bakış açısının ve dört trajik öykünün düğümlenmesiyle vücuda geliyor.
Gırgır, Oğuz Aral yönetiminde 1972'den 1989'a kadar Türkiye'nin en çok satan kült mizah dergisidir.
Oguz Aral'ın, kardeşi Tekin Aral ile birlikte 26 Ağustos 1972 tarihinde yayınlanmaya başladığı Gırgır dergisinin temel sloganı; ?Geçim derdini, can sıkıntısını, aşk yarasını, karı koca kavgasını, şipşak keser. Her derde devadır, Gırgır da gırgır.? idi.
Gırgır tirajını 1 milyona yükselterek Avrupa'nın 3. büyük mizah dergisi haline geldi. Günümüzün ünlü mizahçılarının çoğu bu dergide yetişti. Bunların arasında İsmet Çelik, Nuri Kurtcebe, Engin Ergönültaş, İlban Ertem, İrfan Sayar, Necdet Şen, Suat Gönülay, Gürcan Özkan, Cevat Özer, Atilla Atalay, Latif Demirci, Sarkis Paçacı, Hasan Kaçan, Bülent Morgök,Galip Tekin,Mehmet Çağçağ, Metin Üstündağ, Can Barslan, Uğur Durak, Behiç Pek, Cihan Demirci, Mehmet Polat, Mim Uykusuz, Özden Öğrük, Ramize Erer, Gani Müjde, Tuncay Akgün, Birol Bayram, Bülent Benli, İlhan Özsoy, Bülent Arabacıoğlu murat Kürüz sayılabilir.
Gırgır'ın bir dönemin mizah anlayışı üzerinde büyük etkisi oldu. Daha sonra çıkan Fırt, Deli, Hıbır, Mikrop, Limon, Leman, Penguen, Uykusuz dergileri Gırgır örneğini temel alarak geliştiler.
Goltinho için Kocaman atak F.Bahçe, Dentinho?ya giden Kocaman?dan gelecek habere kilitlendi Bu sezon 29 maçta 9 gol atan yıldız oyuncunun bonservisi için kulübü Corinthians 10 milyon Euro?ya kadar indi.
Tam 1 hafta Samba diyarında kalacak olan Kocaman, 20?lik golcünün kulübünü indirime zorlayacak. Sarı-lacivertliler Brezilya?nın gelecekteki forvet adayını alırsa, oldukça büyük bir yatırım da yapmış olacak F.BAHÇE?DE herkes Dentinho için Brezilya?ya giden Sportif Direktör Aykut Kocaman?dan gelecek güzel haberi bekliyor. 1 hafta Brezilya?da kalacak olan Kocaman, Brezilya?nın gelecekteki forveti olarak gösterilen 20 yaşındaki yıldızı sarı-lacivertlilere kazandırmak için elinden geleni yapacak.
BREZİLYA 20 yaş altı Milli Takımı?nın kadrosunda olan ve özellikle diş yapısı nedeniyle Ronaldinho?ya benzetilen Dentinho için sarı-lacivertlilerin teklifi 8.5 milyon Euro. Ancak böylesine potansiyelli bir golcü için Corinthians ilk başta 12 milyon Euro talep etmişti. Pazarlıklar sonrasında Brezilya ekibi 10 milyon Euro?ya indi.
CORINTHIANS?IN olumlu yaklaşımı sonrasında 4. Brezilya seferine çıkan Kocaman, transferi bitirirse, F.Bahçe önemli bir yatırım da yapmış olacak. Bunun nedeni de Dentinho?nun vadettiği gelecek.
JUVE DE İZLİYOR 2009 G.Amerika 20 Yaş Altı Şampiyonası?nda Brezilya Milli Takımı?nın kadrosunda yer alan Dentinho, Sambacılar?ın kazandığı turnuvada 6 maçta, 1 gol atmıştı. Futboluyla İtalyan devi Juventus?un gündemine gelen Dentinho, Corinthians?ta bu sezon 29 maçta 9 gol attı. Sambacı yaptığı asistlerle de göz kamaştırıyor..
DENTİNHO OLMAZSA GUSTAVO NERY
Fenerbahçe'de transfer çalışmalarını Brezilya'da sürdüren sportif dirketör Aykut Kocaman, ülkesine dönen Roberto Carlos'un yerine yine bir Brezilyalı arıyor.
Sarı lacivertli takımın transfer gündeminde, Corinthians'ta bugüne kadar 123 karşılaşmaya çıkan ve siyah beyazlı forma ile 39 gol kaydeden 21 yaşındaki forvet oyuncu Dentinho'nun adı geçerken, bu futbolcu için Roberto Carlos'un da aracılık yaptığı ve Fenerbahçe'ye transferi için ikna etmeye çalıştığı öğrenildi. Dentinho'nun transferinin gerçekleşmemesi durumunda ise sarı lacivertlilerin, rotasını 32 yaşındaki sol kanat oyuncusu Gustavo Nery'ye çevireceği belirtildi.
Popüler müziğin en çok takip edilen isimlerinden Müslüm Gürses; alaturka şarkıları kendine has vokal performansı ile yorumlayacağı ve son yıllarda yayınlanan ?Aşk Tesadüfleri Sever? ve ?Sandık? albümlerinden şarkılarını seslendireceği özel bir konser projesi için GHETTO?da.
Meyhane geleneğinin modern bir atmosferde yeniden yaşatılacağı gecede; samimi ve doğal melodiler eğlence hasretini giderecek ve herkes bu meyhanede kendinden bir parça bulacak. Türkiye?nin en kült müzik adamlarından Müslüm Gürses GHETTO?ya özel gerçekleştireceği ?Meyhane? konseptiyle 15 Ocak Cuma gecesi çok farklı bir performansa imza atacak.
Saldırılara karşı Internet Explorer 8'i yükleyin Explorer kullanıcıları korsan saldırılarına karşı uyarıldı. Bu haber üzerine microsoft şu açıklmayı gönderdi.
Son günlerde özellikle uluslararası bazı gelişmelere bağlı olarak İnternet üzerinden organize atakların düzenli olarak artış gösterdiği görülmektedir. Birçok kurumu hedef aldığı tahmin edilen bu ataklar karşısında Microsoft, 15 Ocak 2010 tarihinde, özellikle Microsoft Internet Explorer 6 web tarayıcısını etkileyen bir güvenlik uyarısında bulundu.
Söz konusu güvenlik tehdidinin web tarayıcımızın en güncel sürümü olan Internet Explorer 8'i etkilemediği açıklandı. Internet Explorer 8'in barındırdığı gelişmiş güvenlik özellikleri nedeniyle halen Internet Explorer 6 kullanan kullanıcıların tarayıcılarını Internet Explorer 8'e yükseltmeleri tavsiye edilmektedir.
Internet Explorer 8 versiyonu yüklü gelen Windows 7 işletim sistemimizin kullanıcıları da web tarayıcımızın en son sürümündeki gelişmiş güvenlik özellikleri sayesinde herhangi bir tehdit altında değildir.Web tarayıcımızın eski sürümlerine sahip olan kullanıcılarımız, kendi güvenlikleri için Internet Explorer 8'i http://www.microsoft.com/ie adresinden indirip yükleyebilirler.
Internet Explorer 6'yı kullanan bilgisayar kullanıcılarının çoğunun ağırlıklı olarak Windows XP kullandıkları bilinmektedir, bildiğiniz gibi Windows XP ürününe verilen destek süresi 2009'da sona ermiş olmasına karşın, özel koşullara bağlı olarak destek kapsamı 2014 yılına kadar genişletilmiştir.
Buna karşılık Windows XP kullanıcılarının en güncel işletim sistemi olan Windows 7'ye geçiş yapmaları, kendilerine çok daha güvenli ve gelişmiş bir bilgisayar deneyimi sağlayacaktır.
Bu arada Microsoft Güvenlik Ekibi, Internet Explorer 6 kullanıcıları için ilgili güncellemeyi en kısa zamanda yayınlamak üzere çalışmalarını sürdürmektedir.
Gelişmeleri sizinle paylaşmak üzere konuyu bilginize sunarız.
Saygılarımızla Microsoft Türkiye
İNTERNET EXPLORER KULLANMAYIN UYARISI
Almanya Federal Enformasyon Teknolojileri Güvenliği Dairesi, Internet Explorer?ı tercih edenlerin bilgisayarlarının siber korsan saldırıları sonucu zarar görmesine de hazırlıklı olması konusunda uyardı. Zira bilgisayar korsanları manipüle ettikleri bir web sayfası aracılığıyla Internet Explorer kullanan bilgisayarları tahrip edici bir yazılım gönderebiliyor.Bu yüzden kullanıcılara Internet Explorer?deki güvenlik açığı giderilene kadar, Firefox ya da Safari gibi alternatif tarayıcılar kullanılması önerildi.
Microsoft ? Google işbirliği
Güvenlik açığı Explorer?in Windows?un XP, Vista ve Windows 7 sürümlerini kapsıyor. Microsoft?tan yapılan açıklamada, şimdiye kadar Internet Explorer kullanan bazı kurumların siber saldırılara maruz kaldığı belirtildi. Microsoft, sorunun giderilmesi için çalışmaları sürdüğünü duyurdu.Microsoft, Internet Explorer?daki güvenlik açığının giderilmesi için arama motoru Google ile işbirliği yapıyor. Deutsche Welle?nin haberine göre, Google geçtiğimiz günlerde Çin?de internet korsanlarının siber saldırılarına maruz kalmıştı. İnternet arama motoru Google insan hakları aktivistlerinin Gmail hesaplarına siber saldırı düzenlemekle suçladığı Çin yönetimini uyarmış ve bu ülkedeki faaliyetlerini sonlandırmakla tehdit etmişti.
ABD şirketleri saldırı altında
Gmail hesaplarına yönelik saldırıların ardından ABD?li bazı büyük şirketlere daha siber saldırılar düzenlendiği haber veriliyor. Adobe Systems ve Juniper Networks?un yanı sıra Yahoo da sistemlerinin korsanların yoğun saldırısına maruz kaldığını bildirdi. Güvenlik uzmanları şimdiye kadar 30'dan fazla kurumun bilgisayar korsanlarının saldırısından mustarip olduğunu belirtiyor. Kaynak: Deutsche Welle
Eski Roma zamanında Antakya?dan İstanbul?a hükümet postası 6 günde gelmiştir, ki böylece günde 190 kilometre (!) kadar bir mesafe katedilmiş demektir.
Sezar Roma?dan Rhone civarına sekiz günden az bir zamanda, yani günde 150 kilometre katederek varmıştır.
Maximin?in katledildiği haberini Aquileja?dan Roma?ya getiren haberci bu mesafeyi dört günde almıştır. O günün şartlarına göre bu hayret verecek bir şeydir, çünkü, at değiştirerek dahi olsa, günde 200 kilometre yol almak büyük bir başarı sayılır.
Milâttan sonra 69 senesinde Belçika?da ihtilâl çıktığını bildirmek için Roma?ya giden haberci günde 240 kilometre süratle ilerleyerek 9 günde bu uzun mesafeyi almıştır.
Fakat bu tarzdaki süratli yolculuklardan en hayret vericisi Drusus?un hastalandığını haber alan Tiberius?un Pavia?dan Germanya?ya yaptığı seyahattir. At değiştirerek 24 saatte 290 kilometre yol almıştır ki bu ancak yolun birçok kısımlarında dört nala gitmek ve hayvanları öldürünceye kadar sürmek şartıyle mümkün olabilmiştir.
Kanuni devrinde Venedik Cumhuriyeti?nin Alvaryo Gritti isimli elçisinin bugünkü Taksim civarında bir sarayı vardı. Kendisine yazılan resmi evrakta ?Beyoğlu? diye hitap edilirdi. Beyoğlu semtinin adı buradan geldiği söylenmektedir.